Şans işte. Tamamen şans işi. Ben şanslıydım. | Open Subtitles | كل ما في الأمر أني كنت محظوظ أنا أول واحد أعترف بذلك، لقد كنت صعلوك محظوظ |
Son üç yıldır yayında partnerim olduğu için gerçekten şanslıydım. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظ جدا لانها كانت شريكتي على الهواء في السنوات الثلاث السابقه |
Bana sahip olacak kadar şanslı olursan asla paylaşmak istemezsin, inan. | Open Subtitles | صدقني، لو كنت محظوظ و حضيت بي لما اردت مشاركة أحد |
Şansım yaver giderse belki beni BMW'leri kurulamaya terfi ettirirler. | Open Subtitles | ربما إن كنت محظوظ سوف يرقوني لقيادة البي أم دبليو. |
- Aile indirimi aldığın için şanslısın. | Open Subtitles | كنت محظوظ لقد حصلت على خصم العائله |
Ve birgün, eğer gerçekten şanslıysan burada duracak ve kendi küçük çocuğuna bağıracaksın! | Open Subtitles | وذات يوم, أذا كنت محظوظ حقاً ستكون واقفاً هنا تصرخ على أبنك المراهق |
Ben biraz daha yaşlıydım ve siz bana yardımcı olduğunuz için şanslıydım. | Open Subtitles | كنت فقط أكبر قليلا و كنت محظوظ بوجودكم يارفاق لمساعدتي |
Yaralanmadığım için çok şanslıydım. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظ جداً بأنني لم أُصاب |
Chloe'yle çok şanslıydım. Bir şekilde yürüdü. | Open Subtitles | (كنت محظوظ جداً مع (كلوي ونجحت بطريقة ما |
şanslıydım, kendimi oradan çıkartabildim. | Open Subtitles | كنت محظوظ لنجاتي بنفسي |
Ve ben hepsinde de şanslıydım. | Open Subtitles | وأنا كنت محظوظ معهن كلهن |
Sadece şanslıydım... | Open Subtitles | .. لا ، لقد كنت محظوظ |
Önce senin adamını yakaladım sandım ama düşündüğüm kadar şanslı değilmişim. | Open Subtitles | لهذا السبب إعتقدت بأنّني كان عندي رجلك، ماعدا أنا ما كنت محظوظ مثلي الفكر. أدرت الطبعات ضدّ إن. |
Çok şanslı bir insansanız, bir gün karşınıza öyle biri çıkar ki, kendinizi yeniden doğmuş gibi hisseder bir anda tüm geçmişinizi unutuverirsiniz. | Open Subtitles | مرةً في حياتك.. وأن كنت محظوظ جداً ستقابل الشخص الذي تستحقه. وحتى الوقت الذي تقابلها والوقت الذي بعده. |
Bunca yıl içinde birisini tanırsınız ve onları bir gün için bile olsa tanıdığınız için ne kadar şanslı olduğunuzu kolayca unutursunuz. | Open Subtitles | عندما تعرف شخصا منذ سنوات وأنه من السهل أن ينسى انك كنت محظوظ بما فيه الكفاية لتعرفه وحتى ولو ليوم واحد |
Eğer Şansım yaver giderse, harika. | Open Subtitles | لذلك إن كنت محظوظ فهذا عظيم |
- Dün gece Şansım yaver gitti. | Open Subtitles | لفد كنت محظوظ اليله الماضيه |
Şansım yaver gitti, o kadar. | Open Subtitles | . لقد كنت محظوظ |
Sen bu yüzden ceza almadığın için şanslısın zaten. | Open Subtitles | كنت محظوظ لانك لم تتهم. أعني... |
Arkadaşın seni buraya getirdiği için şanslısın. | Open Subtitles | كنت محظوظ بك صديق جلبك هنا |
Şimdi, eğer şanslıysan bileğini beş dakikada kesebilirsin. | Open Subtitles | الآن إذا كنت محظوظ يمكن أن تقطعها من كاحلك في خمس دقائق |