Tabii ki Çünkü onlar iki farklı insan ve farklı kişilikleri var. | Open Subtitles | بالطبع؛ لأنهما شخصان مختلفان بصفات مختلفة |
Önemsediklerini sanmıyorum Çünkü onlar uydurma karakterler. | Open Subtitles | لا أظنهما يكترثان لذلك لأنهما شخصيتان خياليتان |
Kendimle gurur duydum Çünkü onlar 700 dedi, ben 600 dedim, 650'ye anlaştık. | Open Subtitles | حصلت عليها بثمن بخس جداً. لقد كنت مسرورة جداً. لأنهما أرادا 700, لكنني اقترحت 600, فإنتهى بنا المطاف على 650. |
- Çünkü öyle olmasa çoktan onları bulurduk. | Open Subtitles | لأنهما لو لمْ تكونا على قيد الحياة لكنّا عثرنا عليهما |
Bir noktalama işaretinin görevi, birbirinin ilişkisinden yarar gören iki bağımsız cümleyi birleştirmektir. çünkü ikisi de aynı şeyi belirtir. | TED | عمل الفاصلة المنقوطة يقتضي بتوحيد الجملتين المستقلتين اللتان سيتم معنى كل منهما الأخرى لأنهما تشيران إلى نفس الموضوع. |
Tamam eğleniyor olabilirler ama, bunun tek nedeni hileyle bir araya getirilmiş olmaları. | Open Subtitles | حسناً قد يكونان يحظيان بوقت ممتع ولكن فقط لأنهما هنا بسبب ذرائع واهيه |
Ama onların beyaz oldukları için geri zekalı olduklarını düşünüyorsun? | Open Subtitles | مضره. لكنك تعتقدين أنهما أحمقان فقط لأنهما شخصان أبيضان كبيران؟ |
Çünkü onlar ne olursa olsun birlikte olacaklardı. | Open Subtitles | لأنهما في الأمر معاً مهما كلف الأمر وأنا كذلك |
Fakat en çok da Meelo ve Jinora burada olmadığı için şükrediyoruz Çünkü onlar çok kötü. | Open Subtitles | لكننا شاكرين جدا لأن ميلو وجينورا ليسا هنا لأنهما سيئان |
Çünkü onlar Ukraynalı suç kralının kızı değil. | Open Subtitles | لأنهما ليسوا بإبنة زعيم عصابة جريمة أوكرانيّة منظمة. |
Uğraşmak istemiyorum Çünkü onlar deli. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد مواجهة الأمر لأنهما مجنونان |
Harold Dawson ve Louden Downey bugün karşınızda oturuyorlar Çünkü onlar işlerini yaptı. | Open Subtitles | يجلس كلاً من (هارولد دوسون) و (لاودين داوني) أمامكم اليوم لأنهما أديا واجبهما |
Çünkü onlar o kadar sevimlilerdi ki, ve de çok mutlu. | Open Subtitles | لأنهما كانا جميلين و كنا سعداء |
Çünkü onlar böyle bir şey yapmak zorunda kalacakları bir durumla karşılaşmadılar. | Open Subtitles | - نعم لأنهما لم يكونا في موقف اجبرهما على ذلك |
Ayrıca babamın beni her Pazar ziyaret ettiği konusunda da yanıldığımı söyledi bunu ben uyduruyormuşum, Çünkü onlar ikisi ayda bir beraber geliyorlarmış. | Open Subtitles | وقالت أيضاً أنني كنتُ مخطئة حين ظننت أنه أتى لزيارتي كل يوم أحد أنه لا بد وأنني تخيّلت ذلك لأنهما كانا يأتيان معاً مرة في الشهر |
Çünkü onlar 20 yıldan fazladır birlikteler. " | Open Subtitles | لأنهما ما زالا معاً منذ أكثر من 20 عاماً". |
Çünkü onlar hep birlikte oldukları için şimdi buradayız. | Open Subtitles | لأنهما دائمًا معا لذا نحن هنا الآن. |
- Çünkü artık neden kaçtığını biliyorlar ve onu geri getirecekler. | Open Subtitles | لأنهما الآن بما أنهما قد عملتان لمَ غادرت سيعيدوها |
- Çünkü ben ne yaparsam yapayım sürekli kavga ediyorlar. | Open Subtitles | - لأنهما يتشاجران طوال الوقت - مهما فعلت |
İkisinin de öldürülmesi gerekiyordu çünkü ikisi de yoluma çıktı. | Open Subtitles | كلاهما يجب أن يقتلا، لأنهما كانا سوية، يعترضان طريقي |
Hukuğu yönlendirebilirler, bunda da başarılı olurlar çünkü ikisi de iyi. | Open Subtitles | يمكنهما لوي ذراع القانون لصالحك وسوف تنجحان، لأنهما بارعتان |
Uyarı ateşi açmalarının tek nedeni kasanın altında bulundurduğumu bilmeleridir. | Open Subtitles | السبب الوحيد لإطلاقهما تلكالطلقةالتحذيرية... هو لأنهما يعرفان أنني أحتفظ بهذه |
Bu durumun bir kötü yanı da çok arkadaş canlısı olmaları. | Open Subtitles | أمر في غاية السوء، لأنهما ودودان جدًا حقًا، كما رأيتم. |
İzole edilmiş oldukları için şimdi size iki örnek verdim. | TED | الآن، أعطيتكم مثالين ليس لأنهما مثالان معزولان. |