Şüphesiz ki hayatımda hiç karşılaşmadığım en karmaşık ve en cesur banka soygunu girişimlerinden birini ortaya çıkarıp engellediniz. | Open Subtitles | لاشك انك اكتشفت ودافعت بطريقة رائعة عن واحدة من اكبر واخطر سرقات البنوك التى عاينتها فى خلال مسار حياتى. |
Yine de Şüphesiz ki akıl yürütme sanatını çok daha yüksek bir seviyeye taşıyan Batı olmuştur. | TED | و مع ذلك لاشك بأن الغرب هم من أوصلوا فن المنطق لمستوى أعلى بكثير |
Bugünkü üçüncü test, Anne Ayı. Hamilesin işte, buna hiç şüphe yok. | Open Subtitles | انة ثالث اختبار لكى اليوم ايتها الام انك حامل لاشك فى ذلك |
Yardımcı olmayı isteyecek birçok kişi çıkacaktır kesin. | Open Subtitles | و لاشك أن هنالك الكثير .ممن يسعدهم مساعدته |
Amsterdamda değil.. AvustraIyada değil.. Ve Kesinlikle Amerikada değil! | Open Subtitles | لا امستردام ، ولا أستراليا ومما لاشك فيه لا امريكا |
Kuşkusuz buradaki en güzel, en iyi giyinmiş en zeki kadın sensin ve benimle birliktesin. | Open Subtitles | أنت بما لاشك فيه أفضل إمرأة مظهرا هنا أفضل لبساً، الأكثر ذكاء وأنت معي |
Daha önce de mahkemede bulundun sonuçta. Başarılı olacağına hiç şüphem yok. | Open Subtitles | انت بالتأكيد كنتى فى محاكمات من قبل لاشك عندى انك ستبلين جيداً |
Şüphesiz ben ne bir sanatçıyım, ne bir edebiyatçı, ne de bir entelektüel. | Open Subtitles | لاشك,أننى لست فنية أو أدبية أو حتى مثقفة |
Hastings, bu Şüphesiz Auguste Clouet'in eseri. | Open Subtitles | ً هيستنغز ً . هذا مما لاشك فيه عمل ً أوغست كلويت ً |
Şüphesiz ki size verdiği bilgiler arasında merhum Bay Darcy'nin kahyası olan yaşlı Wickham'ın oğlu olduğu bilgisi yoktur. | Open Subtitles | لاشك أنه نسى أن يخبرك فى خضم أنشغاله بعلاقته مع آخرين أنه ابن الراحل السيد ويكهام,وكيل أعمال السيد دارسى الراحل |
Ama kraliçe şu anda Şüphesiz Haman'ın çok iyi bildiği bir protokole bağlı. | Open Subtitles | نعم, ملكة خاضعة لنظام قديم لاشك أن هامان |
Şüphesiz birçoğunuz kabul mektuplarınızı aldığınızdan beri bu ders hakkında kabuslar görmüşünüzdür. | Open Subtitles | لاشك فى أن كثير منكم قد راودتهم كوابيس بشأن هذا الصف منذ أن أستلمتم خطابات قبولكم |
Donanma faydalıdır Şüphesiz, fakat herhangi bir arkadaşımı donanmada görmek istemem. | Open Subtitles | لاشك أن البحرية لها منافعها لكني أود أن أرى أحد من معارفي يستخدمها |
RNG: şüphe yok, ama modern savaş karşıtı hareketler savaş karşıtı duygularımızı harekete geçirmemiz gerektiğini savunan bir dizi düşünüre dayanıyor, modernitenin babası Erasmus gibi. | TED | ريبكا: لاشك لكن الحركات المضادة للحرب الجديدة تتصل بسلسلة طويلة من المفكرين الذي ناقشوا لماذا ينبقي علينا تحريك العواطف تجاه الحرب, مثل أب الحداثة إراسموس |
Bu, Tom Chaney. Bundan şüphe yok. | Open Subtitles | هذه الاوصاف تنطبق على توم شاني لاشك في ذلك |
Hiç şüphe yok eroin büyüme potansiyeli[br]yüksek olan bir endüstri. | Open Subtitles | من يمكنه ان يزودنا بالهرائات الممتازه لاشك حول ذلك |
Perthsire Düşesi'nden geldiği kesin. | Open Subtitles | ملاحظة : بيرشير هي مقاطعة اسكتلندية تقع في وسط اسكتلندا و مما لاشك فيه ، أنه شعار لأحد نبلاء ً بيرشير ً الدوقة ً ديكشا ً |
zor kullanıldığı kesin. | Open Subtitles | لاشك بيه حول العنف. |
Oldukça yaralanmış gözüküyordu ama Kesinlikle 50 feetten düşmüş birine benzemiyordu. | Open Subtitles | اعني، يبدو أنه تلقى كدمات بسيطه لكن، لاشك بأن مظهره لا يدل على سقوطه من على ارتفاع 50 قدم |
O zaman Kesinlikle doğru adam değilmiş. | Open Subtitles | لاشك فى انه لم يكن الشخص المناسب |
Hiç Kuşkusuz James Sarayı'ndaki meclislere katılıyorsunuzdur, Bayan Bingley. | Open Subtitles | لاشك أنكما حضرتما اجتماعات الجمعية فى محكمة سانت جيمس |
Kuşkusuz. Ama bu adam "Chili"den üç kâse yiyip birden yanmaya başladı. | Open Subtitles | لاشك في ذلك، لكن ذلك الرجل أكل ثلاثة صحون من توابلك و أكلته النيران |
Onların iyi ve dürüst insanlar olduklarına şüphem yok ama yanlış zamanda, yanlış yerde bulundular. | Open Subtitles | ،الآن ، لاشك أنهم كانوا رجالاً صالحين ، لكنهم تواجدوا فى الوقت والزمـان الخاطئين |