"لا تسمح له" - Traduction Arabe en Turc

• izin verme
• izin vermeyin
• izin vermiyor

Kız arkadaşını onunla yalnız bırakma, evcil hayvanını ondan uzak tut ve asla sana dokunmasına izin verme.
لا تتركه وحده أبدا مع امرأتك، و لا تسمح له بلمسك

Onun ayrılmasına izin verme, olur mu? Bir şey saklıyor.
حسنٌ ، لا تسمح له بالرحيل، حسنٌ ، إنـّه يُخفي شيئاً ما.

İndir onu. Sipere ulaşmazsına izin verme.
إقطع عليه الطريق لا تسمح له الوصول إلى الخندق

Ne yaparsanız yapın, ekim ayında onu sizden devralana dek gitmesine izin vermeyin.
و مهما فعلت ، لا تسمح له بترك العمل قبل أكتوبر عندما أكون قادرا على استيعابه منك

Lütfen onu benden almasına izin vermeyin.
الرجاء لا تسمح له أن يأخذها بعيدا.

Senin hakkında böyle konuşmasına izin verme.
لا تسمح له بأن يقول ذلك عنك يا أبي

Tahtadan ödül Kazanmasına izin verme.
لا تسمح له بأخذ آي نيكلة خشبية

nöbetçi girmesine izin verme karımı görmek için senden izin mi alacağım başımıza bir çok bela açtın cani gibi konuşma bana cani mi diyorsun evet,sen canisin cani olan sensin,ve pisliksin çık buradan neden beni itiyorsun ?
أيها الحارس ، لا تسمح له بالدخول هل علي أخذ إذنك لرؤية زوجتي ؟ لديناالكثيرمن المشاكلبسببك!

Yapma ama, seni üzmesine izin verme, Kripke bu.
بحقك ! لا تسمح له بأن يؤثر عليك " إنّه "كريبكي

Seni de öyle biri yapmasına izin verme.
لا تسمح له بأن يجعلك شخصاً مثله

Onunla konuşma ve seninle konuşmasına izin verme.
لا تتكلم معه لا تسمح له أن يتكلم معك

Dışarı çıkmasına izin verme diyorum.
أنا أقول لا تسمح له بالخروج من هناك

Başka bir şey almasına izin verme, olur mu?
لا تسمح له بأخذ أيّ شيء آخر، حسناً؟

Ben dönmeden kimseyle konuşmasına izin verme.
لا تسمح له بالتحدث مع أي أحد حتى عودتي. -مفهوم؟

O adamın kafana girmesine izin verme, tamam mı?
لا تسمح له بعبث بافكارك، حسنُ؟

- Beni tekrar götürmesine izin verme.
لا تسمح له يأخذني إلى هناك. أنا لن.

Seni sinirlendirmesine izin verme.
لا تسمح له بزعزعتك. اصمد هناك!

Bunu başka bir aileye yapmasına izin vermeyin.
لا تسمح له أن يفعل ذلك إلى عائلة أخرى

Kaçmasına izin vermeyin, yoksa efendi öldürür.
لا تسمح له أو الهروب سوف سيد قتلنا.

Kaçmasına izin vermeyin.
لا تسمح له الهرب.

Babama çok da iyi bakıyor. Telefonlara bile çıkmasına izin vermiyor.
, إنها تهتم به جيدا أيضا لا تسمح له حتى باستخدام التلفون