"لا تُوجد" - Traduction Arabe en Turc

    • yok
        
    • yoktu
        
    Üzerinde geçerli bir parmak izi yok ama bugünün tarihi yazıyor. Open Subtitles لا تُوجد بصمات صالحة للإستعمال عليها، لكن عليها تاريخ اليوم بالفعل.
    Sizin öğretiniz İsa bizim günahlarımız... yüzünden öldü ve artık günahkarlık yok. Open Subtitles أنت تعلّم الناس أن المسيح مات من أجل خطايانا لذا لا تُوجد فى الواقع خطيئة بعد الآن
    Evet de şirket kapanmış. Yani bunu bulmanın yolu yok. Open Subtitles أجل، لكن الشركة قد أفلست، لذا لا تُوجد هناك طريقة لإكتشاف ذلك.
    Olay Yeri'nin testlerine göre lahitin içinde uyuşturucu kalıntısı falan yok. Ayrıca diğer mumyaların da açıklaması yapıldı. - Onlarda da uyuşturucu yok. Open Subtitles فحص وحدة الجرائم الميداني يُظهر أنّه لا تُوجد هناك أيّ بقايا مُخدّرات داخل التابوت،
    Seninle bir anlaşmaya varmaya çalıştım ama bunu yapmanın imkânı yok maalesef. Open Subtitles لقد حاولتُ تحقيق السلام مع تلك الحياة التي تعيشها أنت، لكن لا تُوجد طريقة للقيام بذلك.
    Evde kimsenin öldürüldüğüne veya organlarının çıkarıldığına dair kanıt yok. Open Subtitles لا تُوجد هناك دلائل على تعرّض أيّ شخص للقتل أو التقطيع في المنزل.
    Cappuccino makinesi yok diye buraya geliyorum. Open Subtitles آتي إلى هنا لأنّه لا تُوجد آلة إعداد الكابتشينو.
    Kol kemiğinde kesik izi yok incik kemiğinde ya da uylukta da yok. Open Subtitles لا تُوجد علامات شق في نهايتي العضدان، والظُنبُوب أو كِلا عظمتي الفخذ.
    Ve hapishanede başka asit yok gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو أنّه لا تُوجد هناك أيّ أحماض أخرى في السجن.
    Bundan bahsetmenin hiç gereği yok kanımca vurulmasıyla bir ilişkisi yok. Open Subtitles لمْ أرَ سبباً للتحدّث حول ذلك، لرؤيتي أنّه لا تُوجد صله لتعرّضه للقتل.
    Bir varis olmasını bekliyordu fakat evde küçük Archie'ye ait bir fotoğraf bile yok. Open Subtitles لقد كان يأمل بوريث، مع ذلك لا تُوجد صورة واحدة للابن في المنزل.
    Yolculuk plânı yok düşman yok, para sıkıntısı yok. Open Subtitles لا تُوجد خطط للسفر، لا أعداء، ولا مشاكل ماليّة.
    Büyük tabelalar yok, posta kodu yok bize yeter. Open Subtitles لا تُوجد هناك طرق مُزدحمة قرب رقم المنطقة هذه، لذا يُفترض أن تسير الأمور بشكل رائع
    Yani hangisiyle ilgilendiğini öğrenmenin bir yolu yok? Open Subtitles إذن لا تُوجد طريقة لمعرفة أيّ وحدة كانت مُهتمّة بها؟
    Metronun kameraları bozulmuş, o yüzden emin olmanın yolu yok. Open Subtitles حسناً، كانت كاميرات مترو الأنفاق مُعطلة، لذا لا تُوجد طريقة للتأكّد من ذلك.
    Yaşayan bir akrabası ve liseden sonra eğitimi yok. Open Subtitles لا تُوجد عائلة حيّة، وليس لديه تعليم يتعدّى المدرسة الثانويّة.
    Kamera yok mikrofon ya da dinleyen yok. Open Subtitles لا تُوجد كاميرات ولا ميكرفونات ولا أحد يستمع.
    Tek bildiğimiz yüzü-- ...isim yok,kimlik yok,böyle bulamayız. Open Subtitles لا اسم، ولا هويّة، لا تُوجد وسيلة للعثور على هذا الرجل.
    Saç ve hava korsanının elbisesinden alınan DNA kanıtları yok burada. Open Subtitles لا تُوجد أدلة حمض نووي، على الرغم أنّهم استخرجوا شعراً وأليافاً من ملابس الخاطف.
    Evet ama sürükleme izi yok. Ayrıca adam yaklaşık 90 kilo falan olmalı. Open Subtitles أجل، لكن لا تُوجد علامات سحبٍ، ويبدو أنّه 200 باوند على الأقل.
    Girin! Dairenin başka çıkışı yoktu. Open Subtitles لا تُوجد هناك طريقة أخرى للخروج من الشقّة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus