elbise olsun. | Open Subtitles | الجينز رخيص. واللباس. نعم ، لباس صيف لطيفة. |
Dinle, sana tavsiyem... kilise için topladığın parayı alıp kendine yeni bir elbise al, kendine biraz özen göster. | Open Subtitles | استمعى إلى نصيحتى اليك تاخذى هذا المال الذى جمع لابرشيتك واحصلى لنفسك على لباس لطيف واصلحى من شأنك |
Eğer gemiyi alırlarsa, bizi öldüresiye yağmalarlar... etimizi yiyip, derimizden kendilerine kıyafet dikerler. | Open Subtitles | إذا اخذو السفينه سيرموا بنا إلى الموت سيأكلون لحمنا ويعملو جلودنا لباس لهم |
Hiçbir şey. Her nasılsa futbol kokteyl elbisesi gibi duruyor. | Open Subtitles | لا شيء, و لكنه يبدو و كأنه لباس كوكتيل كروي |
Bu garip bir iş kıyafeti ama keyfin bilir. Biz hazırız. | Open Subtitles | هذا لباس عمل غريب لكن أرتدي ما تشائينه، نحن جاهزون الآن. |
Bazı çizimlerde kadınların üzerinde elbise bile yok. | Open Subtitles | و في بعض تلك الرسومات, النساء لا ترتدين اي لباس |
Ve elbise provasına geciktiniz. | Open Subtitles | ومتآخر قليلاً لكي تلبس لباس البروفات وتعتقد بإن ذلك سبب كافي |
Ve elbise provasına geciktiniz. | Open Subtitles | ومتآخر قليلاً لكي تلبس لباس البروفات وتعتقد بإن ذلك سبب كافي |
Beyaz bir elbise giyiyorum ve artık yoğurt, çorba ve fındık yiyebiliyorum. | Open Subtitles | ارتدي لباس أبيض، وأستطيع الآن أكل اللبنة. |
-Benden komik elbise giymeleri umurumda değil. | Open Subtitles | لا يهمني اذا كان لشخص يريدني ان البس لباس |
Aslında giyebileceğim bir elbise var. | Open Subtitles | أوه، هناك في الحقيقة لباس واحد الذي أعتقد يَعْملُ لي. |
Bu plajda kıyafet zorunluluğu var. Ama size yardımcı olabiliriz. | Open Subtitles | يوجد لباس مخصص لهذا الشاطئ، لكن يمكنني مساعدتكم |
Sakın kızma, ama sana çok seksi bir kıyafet aldım. | Open Subtitles | لا تغضبي لكنّي حصلت علي لباس مثير جدا لكي. |
Kahlo günlük yaşamında geleneksel Tehuana elbisesi giyiyordu ve kendisini, yöreye özgü maneviyata kaptırıyordu. | TED | في حياتها اليومية، ارتدت كاهلو لباس تيخوانا التقليدي منغمسة بنفسها في الروحانية الأصلية. |
Dans için, olabilecek en muhteşem kıyafeti denedim. | Open Subtitles | حاولتُ الأكثر من لباس الملابس المُدهِشه للرقصِ |
Okul üniformasını sadece üniforma günlerinde giyiyoruz | Open Subtitles | اننا فقط نلبس لباس الرسمي بيوم اللباس الرسمي |
Bunlar golf giysisi be. Beni tanırsın. Golfe bayılırım. | Open Subtitles | هذا لباس النمور أنت تعرفني أحب أن أكون رياضياً |
Zaten giyecek elbisem de yok. | Open Subtitles | لَيسَ مثل.. أنا عِنْدي لباس على أيّ حال |
Rokoko'yu sevenlerden biriyim, ...fırfırlı kıyafetler giyen, ...kırlarda dolaşmaktan zevk alan biri. | Open Subtitles | أنا واحدة من المحبين للركوكيا المتعب فيه لباس الكشكشة . .. |
Hoşuna giden her şeye dokunmak ister, kırmızı elbiseye de dokunmak istedi. | Open Subtitles | إنه يحب لمس ما يعجبه لذا حاول لمس لباس تلك المرأه الاحمر |
Evet, Lazarus iblisini serbest bırakan büyüyle aynı, hem sonra sivilceler var devasa gelinlik var. | Open Subtitles | نعم، نفس السحرِ الذي حَفرَ شيطانَ لازاروس، وبعد ذلك كان هناك حبُّ الشباب، ثمّ لباس الزفاف بحجمِ جداً. |
Pudralanmış ve en iyi elbisesini giymişti. | Open Subtitles | تَزيّنت بأجمَل زينة و ارتَدت أجمل لباس لديها |
Baksana, bebek kıyafetlerini ipe asmışlar. Bunu Han'a götürmeliyiz. | Open Subtitles | أنظر، إنّهم حتّى لديهم حبل الغسيل معلّق مع لباس أطفـال. |
Bari bana bir mutfak önlüğü giydir, ha? | Open Subtitles | الذي لا أنت فقط وضعتني في لباس داعر، اوكي؟ |
Bikini, plaja giderken giydiğiniz bir iç çamaşırı. | Open Subtitles | البيكيني لباس داخليّ ترتديه للشاطئ |
Yemin ederim baba. 18 yaşlarında, deri motorcu pantolonu giymiş bir kızdı. | Open Subtitles | اقسم ياابي انها كانت بقوة 18 صخرة مرتدية لباس سائقي الدراجات الجلدي |