Yollarımız ayrılmadan önce istediğin son bir şey var mı? | Open Subtitles | هل لديك شيء تقوله يا آرثر الصغير قبل أن نفترق |
Ama aklında başka bir şey var, yoksa Clara'ya yetkiyi ona verdiğini söylerdin. | Open Subtitles | لكن لديك شيء آخر في عقلك وإلا كنت ستخبر كلارا بأنها هي المسؤولة |
Tamam, dudaklar ayrık, hafif öne eğilmiş. Bize söyleyeceğin bir şey var. | Open Subtitles | حسناً، الشفتان مُتفرقتان، ومائل قليلاً إلى الأمام، إنّ لديك شيء تُخبرنا به. |
Eğer bana söyleyecek bir şeyin varsa, hemen söylesen iyi edersin. | Open Subtitles | إذا لديك شيء تود قوله لي، من الأفضل أن تقوله الآن. |
Ve ayrıca eğer gurur duyduğunuz bir şeyler geliştirirseniz, bunu dünyadaki diğer bütün robot sahipleriyle paylaşabilirsiniz. | TED | وإذا كان لديك شيء تفخر به، يمكنك مشاركته مع كل شخص يمتكلك هذا الربوت في العالم |
Yiyecek bir şeyin var mı? Bizde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | هل لديك شيء ممكن اتناوله، لم يعد لدي أي شيء |
Eğer elinde bir şey yoksa, elimde bir şey yok de. | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك شيء فقط قل ليس عندي أي شيء |
Sayfam için bir şeyiniz varsa, bir kağıda yazıp dolabımdan içeri atın. | Open Subtitles | إذا لديك شيء لصفحتي يجب أن تكتبه وإرمه في خزانتي وسأعود لك |
Hayatının kalanı boyunca hapse girmeden önce söylemek istediğin bir şey var mı? | Open Subtitles | لذا إن كان لديك شيء لتقوله تفضل قبل أن تذهب للسجن مدى حياتك |
Sende benim istediğim, bende de senin istediğin bir şey var. | Open Subtitles | انظر ، لديك شيء أريده ، ولديّ شيئ تريده أنت |
Seni öldürmeden önce söyleyeceğin bir şey var mı? | Open Subtitles | هل لديك شيء لتقوله قبل أن أقتلك،أيها المغفل؟ |
İzinsiz girdiğim için beni affedin Profesör, ama samırım sizde istediğim bir şey var. | Open Subtitles | اغفر الاقتحام، أستاذ، ولكن أعتقد أن لديك شيء أريد. |
- Sen yeni çocuksun. Ve sende, onda olmayan bir şey var, yetenek. | Open Subtitles | أنت فتى جديد على الساحة و ربما لديك شيء ليس لديهم |
Orada bana ait olan bir şey var ve öyle kolay bırakmaya niyetim yok. | Open Subtitles | إسمع لديك شيء في الداخل و هو لي و لن أتخلى عنه |
bir şeyin olduğunu söylemiştin. Bütün gün övünüp durdun. | Open Subtitles | قلتَ بأن لديك شيء كنت تتبجح به طوال اليوم عنه |
Başka yapacak bir şeyin yoksa, tekrar dener misin? | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك شيء أفضل للعمل لم لا تحاولُي ثانيةً؟ |
Sırılsıklam da ıslandı. Üzerine örtecek bir şeyler getirsene! | Open Subtitles | ،إنه مبتل حتى النخاع هل لديك شيء لنغطيه به؟ |
Worthington 1000'in varsa, koruyacak büyük bir şeyin var demektir. | Open Subtitles | لا تحصل على ويرثنجتون 1000 مالم يكن لديك شيء ثمين للحِراسَة. وإلا فلا. |
Yapacak bir şey yok, at yarışı oynuyorum. | Open Subtitles | لم يعد لديك شيء لتفعله سوى الجلوس هنا وتخدير الجياد |
Ama kendinizi suçlayacak bir şeyiniz yoksa, bu sizi etkileyemez. | Open Subtitles | ولكن عندما لا يكون لديك شيء لتعاتب نفسك عليه، ستعاني |
Daniel, bana söylemen gereken birşey var mı? | Open Subtitles | دانيال، هل لديك شيء ما تريد أن تخبرني به؟ |
Üzerine gidilecek bir şey varsa söyle, ben de gideyim. | Open Subtitles | لأنه دخل في رأسك وأربكها أخبرني أنك لديك شيء أتبعه وأنا سأتصرف |
Burayı tamamen taradık. hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | لقد مشّطنا هذا المكان، ليس لديك شيء هنا.. |
Artık annene yazacağın bir şeylerin var. | Open Subtitles | الآن لديك شيء لكتابة الصفحة الرئيسية لأمك. |
İşte geldi! bir şey getirdin mi bana? | Open Subtitles | ها انت ذا لديك شيء لي ؟ |