| Bazıları sivil halktan olabilir, ama hepsinin yaşama hakkı var. | Open Subtitles | قد يكون بعض المدنيين، ولكن الجميع لديه الحق في العيش. |
| Delilleri tekrar görmeye hakkı var. | Open Subtitles | السيد لديه الحق في رؤية ما تم عرضه كدليل. |
| Sakin olun. Sakin olun. Bu adamın yargılanma hakkı var. | Open Subtitles | هذا الرجل لديه الحق في الحصول على محاكمة العادية. |
| Bir kocanın karısının neden somurttuğunu öğrenmeye hakkı vardır. | Open Subtitles | الزوج لديه الحق في معرفة لماذا زوجته قاطبة |
| Herkesin ikinci bir şansa hakkı vardır, değil mi? | Open Subtitles | أنظر,كل شخص لديه الحق في فرصه ثانيه,أليس كذلك؟ |
| En azından, bu insanın, hakkında bir suçlama olup olmadığını bilmeye hakkı var. | Open Subtitles | على الأقل ، هذا الإنسان لديه الحق في معرفة ما إذا كان هناك اتهام ضده |
| Laura'nın korkusunu grupla paylaşmaya herkes kadar hakkı var. | Open Subtitles | لورا أكثر شخص لديه الحق في مشاركة الآخرين مخاوفهم |
| Cezai tazminat hakkı var çünkü hakkında insanların neler söylediğini duyuyor olmalı. | Open Subtitles | لديه الحق في الحصول على تعويض الاضرار لأنه عليكم ان تسمعوا ما يقوله الناس عنه |
| - Tanıklık yapma hakkı var. | Open Subtitles | أيها القائد، نحن - لديه الحق في أن يشهد الدفن - |
| O halde bu adamın bardağından içen her ahmağın... senin gibi orada oturup ağlamaya hakkı var... ama tek fark şu, ahmağa bir tekme atıp onu işe gönderemem. | Open Subtitles | إذاً أي أحمق شرب من الكأس نفسه هذا الرجل لديه الحق في النحيب مثلك إلا أنه لا يسعني أن أركله في المؤخرة وأطلب إليه العودة إلى العمل |
| Dünyanın var olduklarını bilmeye hakkı var. | Open Subtitles | العالم لديه الحق في معرفة أنلهموجود. |
| Avukatıyla görüşmeye hakkı var. | Open Subtitles | لديه الحق في التحدث مع محاميته |
| 'O bebeğin babası. Bunu bilmeye hakkı var.' | Open Subtitles | "هو والد هذا الطفل، لديه الحق في المعرفة." |
| Reddetme hakkı var Sayın Başkan. | Open Subtitles | لديه الحق في رفض، سيادة الرئيس |
| - İnsanların bilmeye hakkı var. | Open Subtitles | حسنا , الشعب لديه الحق في المعرفه |
| Ve bence oradaki herkesin bunları duymaya hakkı var. | Open Subtitles | الجميع هنا لديه الحق في أن يسمع. (ماني)، هيا. |
| -Bergin'in bilmeye hakkı var. | Open Subtitles | -بيرجين) لديه الحق في معرفة ما يجري عليه الجراحة) |
| Hereksin düşüncelerini ifade hakkı vardır, ama yalan olmamak kaydıyla. | Open Subtitles | الكل لديه الحق في التعبير عن رأيه، لكن لاينبغي أن يكون كاذباً |
| Bilmiyorum, belki bilmeye hakkı vardır ama seni yargılamıyorum. | Open Subtitles | ربما لديه الحق في المعرفة لا أنتقدك |
| İnsanların değişmeye hakkı vardır, Quinn. | Open Subtitles | الناس لديه الحق في التغيير، يا (كوين). |
| Her insanın yaşamaya hakkı vardır. | Open Subtitles | -الجميع لديه الحق في العيش . |