İfadesi karşılığında ona bir anlaşma teklif etmek isterseniz tabii. | Open Subtitles | هذا اذا كنتي على استعداد لعرض عليه صفقة بمقابل شهادته |
Bence çalışmayı göstermek için gerçekten burayı daha dinamik yapabilir. Hm. | Open Subtitles | أعتقد بأن ذلك سيجعل من هذه المساحة أكثر حيوية لعرض الأعمال |
Bir gün ansızın, bize gösteri için Ostroda'ya gitme emri verdiler. | Open Subtitles | في يومٍ ما، أمرونا بأن نذهب إلى أوسترودا لعرض ما |
Oh, evet! Sonra balon alırız ve kukla gösterisi izlemeye gideriz. | Open Subtitles | نعم , ثم بعض البالونات و يمكننا ايضا الذهاب لعرض العرائس |
Aslında 2.30'da kızımın yetenek şovuna katılmak için onun okuluna gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | في الواقع عليّ الذهاب إلى مدرسة ابنتي الابتدائية لعرض مواهب للرقص معها عند الثانية والنصف. |
Calvin Klein iç çamaşırı şovu ve siz benimle geliyorsunuz. | Open Subtitles | كلين كالفين لعرض الملابس و انتم سوف تأتوا معى |
Bu hafta Paris'te Rus görmek istesem,... ..buz üzerindeki gösteriye giderdim. | Open Subtitles | لو أردت أن أقابل روسى فى باربس سأذهب لعرض الرقص على الجليد |
Yapamazsınız. Bu şov için tam ücret ödedim! | Open Subtitles | لن تفعلوا ، دفعت الثمن كاملاً لعرض الغرائب هذا |
Başka bir daireyi göstermeye hazırlanırken, ...siyah bir jipten inen üç Afrikalı Amerikalıyı gördüm. | Open Subtitles | كنتُ أتأهب لعرض وحدة أخرى عندما رأيتُ 3 أشخاص أفريقيين أمريكيين يخرجون من سيارة سوداء |
Bize 5 milyon dolara kadar teklif verme yetkisi verdi. | Open Subtitles | لقد منحنا تفويضاً لعرض ما يصل إلي 5 ملايين دولار |
Aslında bir telefon görüşmesi yaptım. Müşterine bir anlaşma teklif ettim. | Open Subtitles | . حسناً , أتصل بى , لدينا صفقة لعرض زبونك |
Karaborsa vurgunundan pay almak, sana koruma teklif etmek için. | Open Subtitles | للحصول على نصيب من أموالك القادمة من السوق السوداء لعرض حمايتك |
TH: Bu onun hakkında tabii ki bu ayrıca 160 tünele ait bazı arşiv görüntülerini göstermek içinde bize imkânı tanıdı. | TED | ثوماس هيلم: وهذه هي النهاية، ولكن بالطبع، أيضًا الأنفاق التي يبلغ عددها 160 أعطتنا فرصة لعرض بعض الصور من الأرشيف. |
daralmayı göstermek için niceliksel arteriyografi kullandık. | TED | لقد إستخدمنا هذه الاشعة لعرض التضيق الحاصل في الشريان, |
Gitmek istediğim bir film ya da gösteri falan olması bu durumu asla değiştirmezdi. | Open Subtitles | أعني لا سمح الله لو أردت رؤية فيلم أو الذهاب لعرض ما |
İyi niyet, iyi sahne demektir. İyi sahne, iyi gösteri demektir. | Open Subtitles | نية حسنة لمجموعة حسنة تعمل شيء جيد لعرض جيد |
Sence insanlar sanat gösterisi için buraya gelir mi gerçekten? | Open Subtitles | لا اظن الناس سترغب بالمجيء الى هنا لعرض فني.. بصراحة |
Bu binicilik gösterisi için çok uğraşıyorsun. | Open Subtitles | أنتي تقضين الكثر من الوقت إستعداداً لعرض الفروسية هذا |
Kızımın yetenek şovuna yetişmeliyim. | Open Subtitles | لأنني أحاول الوصول لعرض المواهب الخاص بإبنتي. |
Bir TV şovu için güzel bir fikir. Eğer böyle bir fikrin varsa tabii. | Open Subtitles | تبدو فكرة جيدة لعرض تلفزيوني إذا كنت تميل لهذا النوع من الأفكار |
Ben arkadaşlarım yemek için bir gösteriye gideriz, gelmek ister misin? | Open Subtitles | أنا وبَعْض الرفاقِ ذاهِبون للعشاءِ و لعرض هل ترغب المجيء؟ |
Tek bir şov için gitmiştik, yaklaşık 300.000 insan, ve tüm Güney Amerika'da televizyondan yayınlanmıştı. | Open Subtitles | نحن طار بخاصة لعرض واحد. حوالي 300000 الناس. وكان يجري متلفزة لايف في جميع أنحاء أمريكا الجنوبية. |
Buraya gerçek bir koca gibi sevgimi ve bağlılığımı göstermeye geldim. | Open Subtitles | جِئتُ لعرض حبي و ولائي كزوجها الحقيقي |
Onca insan haberleri dahi olmadıkları bir şovun parçasıydı. | Open Subtitles | كل هؤلاء الأشخاص نجوم لعرض لا يعلمون حتى بشأن وجوده |
Evlilik teklifimi reddedince kilo vermem için beni motive ettin. | Open Subtitles | لقد حمستني أن أخسر الوزن بعد رفضك لعرض الزواج منى. |
Başkan yanındakilerle birlikte çeşitli sayıdaki yerel bankalarla temerrüde uğramış kredilerle Lennox Gardens sakinlerini geçici kiracılarla değiştirme teklifini sunmak için görüştü. | Open Subtitles | ضم العمدة القوى بعدد من المصارف المحلية لعرض منازلهم كقروض أساسية كإيجار مؤقت لتغيير |