| "Verilmiş bir söz." "on bin dağ bile bizi ayıramaz." | Open Subtitles | قد تم قطع الوعد, ولايمكن لعشرة آلاف جبل أن يفرقونا |
| Her yıl en az on tanesine katılmalısın tabi mezun olmak istiyorsan. | Open Subtitles | يجب ان تذهب لعشرة منهم على الأقل كل سنة اذا أردت التخرج |
| Akşam saatlerinde eve girerseniz şahit olacaksınız ki on kişi için hazırlanan sofraya ama sandelyeler her zaman tam olarak dolmaz. Akşam yemeği servise hazir olduğunda, | TED | اذا دخلت سوف ترانا وقت المساء, عند الطاولة المعدة لعشرة اشخاص و لكن ليس دائما كل الكراسي مشغولة. في الوقت اللذي يكون فبه العشاء جاهزا للتقديم, |
| on, belki de on beş nedeni var. Ayrıca ben de bir şeyler kazanacağım. | Open Subtitles | لعشرة أسباب، ربما خمسة عشر وهناك أيضاً أسباب تخصّني. |
| "Carter McCoy, silahlı soygundan birden on yıla kadar hapis. | Open Subtitles | كارتر مكوي، من سنة لعشرة سنوات للسرقة بالإكراه |
| Bu, on haftadan fazladır süregelen ve 200.000'den fazla Leh'in hayatına mâlolan umutsuz bir savaştı. | Open Subtitles | لقد أصبحت معركة ميئوس منها الأن ذلك أنها استمرت لعشرة أسابيع طويلة وحصدت بالفعل ما يزيد عن أرواح 200 ألف بولندى |
| Yapmamıza yardım etmeleri için on adama ihtiyacımız var. | Open Subtitles | سنحتاج لعشرة من رجال جيركو للمساعدة في بنائهم لماكناعلمانكمستعودونالان. |
| Bir fili vurduğunuz zaman bazen devrilmeden önce on gün ayakları üzerinde durur. | Open Subtitles | فإنه يقف صامداً لعشرة أيام ربما قبل أن يهوي |
| on gün uyandı mı kurtulacağım ama hala bu bokla uğraşıyorum. | Open Subtitles | لقد تحملت هذا الهراء لعشرة أيام و ما زلت أتحمله |
| Annem on yıl evli kalmış ama babam ben doğunca onu terk etmiş. | Open Subtitles | كلا امي تزوجت لعشرة سنوات لكن هجرها والدي عندما ولدت |
| Kariyerine on yıl boyunca devam edebilirsin on yıl boyunca mükemmel, değişmemiş bir güzellik. | Open Subtitles | قد تواصلي وظيفتك لعشرة سنوات عشرة سنوات مثالية من الجمال الذي لا يتغير |
| En az on gün ağlamamalısınız. Ağlarsanız ameliyat bir işe yaramaz. | Open Subtitles | يجب أن تمتنعي عن البكاء لعشرة أيام، وإلا أفسدت الجراحة. |
| Ya ne sandın? Tanesi 500 dolardan haftada beş on telefon satıyorum. | Open Subtitles | انا أبيع من خمسة لعشرة هواتف في الإسبوع مقابل 500 دولار |
| Tıpkı Arizona'da klima olmadan on dakika bile yaşayamayacağın gibi. | Open Subtitles | مثل أريزونا سيذهب بدون تكييف لعشرة دقائق. |
| Aslında bayağı güzeldi. on gün boyunca babamla beraber. | Open Subtitles | بالعكس، كان جيداً جداً انا ووالدي وحدنا لعشرة ايام |
| Oh, dokuz hafta, ama on haftalığı peşin verdi, sanırım birilerinin geri alacağı var. | Open Subtitles | تسعة أسابيع، لكنه دفع لعشرة أسابيع، لذلك أعتقد بأنه سيأتي أحدهم للمطالبة بها |
| Şimdi şu kapıdan çıkıp gideceğim, on dakika boşluk vereceksiniz sonra gitmekte serbestsiniz. | Open Subtitles | الآن سأخرج من ذلك الباب، ..وتنتظرون. لعشرة دقائق، ثمّ تكونا أحرارّ للذهاب. |
| Kesinlikle en az on gün on gece hareket etmemeli. | Open Subtitles | فلا يجب أن يتحرك بأي شكل لعشرة أيام و ليال على الأقل |
| on gündür karımla yatmak zorunda kaldım. Bunun nasıl bir şey olduğu hakkında fikrin var mı? | Open Subtitles | إضطررت لأنام مع زوجتي لعشرة أيام ألديك أية فكرة عن ذلك الإحساس ؟ |
| Yapmamıza yardım etmeleri için on adama ihtiyacımız var. | Open Subtitles | سنحتاج لعشرة من رجال جيركو للمساعدة في بنائهم |
| Ona kadar saymıyorum. | Open Subtitles | لا، أنا لن أعد من واحد لعشرة أو أحاول تهدئة غضبي بالكتابة. |
| Kimse önümüzdeki 10.000 yıl boyunca National City'de sörf yapamayacak. | Open Subtitles | تأكدت ألا يقومَ أحدٌ بركوب الأمواج بالمدينة لعشرة آلافِ عام. |