Koloninin yeni kahramanlarından birini kaybetmeye henüz hazır değilim. | Open Subtitles | وأنا لست مستعداً لفقدان أحد أبطالي الجدد هنا |
-Kaçamak ama işin gerçeği bütün eşyalarını bir yangında kaybetmenin faydaları da var. | Open Subtitles | أن هناك بعض الفوائد لفقدان أغراضك في الحريق |
Kan kaybına veya oksijen eksikliğine bağlı olarak beyinde hasar oluşmuş olabilir. | Open Subtitles | ربما كان عضويًا نتيجة ضرر بالمخ لفقدان الدماء أو الحرمان من الأكسجين. |
İşitme kaybı için iyi tedavilerin olmaması sizi şaşırtmamalı. | TED | لذا فإنه ليس من المستغرب جدا أنه لم تكن هناك علاجات جيدة لفقدان السمع. |
Eski dostları kaybetmek çok üzücü. | Open Subtitles | أنني أشعر بالأسف لفقدان الأصدقاء القدامى |
100,000'i kaybettiğin için çok mu sinirlendin? | Open Subtitles | أتشعرين بالسوء بشكل رهيب لفقدان مائة الف؟ |
Beş yıl önce bir larenjektomi sonucu konuşma yeteneğini kaybetmiş. | Open Subtitles | استئصالٌ للحنجرة منذُ خمسِ سنواتٍ أدّى لفقدان قدراتها على الكلام |
Senin gibi kaygılımıydı aile mirasını kaybettiği için? | Open Subtitles | هل كانت غير مبالية لفقدان ثروة العائلة مثلك؟ |
Ama bir günde iki çocuğunu kaybetmeye hazır değildi. | Open Subtitles | لكنّها لم تكُن مستعدّة لفقدان ولديها في يومٍ واحد، لذا آثرت حمايتكَ. |
Evet belki herkes ruhunu kaybetmeye farklı bir reaksiyon gösteriyordur. | Open Subtitles | أجل ، صحيح ، ربما لكل واحد ردة فعل مختلفة عن الآخر لفقدان أرواحهم |
2005 yılında, Terry motor hareketlerini kaybetmeye başladı falan, filan... | Open Subtitles | ثم في عام 2005، بدأ تيري لفقدان المهارات الحركية الدقيقة، وهذا وذاك، واكتشفت |
Bu sonuca ulaştığın sırada nişanlını kaybetmenin etkisindeydin. | Open Subtitles | وصلت لهذه النهاية باستخدامك المعلومات التي تعرفينها بينما تأثرت عواطفك لفقدان خطيبك |
Bu yaştayken birini kaybetmenin acısı çok özeldir. | Open Subtitles | ثمة ألم خاص جداً لفقدان شخصٍ ما في هذا السن |
Oğlunu, işini, yaşadığı yeri kaybetmenin sıkıntısı... | Open Subtitles | لذا فإن الضغط العصبي لفقدان ابنها ووظيفتها ومصدر دخلها تجمع كله |
Bu işitme kaybına yapılabilecek en iyi şeydi. | TED | وكان ذلك أفضل يمكن القيام به لفقدان السمع. |
Evrimsel bir perspektifle bakacak olursak, vücudunuzun kilo kaybına karşı direnci oldukça anlamlı. | TED | من منظر تطوري، مقاومة جسمك لفقدان الوزن له معنى. |
Diğer bazı faktörlerin kilo kaybına neden olma olasılığını kaldırmak için bu katılımcıları çalışmadan önce kahvaltı yapmamış ve çalışma sırasında atlamaya devam eden bir grupla karşılaştırmamız gerekir. | TED | لاستبعاد احتمال أنّ أحد الأسباب الأخرى قد يكون المسبب لفقدان الوزن، سنضطر لمقارنة هؤلاء المشاركين مع مجموعة لا تتناول الإفطار قبل إجراء الدراسة وواصلوا عدم تناوله خلال إجراء الدراسة. |
Kişisel düzeyde, bir arkadaşın kaybı için, sadakatsızlık için veya yakınlarımızın kaybı için minnettar olamayız. | TED | وعلى المستوى الشخصي، لا يمكن أن نكون ممتنين لفقدان صديق، أو الخيانة، أو لفاجعة ما. |
"Afazi" Yunanca'da ses kaybı demektir. | Open Subtitles | احتباس الكلام مصطلح يونانيّ لفقدان الصوت |
- Ta ki işitme kaybı sebebiyle başka bir yere tayin olana dek. | Open Subtitles | حتى تم اعاده تعيينه نتيجه لفقدان فى السمع أين؟ |
Babam benim arabamı elden çıkardığında bekaretimi bir motosikletin arkasında kaybetmek zorunda kalmıştım. | Open Subtitles | عندما نزع والدي سيّارتي، اضطررت لفقدان عذريتي فوق دراجة نارية |
İşini kaybettiğin için çok üzgünüm ama bu dediğin şey delilik. | Open Subtitles | أسمع أنا آسف لفقدان وظيفتك، لكنك تتحدث بجنون. |
İçlerinden biri, oğlunu kaybetmiş bir kadın son on aydır yas tutanlar için destek gruplarına katılıyormuş. | Open Subtitles | ،واحدة منهم، أمرأة فقدت ابنها كانت تحضر مجموعة ارشادية لفقدان الاشخاص منذ العشرة أشهر الماضية |
Böylece kaybettiği malların intikamı olarak tecavüze uğramanızın yeterli olduğuna Mösyö Le Comte'u ikna etmeyi başardım. | Open Subtitles | لذلك تمكنت من إقناع الكونت بأن أغتصابك وحسب كان انتقام كافيا لفقدان بضاعته |
Babamı kaybettiğim için kızgındım ve sanırım hıncımı senden çıkardım. | Open Subtitles | لقد كنت غاضب لفقدان ابي .وأعتقد أنت الرجل الذي ألقيت علية اللوم... |