Hayır, hayır, hayır. Aslında buraya bir şey almaya gelmiştim. | Open Subtitles | لا, لا, لقد أتيتُ إلى هنا في الواقع بنيّة الشراء |
Biliyor musun bir keresinde bu hücreye dedeni ziyarete gelmiştim. Ya da diğer hücreydi. | Open Subtitles | تعلَم، لقد أتيتُ لِزيارةِ جَدِك في هذه الزِنزانَة، أو رُبما التي بجِوارِها |
Buraya bir terslik oldu sandığım için gelmiştim. | Open Subtitles | لقد أتيتُ إلى هنا لأنّني ظننتُ بأن هنالك خطباً ما |
Büyüyü saygıdeğer hâle getirebilmek ve savaşta lehimize kullanabilmek için geldim. | Open Subtitles | لقد أتيتُ لهُنا لأُعيد للسحر أحترامه وأُقدم بعض الدعم فى الحرب. |
Ark'tan buraya geldiklerinde, beni öldürmelerine sebep olacak bir şey yaptım. | Open Subtitles | لقد أتيتُ أمراً سيقتلونني لأجله حينما ينزلون |
Penise imrenilen bir dünyadan yeni geldim, beyne imrenilen değil. | Open Subtitles | لقد أتيتُ تواً من عالم طافح بحَسَد القضيب والآن أنا في عالم حَسَد الدماغ. |
Yaşayıp yaşamadığını görmeye geldim. | Open Subtitles | لقد أتيتُ لأتفقّد إن كنتَ ما تزال على قيد الحياة |
Buraya faturalara bakmaya gelmiştim. | Open Subtitles | لقد أتيتُ إلي هنا لأبحث عن بطاقات الأجانب |
Aslına bakarsan buraya seni takip etmem için beni tutan adamı bulduğumu söylemeye gelmiştim. | Open Subtitles | لقد أتيتُ لأخبركِ أني قد عثرتُ على الرجل الذي إستأجرني لمراقبتكِ |
Bir portre çekimine gelmiştim sonra da sanki birbirimize kenetlendik ve hiç ayrılmadık. | Open Subtitles | لقد أتيتُ إلى هنا من أجل أخذ صورة لها وأظن بأننا إهتممنا ببعضنا نوعاً ما ولم أغادر قط |
Biliyorum. Ne kadar harika bir iş çıkardığınızı söylemek için gelmiştim. Her zamanki gibi. | Open Subtitles | أعلم، لقد أتيتُ لأمدح عملكم الرائع فحسب، دائماً ما تصنعون الملابس من أقمشة رائعة. |
Sana şunu, şunu ve bütün bunları getirmek için gelmiştim. | Open Subtitles | حسنُ, لقد أتيتُ , لكيّ أجلب لك هذا وهذا .وكل ذلك |
Ve daha önce de bir kere gelmiştim, tıpkı kafama sıkmışlar gibi bir acıydı. | Open Subtitles | لقد أتيتُ إلى هنا مرة وأعطوني حقنة للصداع |
Sana şunu, şunu ve bütün bunları getirmek için gelmiştim. | Open Subtitles | حسنُ, لقد أتيتُ , لكيّ أجلب لك هذا وهذا .وكل ذلك |
Sırf bu çayı içebilmek için herkesten iki gün erken gelmiştim aslında. | Open Subtitles | لقد أتيتُ يومان من قبل بإرادتي وذلكَ حتىَ أتمكن من شرب هذا الشاي. |
Telefonu kullanmaya gelmiştim. | Open Subtitles | لقد أتيتُ لأستخدم الهاتِف فحسب |
Otel havuzunda bir sorun çıktığı için geldim, eğlenmeye değil. | Open Subtitles | لقد أتيتُ هنا لأنهُ هناك مشكلة في حمام سباحة الفندق، أنا لم أتي هنا للّعِب |
Buraya mesaj vermek için geldim iki dallama arka kapının kırıldığını anladı | Open Subtitles | لقد أتيتُ لتوجيه رسالة أترى هذين المكسيكيين الواقفان أمام الباب |
Sığınmak ve dua etmek için geldim buraya. | Open Subtitles | لقد أتيتُ قاصداً الاحتماء وبضعة لحظات للتضرع. |
Ark'tan buraya geldiklerinde, beni öldürmelerine sebep olacak bir şey yaptım. | Open Subtitles | لقد أتيتُ أمراً سيقتلونني لأجله حينما ينزلون |
Ben Zoe, buraya yeni geldim. | Open Subtitles | الفتاة الجديدة , لقد أتيتُ من الـ(كانكان) ـ |
Tamam, sorun yok, ben sadece senin nasıl olduğunu görmeye geldim. | Open Subtitles | لا بأس ، لقد أتيتُ فقط لأطمئن عنكِ |