Teklifini kabul etmeyeceğimi ona söyledim. O zamandan beri bu masanın başındayım. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه متى قدم عرضه سوف أكون على مكتبي في الحال |
Teklifini kabul etmeyeceğimi ona söyledim. O zamandan beri bu masanın başındayım. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه متى قدم عرضه سوف أكون على مكتبي في الحال |
Ona tatlı olmadığını ve tıpkı bana benzediğini söyledim | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه ليس ظريفاً، وأنه مثلي تماماً |
Evet. Ona senin mutluluğunun önüne geçtiğini söyledim. | Open Subtitles | أجل, لقد أخبرته , أنه يقف في طريق سعادتك |
O kızla, bundan böyle görüşmesine izin vermediğimi söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه لا يجب أن يبقى على علاقة بها |
Çektiği acıyı görmekten keyif almadığımı söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه لن تراودنى أي رغبة بأن أراه يُعانى |
Araba kullanmamasını söyledim ama beni dinlemedi. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه لم يكن من الآمن القياده لم يكن ليستمع |
Öleceğini söyledim. Kendisini sana kanıtlamak için kararlıydı. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه عمل انتحارى و لكنه أصر ان يثبت نفسه لك |
O kızla, bundan böyle görüşmesine izin vermediğimi söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه لا يجب أن يبقى على علاقة بها |
İçinin yeniden yapılması gerekiyor. Ona yanların çok yüksek olduğunu söyledim ama beni dinlemedi bile. Evet... | Open Subtitles | تحتاج لعناية فائقة لقد أخبرته أنه الآلم عالى للغاية على جانب واحد , لكنه لم يصغى |
Seninle konuşana kadar hiçbir şeye dokunamayacağını söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه ليس بإمكانه لمس شيئ قبل أن أتحدث إليك. |
Ona hiçbirimizin Angelo'nun inişli çıkışlı hayatının bir parçası olmaya devam edemeyeceğini söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه لا يوجد أحد منا يريد أن يبقى في قطار موت أنجيلو. |
Basit ve göz önünde bir yöntem olduğunu söyledim, oldukça kızdı. Birkhoff için kötü olanı bilemiyorum-- | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه سيكون كبير و ملحوظ فغضب لذلك |
Ona, bir saate buradan çıkacağını söyledim. | Open Subtitles | أتعلم، لقد أخبرته أنه سيخرج هنا خلال ساعة |
'Ona çok çalışan bir memur yolladığımı söyledim.' | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه سيحصل على ضابط نشيط |
Sorunun onda değil ben de olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه ليس بسببه_BAR_ ولكن بسببى |
Burada olmadığını söyledim, patron. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه ليس هنا، يا زعيم |
Ona bakacağımı söyledim. Onu yine hastaneye kaldırmak gereksiz, dedim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه غير منطقي أن تدين الرجل |
- söyledim, Charles Hanson diye birisi yok. Anlıyorum, fakat belki... | Open Subtitles | ولكن هل يمكنك (ـ لقد أخبرته أنه لا يوجد لدينا أي (تشارلز هانسن |
Ona bir aptal olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه أحمق |