Kafana girmesine dedin sanki kötü bir şeymiş gibi ama değil. | Open Subtitles | قلتى , تدخل فى رأسك كأنها شئ سئ لكنها ليست كذلك |
Şey, yani, o haklı, belli ki tamamen tüm değil, Ama o ölmedi. | Open Subtitles | حسناً ، أعني أنها ليست بخير كليّاً ، لكنها ليست ميتة |
Aklımıza gelen her şeyi deniyoruz, Ama o kadar basit değil. | Open Subtitles | إننا نحاول بكل شيءٍ يمكننا التفكير به لكنها ليست بتلك البساطة |
Ancak sana ait kılmadılar ve bu yüzden gitmen gerek. | Open Subtitles | لكنها ليست هي التي خلقتك، ولهذا السبب يجب عليك الرحيل. |
- Ama bu yolla olmaz. - Bütün yollar-- | Open Subtitles | لكنها ليست الطريقة الصحيحة كل الطرق هي.. |
Aslında, biraz Yıldız Savaşları gibi, bilirsiniz, ama bu gerçek. | TED | لذلك إنها شبيهة قليلاً بحرب النجوم، و لكنها ليست حقيقية. |
Büyükanne iyi biri değil Onu severim, ama bu o değil. | Open Subtitles | . جدتى ليست لطيفه . انا أحبها , لكنها ليست لطيفه |
Hayır, ama bu olay ilk defa olmuyor. | Open Subtitles | كلاّ، لكنها ليست المرة الأولى التي يحدث فيها هذا. |
Evet, Ama senin için öyle değil, William. | Open Subtitles | نعم ، و لكنها ليست كذلك بالنسبة لك ، ويليام |
MR'da granülom gibi görünüyordu, fakat değil. | Open Subtitles | بدت كورم حبيبي بصورة الرنين المغنطيسي لكنها ليست كذلك |
Aralarında çarpık bir ilişki olduğunu sanmıştım, ama değilmiş. Başka bir şey. | Open Subtitles | خلتها علاقة غرامية منحرفة , لكنها ليست كذلك |
Sağlam olan parçalara bak henüz anısı silikleşmemiş olanlara, düzgün bir yüzeyi olanlara. | Open Subtitles | ابحثي عن القطع الصلبة, لكنها ليست مجوفة ولها سطح ناعم |
Yaptığı her şeyi savunacak değilim ama saf kötü biri değildir. | Open Subtitles | لا أستطيع الدفاع عن أي شيء فعلته لكنها ليست شر خالص |
ama değil. O, akıllı beyinlerimizin bizi, ölümün gerçekliğiyle ilgili kandırmak için yarattığı bir projeksiyon. | TED | لكنها ليست كذلك؛ هي ليست سوى امتداد، تخلقه أدمغتنا ببراعة لنشغل أنفسنا عن حقيقة الموت. |
Şurada oynayan kızlardan herhangi biri olabilirdi. ama değil. | Open Subtitles | كان ممكناً أن تكون ممن يلعب هناك من الفتيات, و لكنها ليست منهن |
Muhtemelen bunun bir şapka olduğunu düşünüyorsunuzdur ama değil. | Open Subtitles | أنتم غالباً تعتقدون أنها قبعة لكنها ليست كذالك. |
Hayır, yani bende! Ama şu anda yanımda değil. Ama güvende. | Open Subtitles | أعني أجل لكنها ليست معي إنها في مكان أمن حصلنا على كل شئ، صدقني، ثق بي |
Harika değil, ama çok kötü de değil. | Open Subtitles | إنها ليست رائعة لكنها ليست فظيعة. أنظروا إلى هذا. |
Burnunu kaybettiğini söylediler Ama o kadar da iğrenç görünmüyor. | Open Subtitles | لقد قالوا أنك فقدت أنفك لكنها ليست بشعة كما يقولون. |
İnsanlar çiftçilik oynadığını düşünüyor olabilir Ama o öyle olmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | أوافقك الرأي، يعتقد الناس أنها تتظاهر بأنها مزارعة لكنها ليست كذلك |
Bunun hoş bir fikir olduğunu, Ancak sadece bir fikir olduğunu söyleyebilirsiniz. | TED | الآن، ربما تقولون أن هذه فكرة جيدة، لكنها ليست مجرد فكرة. |
- Her şeyi çözüme kavuşturur. - Ama sorun sadece Bayan Martin değil ki. | Open Subtitles | و سيتم حل المشكلة و لكنها ليست فقط مشكلة مدام مارتن |
Ailenin reisi o değil. Benim. Konuşmayı da ben yapacağım. | Open Subtitles | لكنها ليست رأس العائلة، بل أنا، وأنا من سيلقي الخطاب. |
Biraz hırpalandım, ama ilk kez olmuyor. | Open Subtitles | انا مصاب قليلاً، لكنها ليست المرة الأولى |
Evet, Ama senin için sıradan değil William. | Open Subtitles | نعم ، و لكنها ليست كذلك بالنسبة لك ، ويليام |
Eğer alerjikse, fakat değil. | Open Subtitles | إن كانت لكنها ليست ذلك |
Bunu bir evre sanıyordum ama değilmiş. Geçmiyor. | Open Subtitles | لقد ظننت انها مرحلة ما لكنها ليست كذلك انها لا تنتهى |
Sağlam olan parçalara bak henüz anısı silikleşmemiş olanlara, düzgün bir yüzeyi olanlara. | Open Subtitles | ابحثي عن القطع الصلبة, لكنها ليست مجوفة ولها سطح ناعم |
İnsan hakları amaçtır, fakat gelişmeyi başarmak için güçlü bir şey değildir. | TED | حقوق الأنسان هي هدف و لكنها ليست وسيلة قوية لتحقيق التطور و التقدم. |
Bak, başkalarından af dilemek iyidir fakat bu diğerlerinin söz söylemesinden başka bir şey değil. | Open Subtitles | المسامحة من الآخرين جيدة لكنها ليست سِوى كلمات |