"لكن الحقيقة" - Traduction Arabe en Turc

    • Ama gerçek şu
        
    • Fakat gerçek
        
    • Ama aslında
        
    • Ama doğrusu
        
    • Ama gerçekte
        
    • Ancak gerçek
        
    • Ama işin aslı
        
    • ama açıkçası
        
    • ancak gerçekte
        
    • Ama asıl
        
    • Gerçek şu ki
        
    • Ama gerçekler
        
    • ama işin doğrusu
        
    Ama gerçek şu ki, bizler değiştik. Artık bilgi ekonomisindeyiz. TED لكن الحقيقة أنّنا تحوّلنا و نحن الآن في الاقتصاد المعرفي
    Ama gerçek şu ki; hiç bir şey garanti değildir. Open Subtitles لكن الحقيقة هي أنه لا شيء مضمون في هذه الحياة
    Fakat gerçek şu ki ilk hangi bilgenin dediğinin önemi yok çünkü bilgenin verdiği bir öğüt, bugün bile geçerli. TED لكن الحقيقة أنه لن يؤثر من هو الحكيم الذي قالها أولا لأنها ما زالت نصيحة حكيمة حتى في يومنا هذا.
    "Doğayı sevmek ve korumak" demen kulağa iyi geliyor olabilir, ...Ama aslında, Nano Ülkesi'ndeki herkes sadece iyi gibi görünüyor. Open Subtitles . قول إنك تحب الطبيعة و تهتم بها قد يبدو جميلاً . لكن الحقيقة, إن الجميع في بالد النانو يتألمون
    Ama doğrusu, hiçbir yere yerleşmeye hazır değilim. Open Subtitles لكن الحقيقة ، أنا لست مستعدا بعد للإستقرار بأي مكان
    Ama gerçekte güç, tutku rekabet ve saf şans eşit ağırlıkta rol oynamıştır. Open Subtitles و لكن الحقيقة أن القوة والشغف التنافس و الصدف لعبوا دورا هاما ومتوازنا
    Birçoğumuz kadınların haklarından mahrum edildiğini söylüyor, Ancak gerçek şu ki evet, çoğu zaman kadınlar kendi kendilerini bu haklardan mahrum ediyorlar. TED ربما يقول أكثرنا أن النساء يُمنعن حقوقهن، لكن الحقيقة تقول أنه لطالما حرمت النساء أنفسهن هذه الحقوق.
    Ama gerçek şu ki bir sevgili olabilir ama bir eş olamaz. Open Subtitles لكن الحقيقة هي أن الزوجة يمكنها القيام بما لا تقوم به الحبيبة
    Ama gerçek şu ki, evde eşlik edecek birinin olmasını özledim. Open Subtitles لكن الحقيقة هي أنني تعودت على امتلاك صديقة حميمة في المبنى
    Yazar olduğumu iddia edebilirdim Ama gerçek şu ki bir devlet kurumunda çalışıyorum. Open Subtitles يمكنني الادعاء بأنني كاتب لكن الحقيقة هي انا اعمل في مكتب الخدمات المدنية
    Ama gerçek şu ki her şeyi olduğu gibi düşününce, bu gerçekten anlamlı bir davranış. TED لكن الحقيقة أن، إذا كانت الأمور كما هي عليه، فإن الأمر يبدو منطقيًا للغاية.
    Beraber roller oynayabiliriz Ama gerçek şu ki ilgimi çekiyorsun. Open Subtitles ونتحادث كما يفعل الجميع عند .. التعارف، لكن الحقيقة البسيطة هي أني أجدكِ مثيرة للاهتمام
    Fakat, Gerçek şu ki, ondan sonra, neredeyse uyanık olduğum her dakikayı bu hayali kovalayarak geçirdim. TED لكن الحقيقة هي انني قضيت كل لحظة استيقاظ تقريبا منذ ذلك الحين اطارد تلك الرؤية.
    Fakat gerçek tek başına özgür kılmaz. Bizden onu anlamlı kılacak yetenekleri, tutumu, kabiliyeti ve medeni ceserati bekler. TED لكن الحقيقة لن تحررنا إلى أن نقوم بتطوير المهارات و العادة والموهبة والشجاعة الأخلاقية لاستخدامها.
    Fakat gerçek şu ki sizi uyarmalıyım. Open Subtitles لكن الحقيقة هي أني جئت لكم من قبل بتحذير
    Ama aslında gerçek şudur; bizler cerrah oluruz çünkü içimizde, derinlerde bizi rahatsız eden şeyi kesip atabileceğimiz düşünürüz. Open Subtitles , لكن الحقيقة هي , نصبح جرّاحين لأنه بمكان ما بأعماقنا . . نظن أننا تغلبنا على ما يطاردنا
    Bana karşı daha çekici görünmek istemeni takdir ediyorum, Ama aslında... Open Subtitles أنا أقدّر أنّك تحاول أن تكون جذّاباً لأجلي لكن الحقيقة هي
    Hepinizin kocaya ihtiyacımız yok diyeceğinizi biliyorum... .. ve kocaya ihtiyacım yok dediğinizi biliyorum Ama doğrusu,kocanız olamıyor. Open Subtitles أعلم أنكن تدّعين بأنكن في غنىً عن الرجل و لكن الحقيقة هي أنكن عاجزات عن الحصول على رجل
    Biliyorum bunu sen istemedin Ama doğrusu gerçek zevki hissettim. Open Subtitles أعرف بأنك لم تسأل عن ذلك، لكن الحقيقة بانني أحسست بسرور حقيقي.
    Ama, gerçekte size doğrudan bunu teklif etmedi birlikte filme seyretme konusunda? Open Subtitles لكن الحقيقة أنه لم يسألك بشكل قاطع أن تشاهدي الأفلام الإباحية معه؟
    Ancak gerçek şu ki bunların hepsi hakkında oldukça çok bilgiye sahibiz. TED لكن الحقيقة هي أننا نعلم الكثير عن تلك الأشياء.
    Ama işin aslı sen de elektronik mağazasında çalışan bir ahmaksın. Open Subtitles و لكن الحقيقة هي أنك فقط أخرق تعمل في متجر للإلكترونات
    ama açıkçası, gerçekten biyolojik oğlum olması ihtimali benim için çok zor.. Open Subtitles لكن الحقيقة بأن هناك فرصة بأنه قد يكون الابن البيولوجي؟
    Birçok kişi Asyalılar olduğunu farzeder, ancak gerçekte Afrikalı göçmenler. TED الكثير يفترض أن الآسيويين هم الأكثر تثقيفاً لكن الحقيقة هم المهاجرين الأفارقة.
    Belki de sevdiğini sanıyor Ama asıl gerçek benimle ilgilenmiyor bile. Open Subtitles ربما يعتقد إنه يحاول ..لكن الحقيقة إنه فقط غير مهتم
    Ama gerçekler, beklentilerimin ötesindeymiş, çok ötesinde! Open Subtitles ، و لكن الحقيقة كانت أبعد ، و توقعاتي كانت أبعد من ذلك
    Onlara unuttum dedim ama işin doğrusu protestolarını protesto ediyorum. Open Subtitles أخبرتهن بأنني نسيت ، لكن الحقيقة أنني معترضة على احتجاجهم

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus