nasıl yapılacağı ile alakalı biraz sıradışı üç fikir sunmak istiyorum. | TED | وأريد أن أقدم ثلاث أفكار حدسية قليلاً لكيف يمكن القيام بذلك. |
Düşüncelerinizin, beyninizi yaratışını görebiliyoruz, ki bu gerçekten nasıl çalıştığına dair kilit noktadır. | TED | يمكننا أن نرى أفكارك تخلق دماغك، والذى هو فى الحقيقة مفتاح لكيف يعمل. |
Çünkü bu herşeydir, birşeylerin nasıl oluştuğu sorusu, bu duygu ile ilişkilidir. | TED | لأن كل شئ، في ذلك السؤال لكيف تحدث الأشياء، لديه علاقة بالمشاعر. |
Bilhassa bu mesajlarda konuşulmayan şey haritaların ve diğer malzemelerin nasıl el değiştirdiği. | Open Subtitles | الغائب عن هذه العبارات هو أي ذكر لكيف يتم تسليم الخرائط والمواد الأخرى |
Ama aslında, bence bu gelecekte kanseri nasıl tedavi edeceğimizin de bir başlangıç noktası. | TED | لكنني أظن أن هذا في الواقع هو فقط البداية لكيف سنعالج السرطان. |
bu da insanların güvenlik duygularının ve modellerinin nasıl değiştiğine dair iyi bir örnek, çok sert bir şekilde ve yeni bilgi almaksızın, yeni bir şey öğrenmeksizin. | TED | و مثال جيد لكيف يشعر الناس بتغيير الأمن، كيف يتغير نموذجهم، عنيف نوعا ما و بدون معلومات جديدة، و بدون معطيات جديدة. |
Çocuklar ve kendi kendini düzenleme ile ilgili konuşacağım, ve alternatif bir eğitim nasıl olabilir fikrine götüren bir dizi deneyden bahsedeceğim. | TED | سأتحدث عن الأطفال والتنظيم الذاتي، ومجموعة من التجارب التي هي نوع ما قادت لهذه الفكرة لكيف سيبدو التعليم البديل. |
Bunlar hekimliğin nasıl olmasına dair çok yeni fikirler değil. | TED | لا يوجد أفكار جديدة مثل هذه لكيف يجب أن يكون الطب. |
İşte bunlar matematiğin aşk ve ilişkilerde size nasıl yardım edebileceğini gösteren 3 ana tavsiyem. | TED | إذن، فتلك نصائحي الثلاثة المفضلة لكيف يمكن للرياضيات أن يساعدك على إيجاد الحب والعلاقات الحميمية. |
Ve şimdi sahneye iki çok özel insanı davet etmek istiyorum, ki böylece kişisel müzik aletinin nasıl bir şey olabileceğine dair örnek verebilirim. | TED | وأود دعوة شخصين مميزين للمنصة حتى أتمكن من إعطاء مثال لكيف ستبدو الأجهزة الشخصية |
Alanların birbirleri ile nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu gösterecek şekilde fikirleri birbirlerine bağlamanıza izin veriyor, | TED | إنها تسمح لك بربط الأفكار المشتركة وتشير لكيف ترتبط المجالات لبعضها البعض، |
Ama bu insanlar için nasıl olduğu hakkında bireysel anlatıları okuma. | TED | ولكنها قراءة الروايات الفردية لكيف كان الأمر لهؤلاء الناس. |
İşte bu hikayeler fotoğrafçılığın günümüzdeki en önemli konularına dikkati çekmek için nasıl kullanılabileceğini gösteren muhteşem örnekler. | TED | الآن، هذه القصص هي أمثلة عظيمة لكيف يمكن إستخدام التصوير لمخاطبة بعض أهم القضايا. |
Yaptığımız çözümler formüle etmekti hiçbir şeyinizin olmadığı bir durumdan bir hedef duruma nasıl gidileceğine dair. | TED | مافعلناه أننا صغنا وصفات لكيف تنتقل من حالة البداية حيث ليس لديك شيء إلى حالة الهدف. |
Doğanın nasıl olduğuna dair bütünsel bir yol görüyoruz. | TED | نرى هذه الطريقة الشمولية لكيف تكون الطبيعة. |
Ama önce size bu şeyler nasıl görünüyor, resimlerini göstererek başlayayım. | TED | لكن أسمحوا لي بداية أن أعرض لكم بعض الصور لكيف يبدو هذا الشئ. |
Sadece açıkla. Bunun nasıl gerçek olacağı ile ilgili bize bir örnek versen. | TED | فقط أشرح. أعطي مثال لكيف يمكن أن يكون هذا حقيقة صحيحة. |
Gücü elinde barındıran yetişkinlerin bir çocuğun gücünü nasıl ateşleyeceklerinin örnekleri var. | TED | هذا مثال لكيف يستطيع البالغين الذين في مراكز السلطة أن يشعلوا قوة الطفل |