Deprem vurduğunda gaz hattının hasar gördüğünü varsayarsak ve büyük yarıçaplı belediye borusunun basınç oranını hesaba kattığımızda... | Open Subtitles | بإعتبار أن خطوط الغاز تعرضت للتلف مباشرة بعد أن ضرب الزلزال، و النظر إلى ضغط أكبر قطر للأنبوب الرئيسي، |
Geminin kontrolleri bir şekilde hasar görmüş. | Open Subtitles | بطريقة ما أجهزة تحكم السفينة .تعرضت للتلف |
Geminin kontrolleri bir şekilde hasar görmüş. | Open Subtitles | بطريقة ما أجهزة تحكم السفينة .تعرضت للتلف |
Biliyorum, Telsizler bozuldu. | Open Subtitles | نعم ، أعلم ، جثث التدريب قد تعرضوا للتلف |
Aslına bakarsan, ilk haftanın sonunda, hızlı tüketilmesi gereken mallarının çoğu çoktan bozuldu. | Open Subtitles | في الواقع، بحلول نهاية الأسبوع الأوّل، أغلب المُنتجات القابلة للتلف إختفت. |
Kahve makinam kahveye maruz kaldı diye bozuldu. Devre tahtasına sahip herhangi bir şey en fazla Yunan bir muhasebeci kadar güvenilirdir. Öyle, ilginçtir arabalar hariç. | Open Subtitles | ماكينة القهوة الخاصة بي تتعرّض للتلف عند تزويدها بالقهوة اي جهاز يحمل دارة كهربائية يمكن ان يكون موثوقاً كشركة (جريج) يتهكّم على شركة (جريج) البريطانية للمحاسبة في الحقيقة نستثني السيارات من هذا الأمر |
Gelecek bahar kullanacağımız bozulmayan malzemeler için talep formu gerek. | Open Subtitles | إذن اننا نريد نماذج الطلبيات المانعة للتلف للربيع المُقبل. |
Tahmin ediyoruz ki içinde, 300 insanı 2 yıl boyunca hayatta tutacak kadar bozulmayan erzak var. | Open Subtitles | كان سيتم تزويدها بمؤن غير قابلة للتلف" "تكفي حاجات 300 شخص لمدة سنتين |
Evet, olabilir, ama zaten hasar almış durumda. | Open Subtitles | أجل ، هذا محتمل. لكنه يتعرض للتلف. |
Maküler hasar yok. | Open Subtitles | لا علامات للتلف البقعة الصفراء. |
Ondan özür dilemeni istediğim için diğer android tarafından hasar gördün. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}أقصد أنّك تعرّضت للتلف بواسطة الآليّة الآخرى لأنّي اقترحتُ أن تتأسّفي لها. |
- Kalkanlar hasar aldı. | Open Subtitles | الدروع قد تعرضت للتلف |
- Sanki... - hasar yayılabilir. | Open Subtitles | ... تبدو أنها - يمكن للتلف إن يمتد - |