Ama eğer aşk tarif edebileceğimiz bir şeyse, o zaman nasıl birçok insan için farklı anlamlar ifade edebiliyor? | TED | لكن إذا كان الحب هو شيء لا نستطيع تعريفه، عندها كيف يستقيم أنه يعني أشياء متضادة للعديد من الناس؟ |
birçok tardigrada için, bu işlem için bir tür kapanma durumundan geçerler. | TED | للعديد من بطيئات المشية، يتطلب هذا أن تمر بما يسمى بالحالة البرميلية. |
birçok gencin danışmanı olarak mükemmelliğin bu etkilerini birinci elden görebiliyorum. | TED | بدوري كمرشد للعديد من الشباب أرى تأثيرات الكماليات هذه بشكل مباشر |
Hepsi tanıdık geliyor. Ama... Bir sürü piyasaya girip çıktım. | Open Subtitles | ,كل شيء يبدوا مألوفاً لكن , ذهبت للعديد من الأسواق |
Böyle işte, bir sürü ev hayvanımız vardı. | Open Subtitles | بالإضافة لامتلاكنا للعديد من الحيوانات المنزليّة |
Yasaklamak bu işi yapan insan sayısında pek bir değişikliğe neden olmuyor. | TED | بالكاد يحدث الحظر فرقًا للعديد من الأشخاص الذين يفعلون هذه الأشياء فعلا. |
Ve tabi bir de "g" sözcüğü var, zihinsel engelli insanların Çoğu insan için hala görünmez olduğunu kanıtlayan sözcük. | TED | ثم يوجد تلك الكلمات الجارحة والمهينة التي تثبت أن ذوي الإعاقات الذهنية لا زالوا غير مرئيين بالنسبة للعديد من الأشخاص. |
birçok farklı hâlini denedikten sonra hasırın en uygun genişliğinin 45 cm olduğuna karar verdik ve bir insanın ortalama adım uzunluğunu gözlemledik. | TED | تم تحديد العرض الأمثل للبساط ليكون 18 إنشاً، بعد اختبارنا للعديد من النسخ المختلفة وملاحظتنا لمتوسط طول خطوات الشخص. |
Bununla birlikte, birçok farklı kirletici için kirlilik oranlarını günler öncesinden öngörmek amacıyla yeni makine öğrenimi teknolojisi kullandık. | TED | ثم استخدمنا تكنولوجيا التعلم الآلي الجديدة لتوقع مستويات التلوث في المستقبل للعديد من الملوثات بطرق متقدمة. |
Ama süreç çok pahalıdır ve dünya etrafında birçok ülke için maliyet-engelleyicidir. | TED | ولكن هذه العملية مكلفة للغاية وغير مجدية إقتصادياً بالنسبة للعديد من البلدان حول العالم. |
Bunun gibi, bu karikatür birçok insanda kafa karıştırır. | TED | مثلًا هذا، يعتبر محيرًا للعديد من الناس. |
Fakat birçok kadın için, durum böyle değil. | TED | ولكن ليس هذا هو الحال بالنسبة للعديد من النساء. |
Soğukkanlıydım, daha önce birçok kez doktorlara bu bilgiyi vermiştim ama bu defa farklıydı. | TED | كنت غير مكترث، بعد أن أعطيت هذه المعلومة للعديد من الأطباء عدة مرات من قبل، ولكن هذه المرة كانت مختلفة. |
Bir sürü sebepten dolayı egzersizi ihmal ederler. | Open Subtitles | يُهملُ الناسُ المُمَارَسَة للعديد مِنْ الأسبابِ: |
Bir sürü indirimli mağazada satılmış. | Open Subtitles | باعها هانوفر سامبسون للعديد من محلات التخفيض |
Bir restoran açacaksan bir sürü kişiye yemek pişirebilmelisin. | Open Subtitles | . إذا كنت تمتلك مطعم , يجب أن تطبخ للعديد من الناس |
Modern bilgisayarı ortaya çıkaran pek çok temel fikri keşfetti. | Open Subtitles | هو المكتشف للعديد من الأساسسيات والأفكار التى صنعت الحاسبات الحديثة |
Burada pek çok insan için bir rol var -- öğretmenler, ebeveynler, sanatçılar -- birlikte keşfeden olmak için. | TED | هناك دور للعديد من الاشخاص معلمين، اباء، مؤدين ليصبحو مكتشفين معا |
Epinefrin pek çok insan için yaşam umudu olmuştur. | TED | إن الإبينفرين الفارق بين الحياة والموت للعديد من الناس. |
Almanların tekrar silahlanması Çoğu Avrupalının kabuslarını geri getirmişti hepsinden öte Ruslarınkini. | Open Subtitles | إعادة التسلح الألمانية أعادت الذكريات ،الكارثية للعديد من الأوروبيين ومن قبلهم الروس |
Birincisi, Küresel Hedeflerin çözmeye çalıştığı sorunların Çoğu için çözüm üretebiliyoruz. | TED | أوّلا، يدلّ على وجود حلول في العالم للعديد من المشاكل التي تسعى الأهداف العالمية لحلّها. |
Hayatım boyunca seni gözümde uzun bir arabanın ön koltuğunda oturup, | Open Subtitles | طوال حياتى وأنا أتصورك تجلس في المقعد الأمامي للعديد من السيارات |
Peki, eğer bu genç adam sıkılırsa, burada bir çok gönüllüye ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | ان ضعر هذا الفتى بالضجر, نحن بحاجه للعديد من المتطوعين في المشفى هنا |