Yani özgürüm ve eğer kabul edersen işe dönmeye hazırım. | Open Subtitles | إذن انا حر ومستعد للعودة إلى العمل إذا مازلتِ تريدينني |
4 ay izin yaptım şimdi de işe dönmeye hazırım. | Open Subtitles | وأخذت أربعة أشهر إجازة والآن أنا جاهزة للعودة إلى العمل |
Fakat şimdi gerçekten birbirimizi dinleyerek, ki daha önce hiç yapmadığımız bir şekilde, geri dönmek için çok çabalıyoruz. | Open Subtitles | لكن الآن نحن نحاول نحن نحاول بجدية للعودة إلى الطريق الصحيح بالإستماع لبعضنا البعض الشيء الذي لم نفعله أبداً |
Pekala, kendine acımayı bırak artık. İşe dönme zamanı geldi. | Open Subtitles | ،حسناً، انتهت الحفلة المثيرة للشفقة حان الوقت للعودة إلى العمل |
Ama cerrahi açıdan eve gitmeye hazır. | Open Subtitles | لكن فيما يخص الجراحة، فهي مستعدة للعودة إلى المنزل. |
Ama artık eve dönmem gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | ولكن أظن أن الوقت قد حان للعودة إلى داري. |
"O yüzden terminale dönüp biz durumu incelerken sizi biraz bekleteceğiz." | Open Subtitles | لذا أخشى أننا سنظطر للعودة إلى' '.القاعة والنزول بينما نلقي نظرة |
Şimdi New Orleans'a dönüş biletinin parasının benim cebimden çıkacak olması da cabası. | Open Subtitles | وخصوصا عندما يعني أنه يجب علي أن أدفع لرحلتك للعودة إلى نيو أورليانز |
Tam yeniden birbirimize dönmenin yolunu buluyorduk ama o öldü. | Open Subtitles | كنّا قد وجدنا طريقنا للعودة إلى بعضنا البعض والآن قد مات |
Tedaviniz çok yoğun olmalı. İşe dönmeye hazır olduğunuzdan emin misiniz? | Open Subtitles | لابد أنّ علاجك شديد جداً، أمتأكد أنّك مستعد للعودة إلى العمل؟ |
Ben sadece geri dönmeye hazır olduğundan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقـط أنْ أتأكّد من أنّكِ مُستعدة للعودة إلى الجادة. |
Yine de, gazilerin yaşadıklarını düşündüğümüzde onları eve dönmeye hazırlamakta iyi olmadığımızı farkediyoruz. | TED | مع ذلك، عندما نأخذ تجربة قتال المحارب القديم في العصر الحديث نجد أننا لا نملك تلك البراعة في تحضيرهم للعودة إلى الوطن. |
Cumaya kadar eski kiloma dönmek için sıkı rejime girdim. | Open Subtitles | أتبع حمية سريعة للعودة إلى وزني المعتاد بحلول يوم الجمعة |
Ama eve dönmek için heyecanlı olan Theseus, beyaz yelken açmayı unutup, daha önceki siyah yelkeniyle denize açılmıştır. | Open Subtitles | لكنه كان متحمس جداً للعودة إلى الديار، لهذا نسى الوعد وواصل رحلته بنفس الشراع الأسود الذي بدأ الرحلة بهِ. |
Oldukça iyi, eve dönmek için sabırsızlanıyor ama doktorlar biraz daha kalmasını söylüyorlar. | Open Subtitles | إنّها بخير، وهي متحمّسةٌ جداً للعودة إلى المنزل ولكنّ الأطباء يجبرونها على البقاء |
Sonunda eve dönme zamanıdır. | TED | لقد حان الوقت للعودة إلى الوطن في النهاية. |
Gizli Servise eve gitmeye hazır olduğumu söylemeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نخبر شعبة الحماية الرئاسية أنّني مستعد للعودة إلى الوطن. |
- Fena değil. Derse dönmem lazım. | Open Subtitles | نعم، أنا بخير أنا فقط أحتاج للعودة إلى الصف |
Yani elinizde bir bölgeyi başarıyla soymuş bir hırsız grubu varsa bu hırsızlar oraya dönüp soyguna devam etme eğilimi gösterecektir. | TED | فإذا نجحت مجموعة من الجناة في سرقة منطقة ما، فإنهم يميلون للعودة إلى تلك المنطقة والاستمرار في سرقتها. |
X.O., Kaptan'a dönüş için ısrar etti ama kaptan her şeye rağmen, bölgeden ayrılmayı reddetti. | Open Subtitles | كإكس. أو . ، حثثت القائد للعودة إلى الميناء، |
Artık evime dönmenin bir yolunu bulmalıyım. | Open Subtitles | أعتقدُ عليّ التفكير بطريقة للعودة إلى الديار. |
Sanıyorum psikiyatristime gitme zamanı geldi. | Open Subtitles | حسناً, أعتقد أنه ربما حان الوقت للعودة إلى طبيبتي النفسية |
Eve ve eski hayatıma dönmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | أنا أتوق للعودة إلى المنزل والرجوع لحياتى الطبيعية |
Fakat, şimdi kampa dönmesi ve Macaristan Yahudilerinin öldürülüşüne nezaret etmesi emredilmişti. | Open Subtitles | لكن الآن تلّقى الأمر للعودة إلى المعسكر للإشراف على قتل اليهود المجريين |
Eve gitmek için bir nedenin yoksa yapacak bir şey bulman gerekiyor. | Open Subtitles | الشخص يتعلّم بعض الأشياء عندما لا يكون لديه سبب للعودة إلى المنزل |
Evine dönmekte çok zorlanan çeteye gelince bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | الآن من أجل المجموعة الموجودة بالخارج, التي واجهت أوقات عصيبة للعودة إلى ديارها آسفون بشأن ذلك. |