Yağmur sebebiyle öğleden sonra saat 4 e kadar hiç kimse sandıklara gitmedi. | TED | وبسبب هطول الأمطار فإنه و حتى الرابعة بعد الظهر لم يذهب أحد إلى مراكز الاقتراع. |
Eminim buradan hiçbir zenci İngiltere'ye gitmedi daha önce. | Open Subtitles | متأكد أن لم يذهب آي زنجي من هنا لإنجلترا من قبل |
Kardeşin Pakistan'a gitmedi... | Open Subtitles | أخوك لم يذهب إلى الباكستان .. لقد ذهب إلى الجنة |
İşe gitmemiş, hikaye sonunu teslim etmemiş aramadıda, ve bu sanki o değil. | Open Subtitles | لم يذهب للعمل فوت موعدا نهائيا لم يتصل، وهذا ليس من شيمه فحسب |
Maggio niye subaya gitmiyor? | Open Subtitles | لماذا لم يذهب ماجيو الى المراقب العام بنفسه؟ |
Babam hiç kolleje gitmedi, o yüzden benim gitmem çok önemliydi. | Open Subtitles | لم يذهب أبي أبداً للجامعه ـ لذلك كان من الضروري أن أذهب أنا ـ يبدو هذا الكلام مألوفاً |
Babam gitmedi. Benim yaşıma geldiğinde yoldaydı. | Open Subtitles | أبي لم يذهب إلى الجامعة ولكن مع الوقت كان بمستو ى تفكيري إنه كان على الطريق الصحيح |
Düşündüğüm gibi,dünkü toplantıya babam gerçekten gitmedi. | Open Subtitles | تماماً كما ظننت لم يذهب حقاً للاجتماع كما قال أبي |
Böyle bir randevusu olduğuna da... 20$'ına bahse varım o hiç eyalete gitmedi bile. | Open Subtitles | و كأنه كان سيتمكن من فعل شيء معها أراهنك على 20 دولار أنه حتى لم يذهب إلى الولاية |
Bak, bu çocuk bizim çevremizden değildi ve bizim gittiğimiz okula filan gitmedi. | Open Subtitles | اسمعي ، هذا الولد لم يقطن حينا وهو لم يذهب الى مدرستنا او اي شئ آخر |
Evet, ama tatlım, o uzun bir yolculuğa gitmedi. | Open Subtitles | أجل ، لكن عزيزتي إنه . لم يذهب في رحلة طويلة |
Ailem sağolsun ki, bayan Nassrine'nin oğlu cepheye gitmedi. | Open Subtitles | شكرا لاهلي ابن السيدة نسرين لم يذهب الى المعركة |
Eve gelmedi, işe de gitmemiş. Telefonu da doğrudan telesekretere düşüyor. | Open Subtitles | لم يذهب للبيت ولا العمل، وهاتفه يحوّل المكالمات على البريد الصوتيّ. |
Bundan da kadının bir süredir ingilterede bulunduğunu, ama adamın Yunanistana gitmemiş olduğu sonucuna varırız. | Open Subtitles | وهذا يدل على وجودها فى انجلترا لفترة من قبل وهو لم يذهب لليونان قط |
Adam 1958'den beri beyzbol maçına gitmemiş. | Open Subtitles | الرجل لم يذهب إلي مباراة بيسبول منذ عام 1958. |
- Farzet ki, Jacques Brunico'ya gitmiyor. | Open Subtitles | إفترض أن جاك لم يذهب إلى برونيكو ؟ إفترض إنه إكتشف خدعة إتصال مدير الشرطه ؟ |
Demek istediğiniz maçlara falan gitmesi ise, hayır, gitmezdi. | Open Subtitles | اه , وقال انه لم يذهب إلى أي ألعاب أو أي شيء , واذا كان هذا ما تعنيه. |
Ve babası insanlarını özgürleştirmek için dönemeyecek ... eğer hemen... gitmezse. | Open Subtitles | و أباه لن يعود لتحرير قومه إذا لم يذهب الآن |
Stofer bir gün işe gelmedi ve o günden beri de ortada yok. | Open Subtitles | ستوفر لم يذهب للعمل في يوم ما و لم يظهر منذ ذلك الحين |
Sana yeni bir yer buldum, babamın hiç gitmediği bir yer. | Open Subtitles | لـديَّ مكان جـديـد لكَ، مكان لم يذهب إليه أبي من قبل |
Tüm köylere, evlere, işçilerimizin yaşadığı her yere gitti. | Open Subtitles | تباً لو لم يذهب إلى كل مكان حيث يعيش العمال |
Kurşun kalem ve boyama kalemlerinin ötesine geçmedi. | Open Subtitles | لم يذهب إلى ماهو أبعد من قلم رصاص وطباشير، أتعلم ذلك. |
- Demek ki kaleye gidemedi. Onu bir şey durdurmuş olmalı. | Open Subtitles | فهو لم يذهب إذن إلى القلعة، فلا بدّ وأن شيئاً قد منعه |
S.O.S.'den sonra yat uzağa gitmiş olamaz. | Open Subtitles | اليخت لم يذهب بعيدا بعد الاستغاثة. |
Daha önce hiç gitmediğini ama çok kolay bulduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أنه لم يذهب هناك من قبل لكن لم يكن عنده مشكله فى أن يجدها |
İnsanların bu yerlere gitmezlerse buralara âşık olmayacaklarını, buraların umurlarında olmayacağını çok iyi biliyordu. | TED | وعرف بأنه إذا لم يذهب الناس إلى هذه الأماكن، فإنهم لن يقعوا في حبها، ولن يكترثوا لها. |