Evet, kör bir adamın banka soyabileceğini kanıtlamak için İlyas'ın gözlerini oydu. | Open Subtitles | استؤصلت ليثبت أن العميان يمكن أن يسرقوا بنك |
Sonra, korkak olmadığını kendisine kanıtlamak için bir adım ileri gider. | Open Subtitles | و فقط ليثبت لنفسه أنه ليس جباناً فقام بخطوة للأمام |
Durumun ciddiyetini ispatlamak için bölümde ölen kişi benim. | Open Subtitles | ولكنى مُضحى أنا الشخص الذى يموت فى الحلقات ليثبت أن الموضع خطر. يجب أن أخرج من هنا |
Evet, bırakalım da herhangi birinin doğru olmadığını kanıtlamaya çalışsın. | Open Subtitles | نعم , لذلك ادعوه ليثبت ان هذه الاشياء غير صحيحة |
Özgürlük Savaşçıları'na para yardımının arttırılması için oy vermek Kuzey-Doğu'lu bir Liberal'in kararlı olduğunu kanıtlaması için tek yoldur. | Open Subtitles | التصويت لزيادة المال المخصص لمقاتلي الحرية، هي الطريقة الوحيدة لتحرري من الشمال الشرقي ليثبت أنه جدي |
Biliyor musun, ölüp, gömülünce burada olduğumu kanıtlayacak tek şey düşmeyen duş perdesi halkalarıdır. | Open Subtitles | أتعلم, عندما أموت وأدفن .. كل ما سيكون لدي هنا ليثبت إنّي كنت موجود هنا هيه بعض حلقات ستائر الحمّام التي لم تسقط |
Ama bu ay seyahat edemeyecek durumda olduğunuza dair bu kağıdı imzalarsanız size haksız olduğunuzu kanıtlama şansını vermiş olursunuz. | Open Subtitles | لكن إن وقعت هذا الطلب المُشير إلى عجزك عن السفر هذا الشهر سيمنحه هذا الفرصة على الأقل ليثبت أنك مخطئة |
Bu, her şeyin bir ilki olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | يذهب إلى هناك ليثبت أن هناك مره أولى لكل شيء. |
Adil davrandığını göstermek için bana herkesten daha sert davranırdı. | Open Subtitles | لقد كان قاسياً علي ليثبت أنه كان محايداً |
Jeffersonian Kongredeki arkadaşlarımıza değerini kanıtlamak için her fırsatı değerlendirmelidir, ki bu da, sizi uygun gördüğüm her yere kiralayabilirim anlamına geliyor, özellikle de federal kurumlara. | Open Subtitles | يجب على مركز جيفرسونين أن ينتهز أية فرصة ليثبت بأننا جديرون بالاحترام من قبل أصدقاءنا في الكونغرس و هذا يعني بأنني سأقرض بقدر ما أراه مناسباً |
Yani, kendisine zarar veren her hareketi, orduya yazılmak da buna dahil... bu ailenin bebeği olmadığını kanıtlamak için yaptı. | Open Subtitles | كلشئانتحاريفعلهفيحياته , بمافيذلكالتجنيد, فعل هذا ليثبت أنه ليس طفلاً |
Onu yaratmasının bir hata olmadığını kanıtlamak için onu iyice zorlayacaktır. | Open Subtitles | سوف يدفعها بقوة ليثبت بأنه لم يكن تهيأتها أمر خاطىء |
Andy, sevişmeye çok yaklaştığı Jenna'yla olan ilişkisini kanıtlamak için büyük bir çaba sarf ederek Pong Amerika sitesine giriş yaptı. | Open Subtitles | ليثبت أن جينا كانت فتاته منذ زمن دخل آندي إلى موقع كرة البيرة الأمريكي محاولا أن يجدها |
Ölümsüz sevgisini kanıtlamak için parçaları delice birleştirmiş. | Open Subtitles | لذا قام بجمع هذه الأجزاء بإصرار ليثبت لها حبه الخالد |
İzleyiciler o kadar şaşırmıştı ki Tesla, içeride kimsenin olmadığını ispatlamak için kapağı kaldırmak zorunda kalmıştı. | Open Subtitles | كان الحضور مبهورين اضطر تيسلا لإزاله الغصاء ليثبت انه لا يوجد احد بالداخل |
Ortaya çıkmak istiyorsa, niçin kim olduğunu ispatlamak için kurban fotoğrafları, video kasetleri falan göndermedi? | Open Subtitles | لكن أن كان يرغب بحفلة للإشهار لماذا لم يرسل صور أو مقاطع فيديو لضحاياه شيء ليثبت ما طبيعته |
Kalbi mental durumu hakkında yanıldığını kanıtlamaya yetecek kadar sağlam çıktı. | Open Subtitles | قلبها قويّ كفايةً ليثبت خطأك حول التغير في الحالةِ العقليّة |
Aradığımız kişi erkekliğini kanıtlamaya çalışan narsist bir psikopat. | Open Subtitles | الرجل الذي نبحث عنه هو نرجسي و عديم مشاعر يائس ليثبت رجولته |
Kadın, adama sıkıcı biri olmadığını kanıtlaması için bir şans daha veriyor. | Open Subtitles | و هي تمنحه فرصه اخيره ليثبت لها انه ليس ممل |
Kardeşini öldüren o ve benim bunu sana kanıtlayacak bir tanığım var. | Open Subtitles | إنّه هو من قتل شقيقك ولدي شاهد ليثبت هذا لك |
Ona, bu salondakilerin gözleri önünde... yeteneklerinin iddia ettiği gibi olup olmadığını kanıtlama şansı veriyorum. | Open Subtitles | أنا أعطيه الفرصة ليثبت في نظر المحكمة بأن قدراته هي مثلما إدعى |
Bu herşeyin bir ilk seferi olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | يذهب إلى هناك ليثبت أن هناك مره أولى لكل شيء. |
Lex'e özgürlüğünü tattırdım benim aleyhime çalışmanın abesliğini göstermek için. | Open Subtitles | أعطيت ليكس الإستقلالية ليثبت جدارته بالعمل ضدي |
Birçok değerli şövalye kılıcı taştan çekip almayı denediler ama hükümdar olmaktaki hakkını ispat edercesine bunu sadece Arthur başarabildi. | Open Subtitles | ولم ينجح سوى آرثر ليثبت أحقيته بتولي الحكم. من يمكنه سحب هذا السيف؟ |
Colin McNabb iddiasını kanıtlayabilmek için küçük bir şişe morfin tartarat çaldı? | Open Subtitles | كولين مكناب" قام بسرقة قارورة من" ترترات المورفين فقط ليثبت فكرة ؟ |