Aslında bu benim için iyi bir zaman değil. Çalışmanın ortasındayım. | Open Subtitles | بصراحة, هذا ليس وقت جيد بالنسبة لى انا بمنتصف بعض الاعمال |
Hoş değil demiyorum ama şuan uygun bir zaman değil. | Open Subtitles | إنه ليس بدون سحره و لكن هذا ليس وقت مناسب |
- Tamamen hemfikirim. - Tereddüt edecek zaman değil. Tereddüt etmiyorum. | Open Subtitles | ـ أنا موافقة تماماً، لست مترددة ـ هذا ليس وقت التردد |
"İçkinin sırası değil şimdi, "dedi. "Aklımın başımda olması gerek." | Open Subtitles | وقال ،هذا ليس وقت الشراب أحتاج لكل قوتي وذكائي معي. |
Eski günleri anmanın sırası değil. | Open Subtitles | ولكنك حطمت لي شيري. هذا ليس وقت الغوص في الذكريات. |
Tartışmak için zaman yok. Birleşmeliyiz | Open Subtitles | هذا ليس وقت الخِلاف ، أليس من المُفترض أن نتجمع سوياً ؟ |
Bu aralar terörist olmak için hiç de uygun bir zaman değil. | Open Subtitles | هذا ليس وقت طيب الّذي سيكون إرهابي، مانولا. |
Anlaşılan Dojoyu beslemek için iyi bir zaman değil ha? | Open Subtitles | من المحتمل انه ليس وقت جيد لأطعام دوجو اي شيء ،هيه؟ |
Şu an yüzme dersi alacak zaman değil, tamam mı, bayan? | Open Subtitles | هذا ليس وقت دروس تعلم السباحة حسنا, سيدتى؟ |
Hadi. Heyecanlanacak zaman değil Ted. Mikrofona konuş. | Open Subtitles | ليس وقت الفراشات تيد تحدث عبر الميكروفون |
Birbirimizden asla sır saklamayız. Başlamak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | نحن ابدا لم نخفي سر عن بعضنا هذا ليس وقت جيد لنبدا بالاخفاء |
Aslında şu an pek iyi bir zaman değil, misafirim var. | Open Subtitles | هل تريد أن نذهب للشرب؟ حسناً انه ليس وقت جيد بالنسبة لي لدي شريك |
Birkaç hafta oldu. Toplantıları kaçırmak için iyi bir zaman değil Joe. | Open Subtitles | انه ليس وقت مناسب كيف تفوت عنك الاجتماعات يا جو |
Caymanın sırası değil. Çok kritik bir andayız Niles. | Open Subtitles | إنه ليس وقت ذوي القلوب الضعيفة فنحن ندوس على تصاميم رقيقة |
Kusura bakma. Şakanın sırası değil de ondan. - Düşünmem lazım. | Open Subtitles | آسف, إنه فقط ليس وقت المزاح أحتاج أن أفكر |
Şu anda kitabı kelimesi kelimesine almanın sırası değil. | Open Subtitles | فهذا ليس وقت الإلتزام بنصّ الكتاب حرفيًّا. |
Savaşmak için zaman yok. | Open Subtitles | هذا ليس وقت العراك |
Şimdi korkunuzdan kaçma vakti değil. Güçlü olun. | Open Subtitles | لذلك الان ليس وقت استلام لهذا الاغواء بل آن ان نصبح اقوياء |
Bir şey yüzünden, ziyaretçi saati değil ve ayrıca... | Open Subtitles | حسناُ، لشيء واحد إنه ليس وقت زياراة وآخر |
Resmimizi çektirecek vaktimiz yok! | Open Subtitles | هذا ليس وقت صورنا في الصحافة والتبهرج، هذه مسألة حياة وموت |
Şimdi ödev zamanı değil. Bay Cassard her an gelebilir. | Open Subtitles | أنه ليس وقت لحل واجباتك سيد كاسارد سيصل بأي لحظة |
Çocukları almak zorundayım ve telefon için münasip bir an değil. | Open Subtitles | يجب أن أخرج مع الولد و هذا ليس وقت جيد للتحدث في الهاتف |
Evet, biliyorum. Şu an iyi bir vakit değil. | Open Subtitles | أجل , أعلم , ليس وقت جيد من أجل هذا الان |
Şimdi, suçlamalar yapmak ya da kederlere boğulmak zamanı değildir. | Open Subtitles | هذا ليس وقت الإتهامات وإنما الحزن |
Hiç iyi bir zamanlama değil Brick. | Open Subtitles | انه ليس وقت جيد يابريك |