Kendini iyi hissetmek için egzoz kokusu ya da kirli havayı solur. | Open Subtitles | هو يحتاج لرائحة عادم السيارات والقذارات ليشعر بخير |
Bence bunu, sadece kısa bir süre için kendini tekrar normal hissetmek için yapmıştı. | Open Subtitles | أعتقد أنه فعل ذلك فقط ليشعر انه طبيعى مره أخرى حتى و لو لفتره قصيره |
Çünkü benim evlendiğim Jack Campbell kendini daha iyi hissetmek için 2 bin 4 yüz dolarlık takıma ihtiyaç duymazdı! | Open Subtitles | , ربما لست كذلك لأن جاك كامبل الذي تزوجته ما كان ليحتاج إلى بدله ثمنها 2400 دولار ليشعر بتحسن في حياته |
Ve şimdi baltanın,kafasını hain vücudundan ayırışını hissedecek kadar uzun yaşayacak. | Open Subtitles | والان سيعيش كفايه ليشعر بالفأس يفصل رأسه الكاذب عن جسمه الخائن |
Gördünüz mü, ben arkadaşımın Arby's deki rahibeler gibi hissetmesini istemiyorum. | Open Subtitles | انظر، أنا لا أريد صديقي ليشعر وكأنه الراهبات في أربي. |
Bu küçük domuzcuğun hiçbir şey hissedemeyecek kadar ilaçlı olması çok yazık. | Open Subtitles | من المؤسف أن هذا الخنزير مخدّر جداً ليشعر بأيّ شئ. |
Burada dikilip herkes iyi hissetsin diye nehre savuramam. | Open Subtitles | ولن أجلس هنا وأضع هذا في صندوقي ليشعر الجميع بارتياح |
Yoksa bunları, kendini daha iyi hissetmek için mi söylüyordu? | Open Subtitles | أم أنه كان يقول هذه الأشياء ليشعر أفضل بنفسه؟ |
Onu seven insanları sırf kendini üstün hissetmek için kandırmaktan sıkıldıysa? | Open Subtitles | القيام بخداع الأشخاص الذين أحبوه فقط ليشعر بأنّه متفوق؟ |
Acıyı hissetmek istemiyorsan yoga yapmalısın. | Open Subtitles | إذا كنت لا تريد ليشعر بالألم، يجب أن كنت قد اتخذت حتى اليوغا. |
Bence sen kendisini daha iyi hissetmek için başkalarını küçük düşürmek zorunda kalan üzgün ve son derece güvensiz küçük bir adamsın. | Open Subtitles | أظنك حزينًا، وفي أعماقك رجلا غير مستقر، عليه أن يمزق الآخرين ليشعر بشكل أفضل تجاه نفسه. أظنك فعلا شخصًا صالحا، |
Herhangi bir sektör içinde büyük bir değişim sonrası, çevreyi kirleten bir şeyi hissetmek ve kokusunu duymak zaman alır. | Open Subtitles | بعد تغيير كبير في أي قطاع، يستغرق وقتا طويلا ليشعر ورائحة الأوساخ الخروج من شيء الملوثه. |
Bence kendini iyi hissetmek için marijuana dışında bir şey bulmalı. | Open Subtitles | أعتقد أنها يجب أن نجد طريقة ليشعر على نحو أفضل، وكذلك الماريجوانا. |
Hayır. 145 saniye boyunca akciğerlerinin suyla dolmasını hissedecek kadar bilinci yerinde kalmış. | Open Subtitles | لبث واعيًا كفاية ليشعر بامتلاء رئتيه بالماء لـ 145 ثانية. |
James en azından beni incittiği zaman suçluluk hissedecek kadar nazikti. | Open Subtitles | علي الأقل كان لدي (ويلسون) اللباقة ليشعر بالذنب عندما جرحني |
Yaşlı bir adamın iyi hissetmesini sağlamak güzel bir şey. Doğru dedin. | Open Subtitles | إنه لمن الرائع أن نُساعد عجوزاً ليشعر بالراحه تجاه نفسه. |
Bu tören evrende kimsenin yalnız olmadığını hissetmesini sağlar. | Open Subtitles | هذا الحفل... يضمن أنه لن يُترك أحد ليشعر بالوحدة في الكون. |
Lloyd kendini tehdit altında hissedemeyecek kadar başını işinden kaldırmıyor. | Open Subtitles | لوييد بعيد للغاية و منطوي على نفسه و ليشعر بالتخوف يا جاكي |
Diğer çocuklar güvende hissetsin diye kendi oğlunu önde mi oturttun? | Open Subtitles | كنت تجعل إبنك يجلس في المقدمة ليشعر الأولاد الأخرون بالأمان؟ |