Bir günlüğüne burayı bırakıyorum döndüğümde neye benzeyeceğini biliyor musun? | Open Subtitles | إذا تركت هذا المكان ليومٍ واحد أتدري ماذا سيحدث له؟ |
Bayan Shepherd, birkaç tane test için sizi bir günlüğüne hastaneye götürmek istiyorum. | Open Subtitles | سيدة شيبرد، أريد أخذك إلى المستشفى ليومٍ أو اثنين؛ لإجراء بعض الفحوصات فقط |
Her zaman diğer günler için macera olacak. | Open Subtitles | دائماً ما سيكون هناك مزيداً من المغامرت ليومٍ آخر. |
Bir günlük acemilik kursu, sonra da direkt olarak uçacaksınız. | Open Subtitles | فقط برنامج مكثف ليومٍ واحدٍ، ثمّ تَطِيرُوا فوراَ. |
Yo, bir gün için yerden dirildiğini söylüyor | Open Subtitles | كلا, إنه يقول بأنه يحيا من الأرض ليومٍ واحد |
Bu yüzden onları görmezden deneyin görmezden deneyin günün birinde | Open Subtitles | لذا لنحاول أن نتجاهلها، لنحاول تجاهلها ليومٍ واحد |
Bir güne bu kadar heyecan yeter. | Open Subtitles | حسناً, إن هذا الحماس كافٍ جداً ليومٍ واحد. |
Bugünlük kız arkadaşımmış gibi davran lütfen. | Open Subtitles | من فضلكِ كوني صديقتي المقرّبة ليومٍ واحد فحسب |
Bir günlüğüne, sadece bir günlüğüne hastaneden çıkamaz mı ki? | Open Subtitles | ألا يمكنهم.. ألا يمكنهم أن يفحصوها فقط ليومٍ واحدٍ ثم ينتهوا من الأمر؟ |
Bir günlüğüne kendini küçük düşürmeli ve romantizmi pahalı bir tabakta servis etmelisin. | Open Subtitles | ولابأس أن تأتي بأعمال تسخر من رجولتك ليومٍ واحد وتقدم لها الرومانسية علي طبق من فضة |
Yedisinde 20 asker göndermeyi kabul ettiler, bir günlüğüne. | Open Subtitles | لقد وافقوا على إرسال عشرين جندياً في السابع من هذا الشهر ليومٍ واحد |
Demek istediğim, buraya gelen ve alışveriş yapmadan sadece bakanlar var ama şimdiye kadar daireyi, yalnızca bir günlüğüne kimse kiralamak istememişti. | Open Subtitles | أعني، يأتون أناس للبقاء في الشقة، لكن لم أرى شخصاً يريد أن يستأجر شقةً ليومٍ واحدٍ فقط. |
Sadece bir günlüğüne her şeyin yolunda gitmesine izin veremez misin? | Open Subtitles | ألا يمكنكَ ترك الأمور تجري بسلاسة ليومٍ واحد ؟ |
Kötü günler için birazını sakladın demek. | Open Subtitles | أوه خبأت بعضاً منها جانباً, ليومٍ غائم أو شيء من هذا القبيل؟ |
Kötü günler için saklıyorum diyelim. | Open Subtitles | فلنقل أنّي أحفظه ''ليومٍ أسود''. |
"Zor günler için para biriktiriyor muydun?" | Open Subtitles | أكنتَ تدخر مالاً ليومٍ عصيب ؟ |
Parkta tüm günlük geçişte 5 dolarlık indirim kazanmak için biletinizin parçasını yanınızda getirmeyi unutmayınız. | Open Subtitles | تأكدوا من إحضاركم بقية التذاكر. للحصول على خصم خمس دولارات وتذكرة مرور ليومٍ كامل. |
Üzerinde senin adın yazılı günlük acil seyahat vizesi. | Open Subtitles | تأشيرة سفر طارئة ليومٍ واحد واسمك عليها |
Peki tamam. Anlaştık. Bir gün için anlaşmıştık. | Open Subtitles | حسنٌ، حسنٌ، نوافق، لكن ليومٍ واحد. |
Mart ayının onsekizinci oturumda başka bir gün için, | Open Subtitles | ليومٍ آخر، في الثامن عشرة من مارس |
Herkes çalışmasını bıraksın ve günün geri kalanında dinlensin. | Open Subtitles | دعْ الجميع يتوقفُ عن العمل ويرتاحونَ ليومٍ واحد. |
Yeni bir güne hazır ol. | Open Subtitles | واستعد ليومٍ جديد |
Peki, Bugünlük bu kadar bağımsızlık yeterli. | Open Subtitles | حسناً، هذه استقلالية كافية ليومٍ واحد |