Bakın, Söylemeye çalıştığım şey 10 Tane Sarcastaball ligimiz olsun, böylece | Open Subtitles | اسمعوا، ما أحاول قوله يجب أن نحصل على العشرات من دوريات |
Söylemeye çalıştığım şey, anlamak zorunda olduğumuz şey, neden bazı gençlerimize bunların cazip geldiği. | TED | ما أحاول قوله هو أن علينا فهم السبب من وراء انجذاب شبابنا لهذا الأمر. |
Böylece derin bir nefes alıyorum. Tamam. Pardon. Her neyse Söylemeye çalıştığım şey gerçekten TED'i seviyorum. | TED | حسناً. عذراً. علي أي حال، ما أحاول قوله أنني فعلاً أحب تيد. |
Demek istediğim şey ilişkiniz olması başka bir şeydir bunu eşinizin yüzüne vurmanız başka bir şey. | Open Subtitles | ما أحاول قوله هو أن تكون لك علاقة، هذا شيء.. وشيء آخر أن ترميها في وجه زوجك |
Sanırım Söylemek istediğim şey şu ki, annen ve ben sana bir oyuncak almadığımız zaman, bu seni sevmediğimiz anlamına gelmez. | Open Subtitles | ما أحاول قوله أنّي ووالدتك لم نبتع لك دمية، فهذا لا يعني أنّنا لا نحبّك. |
Yapamam ama Ne demek istediğimi sen anladın. | Open Subtitles | لا أستطيع, لكنك تعرف ما أحاول قوله |
İşte sana anlatmaya çalışıyorum. O benim peşimde. | Open Subtitles | هذا ما أحاول قوله لكم ذلك الرجل يحاول اللحاق بي |
Daha iyi bir ilaç taşınım sistemine ihtiyacımız olduğunu, söylemeye çalışıyorum. | TED | لذلك ما أحاول قوله هو أننا بحاجة لنظامٍ أفضل لإيصال الدواء. |
Söylemeye çalıştığım şey, Susan, evde kalacak birine ihtiyacım yok. | Open Subtitles | ما أحاول قوله سوزان أنني لا أحتاجك لتسكني هنا |
Söylemeye çalıştığım şey kutsal evliliğin onların yetkilerinin üstünde olduğu. | Open Subtitles | ما أحاول قوله هو أنَّ الرباط المُقدَّس أقوى من أن يقوموا بتفريقه |
Söylemeye çalıştığım şey, bunu üzerimden çekemezseniz sizden daha az vaktim var demektir. | Open Subtitles | كل ما أحاول قوله أنه لو لم تستطيعوا إبعاد هذا الشئ اللعين عنى فالوقت المتاح لدى أقل من المتاح لكم |
Aşk diye bir şey yok! Size Söylemeye çalıştığım şey bu çocuklar. | Open Subtitles | الحب ليس موجوداً, هذا ما أحاول قوله لكم يارفاق |
Bak, sana Söylemeye çalıştığım şey ben ordaydım. | Open Subtitles | . . ما أحاول قوله هو أنا كنت هناك مفهوم؟ |
Söylemeye çalıştığım şey, iyice dibe battığın. | Open Subtitles | ما أحاول قوله هو أنك وصلت إلى مستوى منخفض جديد |
Söylemeye çalıştığım şey, buna farklı açıdan bakmanın bir yolu var. | Open Subtitles | ما أحاول قوله أنه هناك طريقة أخرى للنظر إلى الأمر |
- İki kadın arasında kararsız kaldın. - Demek istediğim şey... | Open Subtitles | أنت مشتت ما بين إمرئتين ما أحاول قوله هو |
Tamam. Demek istediğim şey uzun zamandır bir aile ile uğraşmak zorunda kalamadığın. | Open Subtitles | حسناً، ما أحاول قوله هو إنك لم تحظّ بعائلة منذ مدة كبيرة |
Size çok nazik bir şekilde Söylemek istediğim şey efendim, ne yaptığımı biliyor olduğum. | Open Subtitles | إن ما أحاول قوله لك يا سيدي و بشكل مهذب هو أنني أعرف ما الذي أفعله |
Hayır, Ne demek istediğimi anlamıyorsun. | Open Subtitles | لا، أنت لا تفهمين ما أحاول قوله |
Bunu anlatmaya çalışıyorum. Adam seni arar işi bitince. | Open Subtitles | هذا ما أحاول قوله, أن ذاك الشخص يستطيع فقط أن يتصل بك |
- Asla korkmaman gerektiğini söylemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا؟ ما أحاول قوله الان لا يجب أبدا أن تكون خائف |
Demeye çalıştığım, ağzınla kuş tutsan babamı memnun edemezsin. Kaçınılmazdır bu. | Open Subtitles | ما أحاول قوله أنه لا يوجد شيء يمكن أن يفعله أي أحد و لن يخيب ظن الوالد |
Ne söylemeye çalıştığımı anladınız mı? | Open Subtitles | هل تفهم ما أحاول قوله ؟ الأمر مخادع جداً |
söylemeye çalıştığım şu ki-- Değiştim, Sayın Hâkim. | Open Subtitles | ما أحاول قوله أني تغيرت حضرة القاضي لقد تغيرت |
Size anlatmaya çalıştığım şey birinin daha olduğu. | Open Subtitles | ما أحاول قوله هو أن هناك شخصاً آخر ماذا ؟ |