gülen surat şeklindeki bir adadan daha eğlenceli ne olabilir ki? | Open Subtitles | مهلا، ما أكثر مرحا من جزيرة على شكل وجه مبتسم كبير |
Kim bir intihar notunun imza kısmına gülen surat koyar ki? | Open Subtitles | من يقوم بالتوقيع على ورقة إنتحار ويضع وجهٌ مبتسم بحق الجحيم؟ |
Bir NYU (New York Üniversitesi) araştırma görevlisi üzerinde gülen suratlar ve gitmek istediği yeri yazan bayraklar olan karton robotları bir motora bindirip etrafta dolaştırdı | TED | باحث في جامعة نيويورك هناك أخذ رجل آلي يعمل بالكارت وعليه وجه مبتسم ومحرك يجعله يتحرك الى الأمام فقط وعلم ملصق على ظهره بالوجهه التي يبتغيها. |
Bir madde hariç listeyi tamamlamıştım benimle birlikte gülümseyen bir çocuğun resmi. | Open Subtitles | كان لدي غرض واحد متبقي على الائحة صورة لي مع طفل مبتسم |
Neden herkes mutlu ve gülümsüyor baba? | Open Subtitles | لماذا الجميع سعيد و مبتسم اليوم ، أبي؟ لماذا الشمس لامعة جدا اليوم؟ |
Karıştırdım, ısıttım ve tekrar soğuttum, böylece 50 milyar Smiley sahibi oldum. Hepsi bi damla su içinde yüzüyorlar. | TED | وقمت بخلطهم .. ورفعت درجة حرارتهم .. ومن ثم خفضتها وحصلت على 50 مليار وجه مبتسم كهذا يسبحون في قطرة مياه واحدة |
Gerçi itiraf edeyim şu an biraz Gülümsüyorum çünkü bu gözetleme delikleri efsane olmuş. | Open Subtitles | لكن يجب أن أعترف أنا مبتسم قليلاً حالياً لأن هذه الثغرة شديدة الذكاء |
Çünkü Fraida'nın sırtında, tam bikini hizasının üstünde şirin bir Gülücük dövmesi vardı. | Open Subtitles | لان فريدا لديها وشم وجه مبتسم على ضهرها مباشرة فوق خط البكيني خاصتها |
Bana sürekli aşk mesajları, gülen yüzler ve bebekler gönderen bir hatun var. | Open Subtitles | انها فتاة التي ارسلت جوزة الحب ووجه مبتسم ودمية |
gülen yüzünün ardında, acı çekmiş gerçek bir yüz var. | Open Subtitles | وجهها مبتسم, لكن لا شك من أنها عانت كثيرا |
- Dodo kuşu vardı yelek gitmiş bir tavşan ve bir de gülen bir kedi vardı. | Open Subtitles | هناك طائر دودو ،وأرنب ذو صديرية وقط مبتسم |
O kadar özeldi ki, bana telefon numarasını bile verdi.... altına da gülen yüz yapmış. | Open Subtitles | في الحقيقة ، إنّه مميز جدًا حتّى أنّه أعطاني رقم جواله وبه وجه مبتسم بالأسفل |
Az önce anlattığım gibi, kıyamet günü hikayesi kadar net yaz sonra tersine çevirip sonuna gülen yüz koy. | Open Subtitles | أنظر، إجعل الأمر واضح كوضوح سيناريو العالم الذي وصفته لك للتو، لكن من بعد هذا اقلب الأمر و اصنع منه وجه مبتسم |
gülen bir yüz değil, tabii Almanların gülüşü değilse. | Open Subtitles | أنه ليس وجه مبتسم. إلا إذا كان شخص ألمانى يبتسم. |
Hem niye benimkinde bir ifade yokken seninkinde gülümseyen surat var? | Open Subtitles | وبالمناسبة لماذا كيسي ليس لديه تعبيرات وكيسك لديه وجه مبتسم ؟ |
Genç ve yaşlı insanlara laboratuvar ortamında gülümseyen ve somurtan insan yüzlerine bakmalarını istedik. | TED | طلبنا من كبار السن، والشباب معاينة بعض الوجوه في مختبر الدراسات، بعضها عبوس، و بعضها مبتسم. |
Belki de gülümsediğini bilmiyordur. Ben gülümsüyor muyum, Earl? | Open Subtitles | ربما لايمكنه أن يرى أنه يبتسم هل أنا مبتسم يا ايرل |
Şuna bak, tamamen rahat ve gülümsüyor. | Open Subtitles | أنظر إليه, مسترخ و مبتسم أخر مرة كنت فيها أمام جمهور كهذا |
Smiley, bunu başarmak için en mükemmel kişiydi. | Open Subtitles | كان "مبتسم" الشخص المثالي لعمل مثل هذه الأمور. |
Sonuç olarak, buradasın, ve ben Gülümsüyorum. | Open Subtitles | إذاً أنتَ هنا, وأنا مبتسم |
Çünkü onun sırtında, tam bikini hizasında Gülücük dövmesi vardı. | Open Subtitles | لان فريدا لديها وشم وجه مبتسم على ضهرها مباشرة فوق خط البكيني خاصتها |
Victor, baterist, nedenini bilmeden her zaman gülüyor. | Open Subtitles | فكتور قارع الطبل مبتسم طوال الوقت من دون سبب |
Neden gülümsüyorsun? | Open Subtitles | ما أنت مبتسم جدا حول؟ |
Torunlarım hücrelerine sürüklenirken bana nasıl pis pis sırıttığını hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تذكر الطريقة أنت مبتسم بتكلف في وجهي عندما حفيدي وحفيدة تم سحب قبالة إلى زنازينهم؟ |