Yani, bu beni erkenden matematik ve kimya alanlarına itti. | TED | لذلك، في وقت مبكر جدًا، دخلت مجال الرياضيات والكيمياء. |
Yumuşak kalplilerin daha çok acı çektiklerini erkenden öğreniyoruz. | TED | نتعلم في وقت مبكر أن ذوي القلوب الرقيقة يعانون. |
Oh, erkencisin. Şikayetci değilim. | Open Subtitles | لقد أتيتي بشكل مبكر شيئاً لا استطيع التذمر عنه |
Bir kişi vaktinden önce butona basma sorumluluğunu kabul ederse, o zaman sadece robotun kimi ziyaret ettiğini bilmeleri gerekecek. | TED | إذا قبِل شخص واحد المسؤولية في وقت مبكر لضرب الزر. إذن هم فقط يحتاجون إلى معرفة من قد زاره الروبوت. |
Dil, çok erken gelişen etkilere de neden oluyor, renk örneğinde gördüğümüz gibi. | TED | من الممكن أن يكون للغة تأثير مبكر جداً، ما شاهدناه في موضوع الألوان. |
Küçük çocuğun çok çabuk doğması için dua edelim ya da çok geç. | Open Subtitles | دعنا نصلي لكي يولد الطفل في وقت مبكر . أو بعد فوات الأوان. |
Onu fırlatmışlar mı, yoksa önceden arabaya mı yerleştirilmiş? | Open Subtitles | هل ألقوا بها أم كانت قد زرعت فى وقت مبكر ؟ |
İkincisi, maaş almanızı ve kariyerinizin daha başlarında ve herhangi bir çevrede erkenden terfi etmenizi sağlar. | TED | رقم اثنين: ستجعلك أيضًا تحصل على مستحقاتك وترقيتك في وقت مبكر جداً في عملك ووقت مبكر جداً في أي بيئة عمل. |
Hayır. Hayır, yapamam. erkenden gitmeliyim. | Open Subtitles | لا، لا، لا أستطيع يجب ان اغادر في وقت مبكر جدا |
Geç saate kadar kalamam, erkenden toplantım var. | Open Subtitles | لن استطيع ان أظل بالخارج لوقت متاخر فلدى ميعاد مبكر |
Ve sen erkenden yatağa mı gitmek istiyorsun? | Open Subtitles | وانت تريد ان تذهب إلى السرير في وقت مبكر. |
Pazartesi sabahı erkenden görüşürüz tamam mı? | Open Subtitles | سوف أراك مشرقة في وقت مبكر يوم الاثنين، حسنا؟ |
Bu sabah erkenden, General Scott Seattle'a uçtu. | Open Subtitles | في وقت مبكر من هذا الصباح طار الجنرال سكوت إلى سياتل |
Selam, Cohen, erkencisin. | Open Subtitles | مهلا ، كوهين ، وكنت في وقت مبكر. |
Yeniler için erkencisin | Open Subtitles | إنك مبكر جداً على البضاعة الجديدة حتى أننا لم نفرغ البضاعة الجديدة إنني... |
Keşke daha önce tanışsaydık. Sizinle konuşmak çok hoşuma gitti. | Open Subtitles | ليتني قابلتك في وقت مبكر ، لقد استمتعت بالحديث معك |
Bir ağaca yıldırım isabet etmeden önce... ...bizden 20 adım uzaktaydı. | TED | و في وقت مبكر, ضربت صاعقة إحدى الأشجار على بعد 20 خطوة من مكاننا. |
Üstelik bunlar erken oluşan unsurlardır, sizin farklı bir dili benimsemeniz için siz daha ana okuluna giderken bu eğitim verilmeye başlanmalıdır. | TED | و هذه هي العوامل التي تحقق في وقت مبكر و التي بدورها تعطيكم بعض الشعور عندما تعطي مبتدئ دروسا في لغة أخرى |
Arkadaş grubunu gözlemleyerek bu insan topluluğu içerisinde yaklaşan salgın için 16 günlük bir erken uyarı zamanı elde edebildik. | TED | من خلال مراقبة مجموعة الأصدقاء يمكننا الحصول على إنذار مبكر بـ ١٦ يوم لتفشي وباء في هذه المجموعة من السكان |
Evet, bu kadar çabuk eve geri dönmeyi beklemiyordum aslında. | Open Subtitles | مدهش أجل حسناً هذا مبكر لي للعودة على أي حال |
Gelecekte, önceden söylerim ama tek başıma halledebilirim... | Open Subtitles | فى المرة التالية، سأتصل بك فى وقت مبكر أكثر لكن عرفت أن بوسعى معالجة الأمر |
Saat 4:00'daki müşterimseniz, erkencisiniz. | Open Subtitles | اذا كنتم يا رفاق علي موعد الساعه الرابعه فأنتم أتيتم في وقت مبكر |
Zaten onları giymişsin, bunun için biraz erkendi. Haydi, otur. | Open Subtitles | لقد ارتديتيه بالفعل الوقت مبكر على هذا، اجلسي |
Şu anda plana göre Amerika'da sonbaharın sonunda çıkacak ve burada da Noel'de veya yeni yılın başında. | Open Subtitles | سيعرض فى أمريكا فى نهاية الخريف وهنا فى الكريسماس او فى وقت مبكر من ذات العام |
Sabahın köründe postacı gibi dikilme kapıma | Open Subtitles | حل أزمة منتصف العمر الخاص نفسه. شكرا لهذا المنصب في وقت مبكر. |
Bu sabah erken saatlerde buranın çok yakınlarında hırsızın biri, saygıdeğer amcamın tapınağına girip bunları çalmaya kalkıştığı için. | Open Subtitles | لإنه في وقت مبكر هذا الصباح وليس ببعيد عن هنا اقتحم لص أكثر معابد عمي توقيراً وحاول سرقة هذه |
Aynı zamanda, salgını ilk başlangıç zamanında görebileceğimiz bir yer. | TED | وتمكن أيضاً من كشف بداية إنتشار الوباء في وقت مبكر. |
Suyun etrafında büyümüşsünüz. çok küçük yaşta yüzmeye başlamış olmanız lazım. | Open Subtitles | لقد نشأتم قرب الماء وحتما تعلمتم السباحة في سن مبكر جدا |