| Hiçbir şey için asla çok geç değildir ya da benim durumumda, istediğin kişi olmak için çok erken değil. | Open Subtitles | وإذا كان ذلك مهمّا لم يفت الأوان بعد أو في حالتي, ليس مبكّر جداً لكي تكون من تريد أن تكون |
| Kendi başına kalması, eski evine dönmesi için daha çok erken. | Open Subtitles | الوقت مبكّر جدّاً عليه لأن يعيش مع نفسه في الشقة القديمة |
| Özellikle insan tükürüğü, vücudumuzdaki proteinleri ve hormonların bileşimine ayna tutar ve bazı kanserler, bulaşıcı ve otoimmün hastalıklar için erken uyarı sinyalleri verebilir. | TED | إن لعاب الإنسان على وجهٍ خاصٍ يعكس تركيبة بروتينات وهرمونات أجسادنا، وبمقدوره إصدار إنذار مبكّر عن إصابات سرطانية مؤكَـدة والأمراض المُعدية، وأمراض المناعة المكتسبة. |
| Tatlım, Erkencisin. Yemek birkaç dakika içinde hazır olur. | Open Subtitles | عزيزي ، أنت مبكّر العشاء سيكون جاهزاً خلال عدة دقائق |
| Bu sabah erkenden çekip gitti. | Open Subtitles | لقد ابتعد عن هنـا في وقت مبكّر من ذلك الصبـاح |
| Biraz erken büyümüş ama bu anormal değil. | Open Subtitles | كبير إلى حدّ ما مبكّر ذلك على لكن على نحو طبيعي لم أرى أبدا |
| erken geldik galiba. Bu Julie. | Open Subtitles | أعتقد بأنّنا مبكّر ين قليلا هذا صديقي جولي |
| Çok isterdim ama erken kalkmam gerek. Sabahları acele etmeyi sevmiyorum. | Open Subtitles | أوه، أنا أوَدُّ أَنْ، لَكنِّي عِنْدي في وقت مبكّر صباحاً وأنا أَكْرهُ للإسْراع. |
| Kalmak isterdim, fakat yarın erken vakitte toplantım var. | Open Subtitles | أَحبُّ البَقاء، لَكنِّي عِنْدي إجتماع مبكّر غداً. |
| Hiçbir zaman erken değildir. Ama sana birşey söylüyeyim. | Open Subtitles | هو ليس مبكّر جداً، لكن إسمح لي أن أقول لك شيئاً |
| Almayayım Sert bir içki için biraz erken değil mi? | Open Subtitles | ميل: لَيسَ لي. هو مبكّر قليلاً في اليومِ |
| Gelecek hafta biraz erken gelirseniz sizi sınıfın seviyesine yetiştirmeye çalışırım. | Open Subtitles | لكن الذي لا تَجيءُ فيه مبكّر قليلاً الإسبوع القادم، وأنا سَأُحاولُ الحُصُول على أنت لَحقتَ إلى الآخرون؟ |
| Henüz erken ama isterseniz yapabiliriz. | Open Subtitles | هو مبكّر قليلا، لكنّنا يمكن أن نعمل هو إذا ذلك الذي تريد. |
| Bugün biraz erken kesebilir miyim? | Open Subtitles | هل تعتقدين بأنّني يمكن أن أقطع قليلا في وقت مبكّر من هذا اليوم؟ |
| Burada ne yapıyorsunuz? Akşam yemeğini erken yiyoruz. | Open Subtitles | لدينا عشاء مبكّر.اريد ان يجرب أبوك مطبخا جديدا |
| Burada ne yapıyorsunuz? Akşam yemeğini erken yiyoruz. | Open Subtitles | لدينا عشاء مبكّر.اريد ان يجرب أبوك مطبخا جديدا |
| Peki, belki de her ne kadar, hayali bir arkadaşı var O gelişimsel, bunun için biraz erken olduğunu. | Open Subtitles | .. حسناً ، ربما لديه صديق خيالي ، مع أنه . مبكّر قليلاً على هذا ، تنموياً |
| Yabancı uyruklu Yahudilerin teslim edilmesi kararını alan Fransız yetkililer ilk toplama işlemine 16 Temmuz 1942 günü sabahın erken saatlerinde başladı. | Open Subtitles | السلطات الفرنسية قرّرت تسليم اليهود الأجانب نظّمت الجولة الأولى في وقت مبكّر من صباح يوم 16 يوليو 1942 |
| Tung, bugün Erkencisin, yapacak işin yok mu? | Open Subtitles | Tung، أنت مبكّر اليوم أنت ليس من الضروري أن تَعْملُ؟ |
| Bugün Erkencisin. | Open Subtitles | أنتِ طائر مبكّر. |
| Ve dinle erkenden uyumaya git. | Open Subtitles | و اسمع نم في وقت مبكّر أنت يجب أن تنهض مبكرا، اليس كذلك؟ وأنا نسيت شيءاخر يا طفلى. |