Global Kriminal mahkemede bir düzine suçlunun yakalanmasına yardım etmiş. | Open Subtitles | ساعد بإدانة العديد من الجرائم في محكمة العدل الجنائية الدولية. |
Söylediğin veya yaptığın her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | وكلّ ما تقوله أو تفعله قد يستغلّ ضدّكَ في محكمة العدل |
Her neyse, bu meselenin ilçe mahkemesinde... ele alınması gerekecek. | Open Subtitles | على أيه حال , سأتذكر عندما أقف أمام محكمة البلدة |
Temyize gideriz, yapabiliyorsak her seferinde daha yüksek bir mahkemeye tekrar tekrar gideriz. | Open Subtitles | سنستأنف مرّة بعد مرّة إذا اضطررنا لذلك، في كل مرّة إلى محكمة أعلى. |
Üç kepçe spagettisi, iki meyve kasesi ve sağlam bir planı vardı. | Open Subtitles | حيث تناول ثلاث غرفات من السباجتي وكوبين من الفاكهة وخطة واحدة محكمة |
Burası tabiki Uluslararası Adalet Divanı'nın merkezi, aynı zamanda Hollanda Parlementosu. | Open Subtitles | التى هى بالطبع مقرّ محكمة العدل الدولية والبرلمان الهولاندى أيضا |
Bir ülke çoktan kendi yüksek Mahkemesinin, oradaki yeni tüzel sistem için son temyiz mahkemesi olmasına gönüllü oldu. | TED | احدى الدول قامت بالتطوع لجعل محكمتها العليا ان تكون هي محكمة الاستئناف في النظام القضائي هناك. |
Beyinleri sıkı bir şekilde yerleşmiş, en azından önden gelen etkiler için. | TED | أدمغتهم معبأة بصورة محكمة جدًا على الأقل بالنسبة للضربات القادمة من الجبهة |
Tek yapman gereken bana açık bir mahkemede gerçekleri söyleme fırsatı vermek. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو إعطائي الفرصة لقول الحقيقة أمام محكمة مفتوحة |
Söyleyip söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | اى شىء تقولينه يمكن و سوف يستخدم ضدك فى محكمة |
Söyleyip söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | اى شىء تقولينه يمكن و سوف يستخدم ضدك فى محكمة |
Size açık bir mahkemede, herkesin duyabileceği normal bir ses tonuyla açıkça Ulusal Sağlık Sigortası Kurumu'na işitme cihazı için başvuru yapıp yapmadığınızı sordum. | Open Subtitles | اٍننى أسألك بطبقة صوت طبيعية مسموعة لكل فرد فى محكمة مفتوحة هل تقدمتى بطلب الى التأمين الصحى الوطنى لطلب جهازا للسمع ؟ |
Her neyse, bu meselenin ilçe mahkemesinde... ele alınması gerekecek. | Open Subtitles | على أيه حال , سأتذكر عندما أقف أمام محكمة البلدة |
Ailenin açtığı dava görevli yargıç tarafından Seul merkez mahkemesinde incelendi ve reddedildi. | Open Subtitles | الدعوه القضائيه للعائله حفظة فى ملف من قبل القاضى فى محكمة سيؤول المركزيه |
Sizin için bir resim çizeyim, ortalama bir insan için mahkemeye gitmenin nasıl olduğunu anlatayım. | TED | دعوني أرسم لكم صورة كيف هو الوضع لشخصٍ عادي عندما يواجه محكمة. |
Bu yılın 22 Ekim'inde sanık, bu şehrin St. Christopher Protestan Episkopal Kilisesi Rahip George A. Lambert'ın ölümünden birinci derece cinayet suçlamasıyla bölge mahkemesi tarafından tutuklanıp bu mahkemeye sevk edilmişti. | Open Subtitles | اكتوبر من هذا العام أحيل المتهم الى هذه المحكمة بواسطة محكمة المدينة بتهمة القتل من الدرجة الاولى |
Bilirsiniz, Fransızca konuşan bir seyirci önünde sağlam bir argümanı, iyi tartışarak, hoş bir sesle İngilizce sunmak, işe yaramayacaktır. | TED | كما تعلمون، تقديم مناقشة سليمة، بشكل جيد، محكمة و باللغة الإنجليزية أمام جمهور فرنكفوني لن يحقق الغرض. |
Baykuşlar Divanı yaptıklarının bedelini ödemeli. | Open Subtitles | منظمة محكمة البوم لابد أن يدفعوا ثمن ما فعلوا |
Hukuk fakültesinin birinci sınıfının sonuna doğru, Boston Belediye Mahkemesinin Roxbury Bölgesinde bir staj hakkı elde ettim. | TED | قرب نهاية سنتي الأولى حصلت على فترة تدريب في حي راكسباري، محكمة بوسطن، |
Elime sıkı sıkıya tutunup beni nasıl da kederlendiriyor. Gözyaşlarını görüyor musun? | Open Subtitles | اننى سأبكى ، القبضة محكمة على معصمى ، انظر |
Ve geçtiğimiz ay yaptığım şikayetin Kızıl Kmerler mahkemesi tarafından kabul edildiğini öğrendim. | TED | وتلقيت جواب الشهر الماضي بأن الشكوى تم قبولها رسمياً بواسطة محكمة الخمير الحمر. |
Hiçbir mahkemenin, onu görme hakkımı alamayacağını sen de biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم بأنه ما من محكمة تمنعني من رأيته |
Bağımsızlık öncesi Hindistan'da, mahkeme, bir Hindu idolü için tüzel kişi, bir cami için tüzel kişi kararı verdi. | TED | في مرحلة ما قبل استقلال الهند، عقدت محكمة أن المعبود الهندوسي كان شخصا اعتباريا، أن المسجد كان شخصا اعتباريا. |
Hampton Sarayı labirentinde buharlı bir çekici! | Open Subtitles | القاطرة البخارية فى متاهات محكمة همبلتون |
Ailesiyle olan ilişkilerini düzeltiyor ve daha geçen ay Hakim Bowen gaziler mahkemesinden mezun oldu. | TED | وبدأ يستعيد علاقاته مع عائلته، وفي الشهر الماضي، تخرج من محكمة القاضي بوين. |
Türümüzün yeni bir güneş altında ev bulma yolculuğunda, birçok jenerasyon boyunca, zamanımızın çoğunu yolculuğun kendisinde, uzayda, bir gemide, hava geçirmez bir araçta geçirme olasılığımız geçirmeme olasılığımızdan daha yüksek. | TED | ففي رحلة فصيلنا بحثاً عن منزل جديد تحت شمس جديدة، قد نستغرق وقتاً أكبر في الرحلة نفسها، في الفضاء، على متن مركبة، وفي علبة طائرة محكمة الإغلاق، وعلى الأرجح لعدة أجيال. |
Adliye binasındayız. İşte Peder Richard Moore. | Open Subtitles | نحن أمام محكمة المقاطعة وهذا الأب ريتشارد مور |
Dava çocuk mahkemesine gitmiş ve sonra eleman Eyalet Tımarhanesi'nde 20 yıl geçirmiş. - Orada neden yaptığı yazıyor mu? | Open Subtitles | حُوِلَت القضية الى محكمة الاحداث وانتهى به الامر في مصحة نفسانية لعشرين سنة ـ هل يقال عندك تمة لماذا فعلها؟ |