O zaman işler farklıydı. İşe başladığında altı yardımcın vardı. | Open Subtitles | الوضع كان مختلفاً وقتها كان لديك ستة رجال أساسين كبداية |
Çok farklıydı ve ben daha önce hiç siber aktivizmde göz yaşı dökmemiştim. | Open Subtitles | لقد كانَ مختلفاً , أنا لم أبكي من قبل بسبب نشاطٍ على الإنترنت, |
Bir hata olmalı o zaman. başka bir evde olmalı. | Open Subtitles | لابد بأن هناك خطأ ما يجب أن يكون منزلاً مختلفاً |
Elimizdekilere ortak olmak isteseydi, o başka. | Open Subtitles | لو كان قد طلب نصيباً مما حققنا لكان الأمر مختلفاً |
İstediğim sanatı yapabilmek için sadece farklı bir yaklaşıma ihtiyacım vardı. | TED | فقط على أن أجد نهجاً مختلفاً لكي أصنع الفن الذي أردته. |
Ancak eski bir İrlanda efsanesinin değişik bir açıklaması var. | TED | لكن أسطورة أيرلندية قديمة تقدم تفسيراً مختلفاً. |
Ama meyve bahçesinden ayrılınca her şey farklıydı. | Open Subtitles | لكن الوضع كان مختلفاً بعد أن تركت البستان |
Anneminkinden farklıydı. | Open Subtitles | فقط كان مختلفاً عما تصنعه أمي هذا هو الأمر |
Bekle, bu farklıydı. Bunları sana aşık olduğum için yaptım. | Open Subtitles | مهلاً , كان الأمر مختلفاً, لقد فعلت هذا لأنني كنت مغرمة بك |
Odada sana şans getiren bir şey mi vardı bilemiyorum ama bir şeyler farklıydı. | Open Subtitles | لا أعلم إن كان لديك تعويذة حظ، لكن شيئاً ما كان مختلفاً |
farklıydı. Hiç normal geri sarma gibi değildi. | Open Subtitles | لقد كان مختلفاً , لم أشعر بأنه تكرار طبيعي على الإطلاق |
Silahtan çıkan patlama sesi, havai fişeklerin sesinden çok farklıydı. | Open Subtitles | صوت الرصاص كان مختلفاً تماماً عن صوت الألعاب الناريه |
Umarım yanılıyorumdur ve sorun başka bir şeydir. | Open Subtitles | أأمل أن أكون مخطئاً و أن يكون أمراً مختلفاً |
Bana doktorlardan bahsetmeyin. başka bir şey istiyorum. | Open Subtitles | لا تحدثني عن الأطباء, أريد شيئاً مختلفاً |
Mesele şu ki, yüzüne karşı bir şey söyledin ama arkasından başka bir şey yaptın. | Open Subtitles | المشكلة بأنك تقول كلام أمامه ثم تقول كلاماً مختلفاً من وراء ظهره |
Bu iki şeyin birleşimi bu tür salonlara daha farklı bir müzik türünün daha iyi uyduğu anlamına geldi. | TED | إندماج هذين العاملين معاً كان يعني أن نوعاً مختلفاً من الموسيقى سيتلائم بشكل مثالي مع هذا النوع من القاعات. |
farklı olmak istedin! -Bu hangi taraftı? -Efendim, sol efendim! | Open Subtitles | لقد فعلت ذلك متعمداً تريد أن تكون مختلفاً عن الآخرين |
Fakat altı ay sonra değişik şeyler biliyor olacaksın. | Open Subtitles | لكن بعد ستة أشهر من الآن قد تكون مختلفاً |
Bu ülkedeki herhangi bir bekâr kadından farkı yok yani. | Open Subtitles | هذا لا يبدو مختلفاً عن معظم الفتيات العازبات في المدينة |
Dikkat edin de ters yapmayın, yoksa bambaşka bir şey olur. | Open Subtitles | تأكدي من ألا تكون بالعكس و إلا فسكون المعنى مختلفاً تماماً. |
Sadece ilgimi çektiği için söylüyorum, sonuç olarak herhangi biriniz bir fark hissetti mi? | TED | مجرد إستفسار، هل لاحظ أي منكم شيئاً مختلفاً كنتيجة لكل هذا؟ |
Dinle, baba, biliyorum Evan'a olanlardan sonra bazı şeyler değişti. | Open Subtitles | أسمعني يا أبي أعرف أن الوضع كان مختلفاً أعرف ذلك |
Birbirlerine benzeyebilirler ancak hikayeleri farklıdır. | TED | صحيح ان الصورة متطابقة .. ولكن كل لوحة تحمل تاريخاً مختلفاً |
Sonra da sana bakıyorum. Seminerlerime gelen aptallardan hiçbir farkın yok. | Open Subtitles | ثمّ أنظر إليكَ ولا تبدو مختلفاً عن الحمقى الذين يحضرون ندواتي |
Baba, bu yaz sana değişmiş görünüyor muyum? | Open Subtitles | أبي هل أبدو بالنسبة لك مختلفاً هذا الصيف؟ |
Sen farklısın. Ne olduğunu bilmiyorum ama harika bir şey. | Open Subtitles | لأن هنالك شيئاً مختلفاً فيك لا أعرف ما هو ولكنه شيء عظيم |
"Bayan Mitzi'nin stüdyosuna ilk geldiğin günden çok farklıydın. | Open Subtitles | شخصاً مختلفاً عما بدوت عليه عندما دخلت لأول مرة لمدرسة الآنسة ميتز |
Fakat bu olaydan sonra, farklılaştı. Fazlasıyla değişti. | Open Subtitles | ولكن بعد ذلك، أصبح مختلفاً لقد تغير جداً |
Yerime gelecek olanlardan da farkım yok, - Gitsem mi ki? | Open Subtitles | إن لم أكُن مختلفاً عن هؤلاء فـهل عليّ الرحيل؟ |