Ve ebeveyn olmanın ruhu çocuklarınızın parlak bir geleceği olduğundan emin olmakta. | Open Subtitles | روح الأب أو الأم تحضّك على العمل لكيّ يحظى أبناؤك بمستقبل مشرق. |
Bütün bu parlak insanlar mum ışığıyla aydınlanan masaya oturmuş. | Open Subtitles | جميع هؤلاء الناس مشرق يجلس حول طاولة على ضوء الشموع. |
parlak bir geleceğin var derdim tabi bir geleceğin olduğunu varsayarsak. | Open Subtitles | كنت سأقول أن أمامك مستقبل مشرق على افتراض أن لديك مستقبل |
Hayatımızın en aydınlık parçası ailenin doğal bir ferdi olsa. | Open Subtitles | دائماً أكثر جزء مشرق في حياتنا، كعضو طبيعي ضمن العائلة؟ |
Her gün güneşli bir gün olsaydı, güneşli gün ne olurdu? | Open Subtitles | لو كل يوم يوم مشرق, اذن ماذا يكون اليوم المشرق? |
Kıdemli Öğrenci'sin, futbol takımının kaptanısın önünde parlak bir gelecek var. | Open Subtitles | أنت كبير الطلبة قائد فريق كرة القدم بمستقبل مشرق تتطلع إليه |
Birinin üzerinde "Pembe" yazıyordu ama içinde kalan son birkaç damla parlak kırmızıydı. | Open Subtitles | وصفت واحدة بزجاجة روز لكن بقيت قطرات قليلة في الزجاجة لم تكن وردي شاحب، ولكن أحمر مشرق |
İçi öyle aydınlık ve öyle aşkla dolu ki... bunun çok parlak bir gelecekle neticelenmeyeceğine inanmam mümkün değil. | Open Subtitles | الشعور هو مشرق جدا ومليئة مع المودة. ولكن لا أعتقد أنه يمكن أن تترجم إلى المستقبل مستقبلنا مشرق. |
Sen parlak bir geleceği olan zeki bir gençsin. Dikkatli ol. | Open Subtitles | أنت ذكيٌّ أيّها الفتى، وينتظرك مستقبلٌ مشرق.. |
parlak bir Temmuz akşamında tatilciler güzel günlerin umursamazlığıyla plajda eğlenirken Paris'te sıcaktan bunalmış gezginler havai fişeklerin izlerine gözlerini dikmişlerdi. | Open Subtitles | مساء الخير في صباح مشرق متلألأ من شهر يوليو بينما الحشود تقضي العطلة على الشواطئ وتستمتع باشراقة الشمس الجديدة |
parlak bir Temmuz akşamında tatilciler güzel günlerin umursamazlığıyla plajda eğlenirken Paris'te sıcaktan bunalmış gezginler havai fişeklerin izlerine gözlerini dikmişlerdi. | Open Subtitles | مساء الخير في صباح مشرق متلألأ من شهر يوليو بينما الحشود تقضي العطلة على الشواطئ وتستمتع باشراقة الشمس الجديدة |
Evet. Televizyonun geleceği parlak. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك مستقبل مشرق . بالنسبة للتلفاز |
Televizyonun geleceği parlak. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك مستقبل مشرق . بالنسبة للتلفاز |
#...anlamlı ve kararlı... #...aynı mavi derinliklerdeki gibi... #...aydın ve parlak, her yıldız... | Open Subtitles | بعزيمة و تصميم هناك في الأعماق الزرقاء مشرق و براق .. |
parlak bir gelecek vaat eden bir Luthor Şirketi yan kuruluşu daha. | Open Subtitles | إنها إحدى فروع شركة لوثر كورب الكثيرة التي تعد بمستقبل مشرق |
Sabah olduğunda, parlak ve güneşli bir gündü, tüm izler kaybolmuştu. | Open Subtitles | في الصباح كان يوما مشرق وبراق كل الأثار أختفت |
Gecenin karanlık, gündüzün aydınlık olduğunu bile söyleseniz size inanmazdım. | Open Subtitles | لن أصدقك لو قلتي لي أن الليل مظلم والنهار مشرق |
Peki, eğer bir umut ışığı ararsan, hala polis arayabileceğimizi bilmek hoş, ha? | Open Subtitles | اذا كنت تبحث عن جانب مشرق انه من الجيد ان نعرف انه يمكننا الاتصال بالشرطه |
Geleceğimiz ve umut için, beraber yaşadığımız hayatın özlemiyle dua ediyorum. | Open Subtitles | كم أحن لحياتنا سوياً و أن ينعم الله علينا بالأمل في مستقبل مشرق |
O-o kadar değil. Belki mutlu ve neşeli bir şey düşünürsen | Open Subtitles | ليس هكذا ربما إن فكرتِ في شيء سعيد أو مشرق |
Uzaklardaysa, aptallar ve budalalar ışıltılı bir geleceğin hayalini kuruyordu. | Open Subtitles | بعيدا ، الاغبياء والحمقى حلموا بمستقبل مشرق جديد |
Çok parlak bir kırmızı ışık gördüm sonra mavimsi bir ışığa dönüştü. | Open Subtitles | كنت أرى هذا مشرق جداٍ ضوء أحمر، وكان يتغير إلى نوع من الضوء الأزرق، |