| Ayrıca yüze bunu yapamazsın da ..bu çok anlamsız olur | Open Subtitles | وما نغط به الأوجه يجعل كل هذا لا معنى له |
| Bana anlamsız gelen şey de, bunca zahmete sadece onu gülümsetmek için girmen. | Open Subtitles | ما لا معنى له هو أنك فعلت هذا كله لرسم البسمة على وجهها، |
| Çünkü dağıtımcılar iş kurmak için buraya gelmiyorlar, çünkü bunu yapmak gerçekten mantıksız. | TED | لأن الموزعين لن يأتوا الى هنا لبدء أعمالهم ، لأنه لا معنى له أيضًا. |
| O yüzden buraya bakıyorum, çünkü bu mantıksız. | Open Subtitles | لذلك فمن أين أنا أبحث , لأنه لا معنى له. |
| Bir simgenin tek başına bir anlamı yoktur ama yeterli sayıda insanla bir binayı havaya uçurmak dünyayı değiştirebilir. | Open Subtitles | لوحدِه، الرمز لا معنى له. لكن بالتفاف قدر كافٍ من الشّعب.. تفجير بناية يُمكنُه تغيير العالم. |
| Asker, bu duyduğum en absürd... - ... saçma, anlamsız... | Open Subtitles | أيها العريف , هذا أمر غريب وسخيف لا معنى له |
| Bu kadar ölüm, çoğu da manasız nedenlerden. | Open Subtitles | الكثير من الموت , الكثير من ما لا معنى له |
| Yani beyinlerimizi kandırıyoruz, çünkü beynimiz onun aslında bir anlam ifade etmediği gerçeğini kabul etmez. | TED | وبالتالي نخدع عقولنا لأنها لا تقبل حقيقة أن ذلك الشكل لا معنى له |
| Bu mantıklı geliyor mu şimdi bilmem ama ben mahkemede çok katil gördüm. | Open Subtitles | أعرف أن هذا لا معنى له الآن ولكني رأيت الكثير من القتلة في المحكمة على مر السنين |
| Eğer aşkı hiçbir zaman bulamazsan, tek yaptığın anlamsız seks olur. | Open Subtitles | ان لم تجد الحب عندئذ هو مجرد جنس لا معنى له |
| Bu yararsız olur. Bu anlamsız bir etkinliktir, ki onu bu kadar önemli yapan şey de budur. | TED | فهو أمر لا معنى له ونشاط عبثي وهو أمر هام للغاية لهذا السبب تحديدًا |
| Yani örneğin; ben anlamsız, sözsüz seslerin olduğu bir çevrede bir hayvan büyütebilirim. Benim oluşturduğum bir ses repertuvarı. Sadece maruz bırakmak suretiyle yaptığım, hayvan ve genç beyni için yapay olarak önemli. | TED | هكذا على سبيل المثال يمكنني تربية حيوان في بيئة يوجد فيها صوت مبهم لا معنى له. مجموعة من الأصوات أقوم ببثّها. فقط عن طريق عرضها، وهو أمر اصطناعيّ مهمّ للحيوان و لدماغه الصّغير. |
| Ya da hayvanı tamamen anlamsız ve tahrip edici seslere maruz bırakabilirim. | TED | أو أستطيع أن أُعَرِّضَ الحيوان لصوت لا معنى له تماما ومدمّر. |
| Rafa kaldırılan dosyalardaki silah, ama çok mantıksız. | Open Subtitles | هناك بصمة واحدة واضحة على, الهيكل, لكن هذا لا معنى له. |
| Eğer kızın peşinde değilse onu öldürmemesi çok mantıksız. | Open Subtitles | هذا لا معنى له كونه لم يقتل الفتاة اذا لم تكن هي , فماذا كان يسعى اليه |
| Her ne ise tamamen mantıksız olduğunu biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | هل تدركين أن هذا لا معنى له على الإطلاق؟ |
| Dünya, anne... Bilmiyorum, benim için bir anlamı yok. | Open Subtitles | إنه مجرد عالم فحسب، أمّي كلاّ، هذا لا معنى له بالنسبة لي. |
| Kişinin gözlerine bakmazsan özrün bir anlamı kalmaz. | Open Subtitles | الإعتذار لا معنى له طالما لا تنظر في عين الشخص |
| Bunun hiç bir anlamı yok. | Open Subtitles | وهذا أمر لا معنى له على الإطلاق |
| Sarhoş hâlde içeri girdi, sonra saçma sapan konuşmaya başladı. | Open Subtitles | دخل وكان ثملاً ثم بدأ يحدثني بكلام لا معنى له |
| "Fazlasıyla sevince, manasız sevince benziyorlardı. | Open Subtitles | كانت كالفرح , فرح لا معنى له |
| Zaman onun için bir anlam ifade etmiyor. | Open Subtitles | إن الوقت لا معنى له بالنسبة لها. |
| Bence Bu mantıklı ama içimden bir ses... içimden bir ses -kimin sesiyse bu- bunun hiçte mantıklı olmadığını söylüyor bana. | Open Subtitles | أعتقد أنه من المنطقي، ولكن DACO عميقا في بطني يقول لي أنه لا معنى له. |
| Şimdi, kimyasal kancalar hikayesine inanıyorsanız, bu kesinlikle mantıklı değil ama Prof. Alexander, bağımlılıkla ilgili farklı bir hikaye olabileceğini düşünmeye başladı. | TED | الآن إن كنتم تؤمنون بقصة العناصرالكيميائية، هذا لا معنى له مطلقًا، لكن الأستاذ ألكسندر بدأ يعتقد أن هناك قصة مختلفة حول الإدمان. |