Sizi bilmem ama bana göre, bu fikir fazlasıyla sıkıcı. | TED | لا أعلم بشأنكم، لكن هذه الفكرة مملة للغاية بالنسبة لي. |
Wow! Bugüne kadar duyduğum en sıkıcı film "Satıcının Ölümü" olmalı. | Open Subtitles | كل هذا الوقت كنت أعتقد الموت من بائع متجول كانت مملة. |
Normal konuşmalarımdan birini yapmak istemiyorum... çünkü onlar çok sıkıcı. | Open Subtitles | لا اريد ان اقدم احد خطاباتي الاعتيادية لأني اجدها مملة |
Şey, bu da bir ilerleme sayılır, ve sıkıcı bir hafta sonu için güvenli bir bahis gibi görünüyor. | Open Subtitles | هذا بالتأكيد يبدو شيئاً متقدم و هو رهان آمن على عطلة نهاية الإسبوع التي على ما يبدو ستكون مملة |
O sıkıcı bilimsel konuşmalarını yaptığında sanırım daha çok hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أظن أني كنت أفضلك و انت تتحدث عن امور علمية مملة |
Hadi ama. Ortalık bu kadar sıkıcı olamaz, değil mi? | Open Subtitles | هيا , الأشياء ليست مملة بالجوار , أليس كذلك .. |
O sıkıcı bilimsel konuşmalarını yaptığında sanırım daha çok hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أظن أني كنت أفضلك و انت تتحدث عن امور علمية مملة |
Seninle tanısmadan once her seyin ne kadar sıkıcı oldugunu bilemezsin. | Open Subtitles | ليست لديك فكرة كم كانت الحياة مملة قبل أن ألتقي بك |
Sen benim hep sıkıcı ve bayat bir hemşire olduğumu sanıyordun. | Open Subtitles | و انت قد ظننت انني ممرضة كبيرة في السن و مملة |
Yoksa kuyruğumuzu kimse tırtıklamazsa gülünç ve sıkıcı insanlara döneriz. | Open Subtitles | مملة ومملة إذا لم نكنلقد شخص في وأد زعنفة لدينا. |
Binanın ayrıntılı planına giriş yapıyorum. Çok sıkıcı adamlardı zaten. | Open Subtitles | إدخل إلي مخططات المبني الآن محادثة مملة علي أيّةِ حال |
Ama benim hayatım sıkıcıdır ve sen hiç sıkıcı biri değilsin. | Open Subtitles | فقط , تعلمين حياتي مملة وانتِ حقاً شخصاً غير ممل تعلمين |
Ya öyle, ya da bundan sonraki her ilişki çok sıkıcı gelecek. | Open Subtitles | إما ذلك أو كل العلاقات التي ستأتي بعد هذه ستبدو مملة جدًا |
Öyle yapmasak hayat son derece sıkıcı olurdu, değil mi? | Open Subtitles | إن لم نفعل، الحياة ستكون مملة للغاية، ألاّ تظنين ؟ |
Ama ben oldukça sıkıcı biriyim ve bununla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | و لكنني شخصياً مملة للغاية و أنا فخورة جداً بذلك |
Kaldı ki, bu tür kitaplar her zaman çok sıkıcı ve risksizdir. | Open Subtitles | إلى جانب، أن هذه الأنواع من الكتب دائما مملة جدا، وآمنة جدا |
Çünkü benim moda diplomam var bir anlamı olmayan sıkıcı rakamlarda değil. | Open Subtitles | لأنني لدي شهادة في مجال الأزياء وليس في أرقام مملة لاتضيف مايصل |
Bu doğru değil, öyle olsaydı bile, hayat çok sıkıcı olurdu. | TED | هذا خطىءٌ كبير وان كانت الحياة فعلاً كذلك .. تُرى من نافذة واحدة .. فهي مملة جداً |
Göz kampanyası için yaptığı teklif çok sıkıcıydı. Sanırım işi bitti. | Open Subtitles | كانت حملتها للعين مملة جداً أعتقد أنها أصبحت في فعل كان |
Sebeplerini açıklamak çok sıkıcıdır... anlamı, kasırgalar daha çok meydana geliyor. | Open Subtitles | ولأسباب مملة لن نزعج أنفسنا بسردها تصبح الأعاصير أكثر عرضة للتكون |
Sadece eğlenemeyiz de, çünkü sen sıkıcısın. | Open Subtitles | لكن لا يمكننا أن نحصل على المتعة لأنكِ مملة. |
Aslında, benimle henüz tanıştın. Bilesin ki, ben gayet sıkıcıyım. | Open Subtitles | حسناً ، لقد قابلتني تواً برغم كل ما تعرفه ، أنا مملة جداً |
Uluslararası Danışmanlık seni çok mu sıkıyor? | Open Subtitles | الاستشارة الدولية اصبحت مملة بالنسبة لك؟ |
Bu berbat küçük çanta, berbat büyük bir av için. | Open Subtitles | إنها حقيبة صغيرة سخيفة لفريسة كبيرة مملة |
Sürprizlerle dolu donuk gibi görünüyor, ama ışığa tutulduğunda bir yıldız gibi parlayacaktır. | Open Subtitles | ورغم ذلك مليئة بالمفاجئات قد تبدو مملة لكن بالقليل من الضوء ستتوهج كنجمة. |
Zaten sıkıcı ve monoton olan hayat hayal gücünün yokluğunda, iyice katlanılmaz olur. | Open Subtitles | الحياة .. المملـة والمكررة تصبح مملة جداً عندما ينعدم الخيال |
Bugün ufak tefek işlerim var. Çok sıkıcılar. | Open Subtitles | لديّ الكثير من المهمات لأقوم بها, مملة جداً. |
Annen sıradan biri, ama sıkılmış bir ev kadınıydı daha çok ilgi bekleyen birisiydi. | Open Subtitles | والدتك لم تكن أى شىء سوى زوجة منزل مملة تبحث عن بعض الأهتمام |