"من أشكال" - Traduction Arabe en Turc

    • tür
        
    • çeşit
        
    • türlü
        
    • türü
        
    • formu
        
    • formları
        
    • sömürüsü yöntemi
        
    Mümkün olan her farklı tür ve düşünceyi uzaya yerleştireceğiz. TED سنقوم بمليء الفضاء بجميع الأنواع المتاحة من أشكال الحياة، والتفكير.
    Demek istediğim, en normal aşk bile bir tür yamyamlık. Open Subtitles حتى الحب العادي هو شكل من أشكال أكل لحم البشر
    Bir tür solunum ya da dolaşım gibi birşey. TED كما انها ايضا كأنها شكل من أشكال التنفس او الدورة الدموية.
    Daha ziyade, bir çeşit politik aksiyondu seçildiğim sırada kullanılabilir şehir bütçesinin sıfır virgül birşeyler olduğu bir çevrede bir aksiyon. TED بل كانت شكلا من أشكال العمل السياسي في وقت كانت فيه الميزانية المتاحة للمدينه بعد انتخابي ، اكثر بقليل من الصفر
    Sıradaki ifade, "Molalarda yarım saatten fazla dışarıda durmak bir çeşit hırsızlıktır." Open Subtitles حسنا قضاء نصف ساعة بجانب براد المياه يعد شكلا من أشكال السرقة
    Fiziksel ya da başka türlü hiçbir ceza verilmiyor. Open Subtitles ليس هناك عقاب بدنى ، أو أى شكل من أشكال العقاب
    Vücudumuzu çalıştırır ama aynı zamanda da bir güç türü. TED هو ما يحرك أجسادنا، لكنه أيضًا شكل من أشكال القوة.
    Fakat verdikleri sonuçlar kusursuzlaşmaya başladıkça, Bu bilginin bir yaşam formu olduğuna, ya da en azından bir kısmının yaşam formu olduğuna karar verdik. TED ولكن عندما تصبح أكثر دقة فأكثر، حسمنا في كون هذه المعلومات شكل من أشكال الحياة، أو على الأقل بعض منها شكل من أشكال الحياة.
    Dolayısıyla bunlar, doğal olarak, daha yavaş canlı formları. TED لذلك فهي ، قطعياً ، شكلٌ بطيءٌ من أشكال الحياة.
    Bu bir duygu sömürüsü yöntemi. Open Subtitles انها شكل من أشكال الإيذاء العاطفي
    Bahsettiğim şey, bir tür daha büyük sıçramalar. TED هذه بعض من أشكال الانحرفات الضخمة التي كنا نتحدث عنها.
    Bu tür şiddet ve diğer şiddetler toplandığında sarsıcı rakamlar oluşuyor. TED والآن هذا الشكل من العنف وغيره من أشكال العنف تكشف عن بعض الأرقام المذهلة حقاً
    Vücut, gözle görülemeyen bir tür enerji yayar. Open Subtitles الجسم يَبْعثُ شكل من أشكال الطاقة خفيه عن العين البشريه
    Bu özel bir tür çılgınlık olmalı. Open Subtitles لابد و أن يكون ذلك شكلا خاصا من أشكال الجنون
    - Lenfatik sistemde bir tür kanser. Open Subtitles أنه شكل من أشكال السرطان الذي يصيب الجهاز اللمفاوي
    Gömülmenin bir tür yaş ayrımı olduğunu düşünen babam gibi konuşuyorsunuz. Open Subtitles أنت تبدو كوالدي,الرجل الذي يؤمن أن الدفن هو شكل من أشكال العنصريه على أساس السن
    Kefalet aslında bir çeşit şartlı tahliye olarak yaratılmıştı. TED الآن، تم تعيين الكفالة في الأساس كشكل من أشكال إطلاق السراح المشروط.
    Yazılmışlardı çünkü bir çeşit intikam istiyorlardı TED سجلوا لأنهم أرادوا شكلا من أشكال الانتقام.
    Kocaman bir balık sürüsü gibi hissettiriyorlardı, bir çeşit beklenmeden çıkan davranış türüydü. TED يبدون كقطيع هائل من الأسماك، كان شكلاَ من أشكال السلوك الناشئ.
    Bir sanat şekline, bir çeşit heykeltraşlığa dönüştü. TED أصبح شكلا من اشكال الفن ،و شكلا من أشكال النحت
    Sana her türlü korumayı sağlamak zorundalar. Open Subtitles .إنهم مدينون لك بكل شكل من أشكال الحماية
    Şu an dünyadaki herhangi bir canlı türü için çok soğuk ve kuru. Open Subtitles فالمريخ الآن، بارد جدا وجاف بالنسبة لأي شكل من أشكال الحياة على الأرض
    Bunu, gözden geçirilmiş yeni bir biyoloji formu gibi düşünün. TED فكروا في هذا كشكل من أشكال البيولوجيا المعدلة.
    İnanıyorum ki, çizgi romanlar tarihin bir formları birileri bir yerlerde hissetmiş veya yaşamış. Open Subtitles أعتقد أن المجلات المصورة هي شكل من أشكال التاريخ أن هناك شخصا في مكان ما شعر أو جرب
    Bu bir duygu sömürüsü yöntemi. Open Subtitles انها شكل من أشكال الإيذاء العاطفي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus