Şimdi, onlar yeni bir dünya aramak için uygarlığın yarsını gönderdiler. Haftada 21 milyar oyun saatini bulduğum yer burası. | TED | الآن، لقد جعلوا نصف الحضارة تذهب للبحث عن عالم جديد. ومن هنا حصلت على ٢١ بليون ساعة أسبوعيا من اللعب. |
Bu sizin için bir oyun, değil mi? Ama ben oynamaktan sıkıldım. | Open Subtitles | هذة مجرد لعبة بالنسبة اليك اليس كذالك حسنا لقد تعبت من اللعب |
Birbirlerine karşı oyun oynayabilmek için bilgisayarlarını getiriyorlar. | TED | إنهم في الواقع يحضرون حاسباتهم ليتمكنوا من اللعب ضد بعضهم البعض |
Öğrensen iyi olur, çünkü profesyoneller arasında skorer gard oynamak için çok kısasın. | Open Subtitles | يجب أن تتعلم ألهذا لانك أقصر بأنشين من اللعب مع المحترفين |
İlk karımla olan seks hayatım da paralel oyundan ibaretti. | Open Subtitles | حياتي الجنسية مع زوجتي الأولى كانت كثيرا من اللعب الموازي |
Bu Avrupa'da bir avlu resmi ve burada 124 farklı oyun türü görüyoruz. | TED | هذه ساحة في أوروبا, مع 24 نوعا مختلفا من اللعب. |
Haftada 3 milyar saat oyun oynamak dünyanın acil problemlerini çözmek için neredeyse yetersizdir. | TED | فثلاثة بلايين ساعة ليست بالوقت الكافي من اللعب لحل مشكلات العالم المستعجلة. |
Ve bu kadar, tüm hedefimiz buydu: Çocukları güvende tutmak ve oyun oynamalarını sağlamak. | TED | كان هذا أملي أن أحافظ على الأطفال بأمان حتى يتمكنوا من اللعب. عند إنتهائي من تصميم اللعبة، ذهبت إلى الفيسبوك |
Çoktan beri iyi çocuklar gibi oyun oynayamıyorduk, oynamamamız gerektiği de aşikârdı tabi ki. | Open Subtitles | و بما أننا لم نتمكن من اللعب معاً مثل طفلين جيدين بالطبع كان من الواضع أنه لا ينبغى علينا اللعب مطلقاً |
Sanki bir çeşit - oyun - oynuyormuşum gibi, ama kurallar benim için birşey ifade etmiyor. | Open Subtitles | إنه مثل الإنغماس في نوعاً ما من اللعب لكن الوقاحة لا تعني لي أي شئ |
oyun arkadaşım olsun diye Julian'ı bekliyorum. | Open Subtitles | أنتظر جوليان حتي أتمكن من اللعب مع شخص ما |
Hani şu topları çevirip biraz para kazandığın oyun vardı ya... Adını unuttum. | Open Subtitles | نجمع بعض المال من اللعب بالكرة التي تتقافز فوق الطاولة لقد نسيت ما هو إسمها |
Pekala, oyun oynamayı bırakıyorum. Sıradaki hayalar. | Open Subtitles | حسناً ، أنتهيتُ من اللعب الخصية هي التالية |
Oğlum bu hayatta hiçbir şeyi, seninle oyun oynamaktan daha çok istemedim. | Open Subtitles | بني ليس هناك شيئ في العالم اريده اكثر من اللعب معك , بني |
Bu sana yarım saat iyi bir oyun oynatır. | Open Subtitles | سوف يعطيك مدة ساعه ونصف من اللعب على الموقع انها حقا ممتعه |
Eğer küçükler liginde, oynamaktan sıkılırsan, ...Beni nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | وعندما تسأم من اللعب على نطاق صغير تعرف أين تجدني |
İkinizin de sırası gelecek. Ben oynamaktan sıkıldığımda. | Open Subtitles | جميعنا سيحصل علي دوره بمجرد أن أنتهي من اللعب بهم |
- Kahretsin! Asteroids oynamak için güzel külotumu giymeni söylediğinde işkillendim zaten! | Open Subtitles | كنت أعرف عندما قلت لي إلبس ملابس داخلية جديدة من اللعب |
Yalnız oynamak için çok yorgunum, hey adamım .Bu kız gittikçe daha iyi oluyor | Open Subtitles | تعبت جداً من اللعب وحدي. ياللهول... يبدو أنها في تحسّن مستمر. |
Bu tartışmamıza oyundan sonra içkilerimizi içerken devam edemez miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا أكمال هذة المناقشة على شراب بعد أنتهاءنا من اللعب ؟ |
oyundan döndüğümde bana limonata yapan da sendin. | Open Subtitles | وأنت من أعددت الليمونادة من أجلى بعد مجيئى من اللعب |