Chippendale dolaplarını alıyoruz ve gökdelene dönüştürüyoruz, gökdelenler ise camdan yapılmış Orta Çağ kaleleri olabilir. | TED | نأخذ الخزائن الإنكليزية فنحولها إلى ناطحات سحاب، فيمكنها أن تكون قصورا زجاجية من العصور الوسطى. |
Şirketler, Eyfel Kulesi'nin üç katı olan Suudi Arabistan'daki Kraliyet Kulesi gibi bir kilometre yüksekliğinden daha uzun gökdelenler bile planlıyorlar. | TED | حتى الشركات تصمم ناطحات سحاب بطول يفوق الكيلومتر الواحد، مثل برج جدة في السعودية، الذي يفوق طول برج إيفيل بثلاثة أضعاف. |
Günümüzün Hong Kong'unda, uzun gökdelenler ve yeraltı altyapıları, ağaçların büyümesini güçleştiriyor. | TED | في هونغ كونغ الحديثة، ناطحات السحاب والبنية التحتية تحت الأرض جعلت من نمو الأشجار أمراً صعباً. |
Uluslararası ticaretin merkezi olan bu şehir gökdelenleri ve parıltılı ticaret merkezleriyle meşhurdur. | Open Subtitles | مركز التجارة الدولية إنّ المدينة مشهورة لخليطه من ناطحات السحاب ومركزه التجاري النشط |
Şehir kaplamaları, geniş nehirleri kapsayan köprüler ve yeryüzündeki en yüksek gökdelenlerde bulunabilir. | TED | يمكن العثور عليها في مساحات من أرصفة المدينة، الجسور الممتدة على الأنهار الشاسعة، وأطول ناطحات سحاب على الأرض. |
Sızdıran borular da beton binalarda aynı etkiyi yapardı, 200 kış içerisinde gökdelenlerin çoğu yerle bir olurdu. | TED | تسبب الأنابيب المسربة نفس التأثير في الأبنية الأسمنتية، وبمرور 200 شتاء، معظم ناطحات السحاب ستلتوي وتتساقط. |
Ama gökdelenler yaptıktan sonra, benim için önemsiz bir benzin istasyonu yapmayacağınızı sanıyordum. | Open Subtitles | لكنى كنت أخشى أنك قد لا تبنى محطة بنزين عديمة الأهمية من أجلى، بعد أن شيدت ناطحات السحاب |
Sen 10 millik gökdelenler inşa ediyor olacaksın, asla vaktinde inmeyi başaramazsın. | Open Subtitles | خينئذ ستكون تبنى ناطحات سحاب بارتفاع 10 أميال لن تتمكن أبداً من النزول فى الموعد المحدد |
Köprüler gökdelenler bras, hooked bras yapısal planların hepsinde aynı temel ilke kullanıIır. | Open Subtitles | الجسور .. ناطحات السحاب .. الأعمدة الأعمدة المثبتة |
Asfalt eriyecekmiş gibi duruyor, gökdelenler uzakta da olsalar parıldıyorlar, | Open Subtitles | "الأسفلت الشديد السخونة" "ناطحات السحاب البعيدة التي تتلألأ في الحرّ" |
Bir zamanlar zekâmızın kanıtı olarak yükselen bu gökdelenler artık ufalanan dev yapılar haline geldiler. | Open Subtitles | كانت ناطحات سحابها الشاهقة بمثابة عهداً لإبداعنا أما الآن تقف كنُصُب تذكارية كدليل على فنائنا |
Evet, gökdelenler arasından geçen rüzgar gibi yapıyoruz. | Open Subtitles | أجل، تعني الطريقة التي تزيد سرعة الريح بين ناطحات السحاب. |
New York'u güzel yapan şehrin silueti, gökdelenler çatı katları, teraslarıdır. | Open Subtitles | واتمتع بمناظر المدينة الأفق ، ناطحات السحاب واجهات البنايات ، اسطح المنازل |
Onu gökdelenler diktiği için tanıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعرفيه لأنه يقوم ببناء ناطحات السحاب |
Bütün gökdelenler nehrin karşında. | Open Subtitles | جميع ناطحات السحاب توجد في الجهة المقابلة من النهر |
Tabii tüm bu taksileri gökdelenleri ve beyaz olmayan insanları saymazsak. | Open Subtitles | إذا لم يكن لجميع سيارات الاجره و ناطحات السحاب و أشخاص غير البِيض |
Tek sıçramayla gökdelenleri aşabiliyor. | Open Subtitles | قادر على بلوغ ناطحات السحاب بقفزة واحدة |
Oh, elbette. Avukatlar gökdelenlerde çalışır ve sekreterleri olur. | Open Subtitles | طبعاً ، وكأن المحامين يعملون في ناطحات سحاب ولديهم سكرتير |
Gezegenimizin erimiş haldeki çekirdeğinden gökdelenlerde kullanılana kanımızdaki hemoglobine kadar tümü tip 1A süpernova demirinden meydana gelmiştir. | Open Subtitles | ...من لُب كوكبنا المذاب ...حتى ناطحات السحب ...حتى الهيموجلوبين في دمائنا |
Bebeklerini gökdelenlerin pencerelerinden fırlatan anneler. | Open Subtitles | الأمهات تلقي بأطفالها من نوافذ ناطحات السحاب |
Şimdi ise gökdelenlerin arasındayken yabanda yaşayan kuzenlerinden çok daha başarılılar. | Open Subtitles | والآن عيشهم بين ناطحات السحاب جعلهم أكثر نجاحًا من أقربائهم الذي يعيشون في البرية |