- Eğer ona yardım edersek değil. Chewie...haberleşmesini boz. - Gitmesine izin vermek iyi olur. | Open Subtitles | ليس إذا يمكن أن نساعده.شيوى عطّل ارساله سيكون من الأفضل ان نتركه يذهب. |
Hayatımızın bir dakikasını bile almasına izin vermeyelim artık. | Open Subtitles | أقول بأنّنا لا نتركه وافق على دقيقة أخرى من وقتنا. |
Onu kafasında bir şişlikle, orada öylesine dans ederken bırakamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نتركه يرقص هناك وعلى رأسه تلك الضربة |
Ben burada kalmak istiyorum. Onu bu şekilde burada bırakamayız. | Open Subtitles | أريد أن أبقى هنا , لا يمكننا أن نتركه هكذا |
- Her ne yapıyorsa, bence kendi hâline Bırakalım. | Open Subtitles | أى كان ما يفعله ، أرى أننا يجب علينا أن نتركه ينتهى منه |
Şimdi, devlet kurumlarından umudunu kesmiş olanlarımızın çocuklarımıza bırakmak istediğimiz dünya ile ilgili kendimize sormasının zamanıdır. | TED | الآن بالنسبة للذين قد يئسوا من الحكومة منا، حان الوقت لنسأل أنفسنا حول العالم الذي نريد أن نتركه لأطفالنا. |
Burada olmamalıyız. Onun gemisi ve onu rahat bırakmalıyız. | Open Subtitles | لا يجب علينا التواجد هنا, هذه سفينته و علينا أن نتركه يأخذها |
-Ona gitmesi için izin mi veriyoruz? | Open Subtitles | لابد أنك تمزح اننا نتركه يذهب؟ انه أسير حرب يا ريبين |
Onu almasına izin vermemeliydik! Biz iki kişiyiz, o tek, silahımız da var. | Open Subtitles | ما كان يجب ان نتركه يأخذها ، نحن اثنان ولدينا مسدس |
Bu cihazı uzaylılara vermesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نتركه يسلم الجهاز للفضائيين |
Onu burada öylece bırakamayız. Çoktan ya karnı deşilmiştir ya da kafa derisi yüzülmüştür. | Open Subtitles | ـ لا يمكننا أن نتركه هنا وحسب ـ ربما أنه تعرض لسلخ الجلد |
Evet, onu burada sonsuza dek bırakamayız yoksa evine hiç gidemez. | Open Subtitles | نعم لا يمكننا ان نتركه هنا الى الابد، لن يصل الى البيت ابدا. |
Onu buradan götürmeliyiz. Burada öylece bırakamayız. | Open Subtitles | علينا أن نأخذه, لانستطيع أن نتركه هنا و حسب |
Düşünüyordum da, şu puro amcandaki parmak olayı genetikse Bırakalım öyle kalsın. | Open Subtitles | كنت أفكر ، إذا كان أنتقل أمر السيجار هذا بالوراثة ، فدعنا نتركه |
Bırakalım bitirsin. | Open Subtitles | يجرى بعض التقدم الجيد ويجب أن نتركه للنهايه |
Yanıt vermeye can atıyor gibi görünüyor. Bırakalım o cevap versin. | Open Subtitles | يبدو مُتحمّساً، علينا أن نتركه يجرّب أوّلاً. |
Biri bıraktı ve hepimiz bırakmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | شخص ما كان سيتركه وبعد ذلك كلنا كان لا بدّ أن نتركه |
Belki de hiç girmemeliyiz. Olduğu gibi bırakmalıyız. | Open Subtitles | حسن، ربما علينا أن نتركه فحسب ربما علينا تركه ونأمل أن يتوقف |
Yani servet değerindeki bir şeyi burada mı bırakacağız? | Open Subtitles | اذا انت تقولين ان علينا ان نتركه, وهو يساوي ثروة طائلة؟ |
Ya da burada bırakırız, Almanlara herşeyi anlatır. | Open Subtitles | او نستطيع ان نتركه هنا وسوف يخبر الالمان بكل شىء |
- Niye böyle bırakmıyoruz? | Open Subtitles | لما لا نتركه تحت تأثير التنويم المغناطيسي ؟ |
İşte bu kadar. Şimdi ağız tadıyla evlenmesine müsaade edelim. | Open Subtitles | ها انتي مره اخري يجب ان نتركه يتزوج وباله مرتاح |
Oradan çıkardığımızda ağlamaya başlıyor. Bu yüzden hep orada bırakıyoruz. | Open Subtitles | إنه يبكى حين نخرجه منها, لذا فنحن نتركه بها. |
Bakın, koridorlarda bıraktığımız her öğrenci... sokağa attığımız her öğrenci... otoparkta dolanan her öğrenci... bu okulun temelinden eksilen bir tuğladır. | Open Subtitles | الآن أنظروا .. كل طالب نتركه فيالرواق, كل طالب نتركه في الزقاق |
Onu orada bırakmalıydık. Daha güvende olurdu. | Open Subtitles | كان يجب أن نتركه في مكانه سيكون بأمان هناك. |
Murphy bir yere gidebilecek durumda değil ve onu burada bırakmayacağız. | Open Subtitles | ميرفي لن يذهب إلى أيّ مكان , ونحن لا نتركه هنا. |
Eğer burada bırakmakla Dünya'ya götürmek arasında kaldıysak burada bırakacağız. | Open Subtitles | إذا كان الاختيار بين ان نتركه هنا أو نتركه هناك بالاسفل سو نتركه هنا |
Binaya adımız verilmez, geriye süslü miraslar bırakmayız sadece bize yakın olanların bizi hayatta tutması için söylediği şeyler vardır. | Open Subtitles | لا مبانٍ تلقب باسمنا ولا ميراث نتركه فقط مجرد قصص يقصها علينا المقربون منا لتبقينا أحياء |