Tüm bunlar sayesinde galakside hayat var mı, yoksa Sadece biz miyiz sorularına yanıt verebileceğiz. Cevap ne olursa olsun | TED | كل هذا سيساعدنا لفهم سواء كان الكون زاخرا بالحياة أو سواء، بالطبع، نحن فقط من نعيش فيه. كلا الجوابين، بخصوصيتيهما، |
Herkes müziği tam anlamıyla tecrübe edebilir, bizim Sadece farklı aletler yapmamız gerekiyor. | TED | أي شخص يمكنه تجريب الموسيقى بطريقة معمقة نحن فقط بحاجة لصنع أدوات مختلفة |
Aile üzerindeki bu etki herkesi kapsıyordu; Sadece keşif araçları üzerinde çalışanları değil, aynı zamanda ailelerimiz de etkileniyorlardı. | TED | لكن التأثير على العوائل كان يشمل الجميع. لم يكن نحن فقط من يعمل على المركبات المتجولة ولكن عوائلنا أيضاً. |
Sadece bu şirin yerden uzakta uzun tatil isteyenlere yardımcı oluyoruz. | Open Subtitles | نحن فقط نساعد الناس ليأخذوا اجازة طويلة من هذا المكان اللطيف |
Sadece bazı tedbirleri almak zorundayız gitmene izin vermeden önce. | Open Subtitles | نحن فقط نأخذ بعض الاجراءات الوقائية قبل ان نتركك تذهبي |
Bir sorunun amacı Sadece bizi ilgilendiren konularda bilgi almaktır. | Open Subtitles | الهدف من السؤال هو الحصول على معلومات تهمنا نحن فقط |
Sadece SOL KANATTA BiRAZ DAHA COK CALISMAMIZ GEREK, O KADAR. | Open Subtitles | نحن فقط وَصلنَا إلى العمل أصلب على الجانبِ اليسارِ، ذلك كُلّ. |
İşte, böyle. Öyleyse kötü bir şey olmayacak. Şimdi Sadece... | Open Subtitles | حسنا ليس هناك أذى من ذلك نحن فقط سنلقي نظرة |
Hayır, Sadece ilişkimize eski heyecanını katmaya çalışan bir çiftiz | Open Subtitles | لا, نحن فقط مجرد زوجين نريد ان نعيد تنشيط علاقتنا |
Sana söyledim. Biz Sadece aynı yöne giden iki kişiyiz. | Open Subtitles | لقد اخبرتك , نحن فقط شخصان مسافران في نفس الاتجاه |
Portal nerede Peki, biz biliyoruz, biz Sadece tersine çevirmek için nasıl bilmiyorum. | Open Subtitles | حسناً ، نحن نعلم أين نجد البوابة نحن فقط لا نعلم كيف نعكسها |
Bayan Dalton, ayrıntılardan çok fazla bilgimiz yok, biz Sadece güvenliğiz. | Open Subtitles | نحن لانعرف الكثير من التفاصيل آنسة دالتن نحن فقط حراس للأمن |
Bizde bir sorun yok. Biz Sadece kendimizi ifade ediyoruz. | Open Subtitles | يارجل، ليس هناك خطب بنا نحن فقط نعبّر عن انفسنا |
Sadece oturup bir başkasının onu elimizden alacağı korkusuyla yaşıyoruz. | Open Subtitles | نحن فقط نجلس هنا خائفين من ان يأخذة احد منا |
Demek istediğim, ben Sadece yangını söndürürüm. Nasılına, nedenine araştırmacılar bakar. | Open Subtitles | لا يا رجل, نحن فقط نخمد النيران و المحققون يتولون الباقي |
Bak, biz Sadece bu adamı alıp sana bulaşmadan gitmek istiyoruz. | Open Subtitles | انظر، نحن فقط نريد أن تأخذ هذا الرجل والخروج من شعرك. |
Hiçbir şey çalınmayacak Sadece farenin, peynirin peşinden gitmesini sağlayacağız | Open Subtitles | نحن فقط نريد أن نتأكد أن الفأر يذهب وراء الجبنة |
Burada Sadece iki yetişkin, bir oda dolusu çocuk arasında öpüşüyor. | Open Subtitles | نحن فقط اثنان بالغان طبيعيان يتبادلا القبل في غرفة مليئة بالاطفال |
Bize de Daha yeni geldi. Bu iyi bir silahtır. | Open Subtitles | هذا نوع جديد نحن فقط من نملكه إنه مسدس ممتاز |
Mükemmelleştirmeme çok Az kaldı. Karışıma ince ayar lazım, o kadar. | Open Subtitles | أنا قريب جداً من إتقان هذا نحن فقط نحتاج لتعديل المزيج |
XL: Pekâlâ, şu ana değin Yalnızca ışık kontrollü açma tuşundan bahsettik. | TED | شو: إذاً، حتى الآن نحن فقط نتكلم عن مفتاح "التشغيل" الحساس للضوء. |
Tek istediğimiz kendimize ait küçük bir yer. Bizim olsun yeter. | Open Subtitles | نحن فقط نريد شيئاً صغيراً ملكنا ذلك كلّ ما فى الأمــر |
Bu kişisel değil, en iyi yalanı bulmak için çalışıyoruz. | Open Subtitles | ليس شيء شخصي نحن فقط نحاول الخروج بأفضل كذبة ممكنة |