En ufak bir şansımız var mı bilmiyorum. | Open Subtitles | لستُ متأكداً إن كنّا نملك فرصة ضئيلة بالفوز |
Yoksa düşman nihayet yüzünü gösterdiğine göre savaşma şansımız var mı? | Open Subtitles | أم أننا نملك فرصة للقتال بعد إظهار العدو نفسه؟ |
İkimiz de bunu yalnız yapamayız, fakat birlikte bir şansımız var. | Open Subtitles | لا أحد منا يستطيع فعله لوحده، لكن معاً نملك فرصة. |
Ona ihtiyacımız var Rod. Ona ihtiyacımız var. Evet, onsuz hiç şansımız yok, onu söyleyeyim. | Open Subtitles | نحن لا نملك فرصة بهذا أنا أقول لك |
An azından buradan canlı çıkmak için elimizdekinden başka bir şansımız daha var. | Open Subtitles | على الأقل نحن الآن نملك فرصة واحدة للخروج من هنا أحياء |
Bu maçı kazanma şansımız olduğunu düşünmüyorsun herhâlde? | Open Subtitles | لم تكن تظن أننا حقا نملك فرصة للفوز بهذا. ماذا, هذا؟ |
Bence bugün hala almamız için şansımız var. | Open Subtitles | أعتقد بأننا ما زلنا نملك فرصة كبيرة لنقوم بهذا اليوم |
Evet ama sadece bir şansımız var. | Open Subtitles | أجل ، لكننا نملك فرصة واحدة فقط لفعل الأمر |
- bir şansımız var mı ne demek, 'şansımız var mı'? | Open Subtitles | أننا نملك فرصة؟ ... ماذا تقصد ب"هل نملك فرصة"؟ |
İkinci bir şansımız var. | Open Subtitles | نملك فرصة أخرى. |
Yeni bir başlangıç yapma şansımız var. | Open Subtitles | نملك فرصة لبداية جديدة. |
Tabi, şansımız var | Open Subtitles | -بالطبع.. نحن نملك فرصة! |
Kabul et, hiç şansımız yok. | Open Subtitles | واجه الأمر , نحن لا نملك فرصة. |
Bakacak olursak, Ziyaretçilere karşı hiç şansımız yok. | Open Subtitles | على الورق، لا نملك فرصة ضد "الزائرين". |
Adam artık dağılıyor. Başka şansımız yok. | Open Subtitles | فرانك) ينهار,ونحن لا نملك فرصة) |
Bu kazanma şansımız olduğunu düşündüğümden önceydi. | Open Subtitles | ذلك قبل أن أظن بأننا نملك فرصة الربح |