Joo Goon geri döndüğümde sana söyleyeceğim önemli bir şey var. | Open Subtitles | ،أيها الرئيس عندما أعود، هناك شيءٌ مهم يجب أن أُخْـبرك بهِ |
Ölümden başka topluluğun mührünü kaldırabilecek bir şey var mı? | Open Subtitles | حسنٌ، هل هناك شيءٌ آخر غير الموت بإمكانها تفكيك الدائرة؟ |
Sana hiç vermediğim bir şey var. Bunca yıl bir şişede sakladım. | Open Subtitles | هناك شيءٌ واحد لم أعطه لك احتفظت به لنفسي طوال هذه السنوات |
Yapılacak tek bir şey var, firar etmek zorundayım, ve bunu da derhal yapacağım. | Open Subtitles | هناك شيءٌ واحدٌ لها عليّ أن اهرب من هنا وسأذهب فوراً. |
Bu evde olmak istemiyorum. Yanlış bir şeyler var. | Open Subtitles | لا أريد أن اكون في هذا المنزل، هناك شيءٌ خطأ |
Bizden istediğiniz başka bir şey var mı? | Open Subtitles | والآن، هل هناك شيءٌ آخر يمكننا إحضاره لك؟ |
Çünkü sende anlamadığım bir şey var ve ben anlamadığım şeylerden nefret ederim. | Open Subtitles | لأنه هناك شيءٌ حولك لا أفهمه و أنا أكره ما لا أفهمه |
- Beni karın yolladı. Yapman gereken bir şey var. Siyahlı adamı durdurmak zorunda olduğunu söyledi. | Open Subtitles | هناك شيءٌ يجب أن تفعله قالت أنّك يجب أن تردع الرجل بالزيّ الأسود |
Fakat burada suyla alakalı oldukça tuhaf bir şey var, ve bizim gözümüzden saklanıyor | Open Subtitles | لكن هناك شيءٌ ما غريبٌ حقاً حيال الماء، وهو يتوارى عن مدى أبصارنا. |
Esirgememekten bahsetmişken sana sormam gereken bir şey var. | Open Subtitles | بالحديثِ عن الثلاثة أيدِ. هناك شيءٌ أريد أن أطلبه منك. |
Tom'dan bahsetmişken, seninle konuşmak istediğim bir şey var. | Open Subtitles | بالتحدث عن توم هناك شيءٌ أريد أخبارك إياه |
Dün gece için gerçekten özür dilerim, ama seninle konuşmam gereken bir şey var. | Open Subtitles | أنا حقّاً آسفة، بشأنِ ليلة أمسٍ، ولكن هناك شيءٌ أودّ أن أحدّثكَ بشأنه. |
Yapmam gereken bir şey var. Bana yardım edeceksin. | Open Subtitles | هناك شيءٌ عليّ القيام به , وأريدك أن تساعديني |
Bu anda çok özel bir şey var bildiklerinde. | Open Subtitles | هناك شيءٌ مميز جداً في هذهِ اللحظة عندما يعرفون |
Geçmişte, sana zarar verecek bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك شيءٌ من الماضي يمكن له أن يضركِ؟ |
Onu kolaçan ediyorum. Onda hoşlanmadığım bir şey var. | Open Subtitles | لقد كنت أتفحصه هناك شيءٌ لا يعجبني به |
Hey müdür, size söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | أيها المدير، هناك شيءٌ أريد إخبارك به. |
Aslında onunla tanışmaya pek ihtiyacım yok ve bence Büyük Birader ve Büyük Para'nın bu altın çağında, ödül kazanmak ve teorem çözmekten atılmakta soylu bir şey var. | Open Subtitles | لا أحتاج حقاً للقاء عالم رياضيات، وفي زمن الداعمين هذا، والرواتب العالية، أظن أن هناك شيءٌ من النبولة بشأن حقيقة أنه توصل |
Sayın Profesör, yapmamız gereken bir şey var. | Open Subtitles | سيّدي العالِم، هناك شيءٌ علينا فعله. |
O adamda gerçekten ters bir şeyler var. | Open Subtitles | أتعلم ، ذلك المُعلم هناك شيءٌ مريب بشأنه. |
Ama, ölürken dinlemek istediğin başka bir şey varsa, saygı duyarım. | Open Subtitles | لكن إذا هناك شيءٌ تود سماعه بينما تموت، فإنّ المأمور مُلبٍ لما يُطلب منه. |
ya bilmediğimiz birşeyler varsa kafanın içinde? | Open Subtitles | ماذا لو كان هناك شيءٌ آخر؟ عالقاً في ذهنك؟ |