"هي فقط" - Traduction Arabe en Turc

    • O sadece
        
    • Sadece o
        
    • Bu sadece
        
    • Sadece bir
        
    • yeni
        
    • Yalnızca
        
    • Kız sadece
        
    • bunlar sadece
        
    O sadece bu aşkı yaşamak, sevgilisinin dokunuşlarını hissedip, sesini duymak istiyor. Open Subtitles هي فقط أرادت أن تعيش ذلك الحب لكي تشعر فقط بوقع صوته
    Angelica haricinde, O sadece ağlar. Open Subtitles ماعدا مع أنجيليكا. هي فقط صرخات. وبعدذلك..
    O sadece sınırları belirlemeye çalışıyor, ister inan ister inanma, onlara ihtiyacın var. Open Subtitles هي فقط تُحاولُ وَضْع الحدودِ، وصَدِّق أو لا تًصَدِّق، تَحتاجُهم.
    Resimde Sadece o var, başkan bile yok. TED إنها هي فقط في الصورة، و لا حتى الرئيس معها.
    Bu sadece sizin gerçek olduğunuzu ona göstermek zorunda olduğum bir durum. Open Subtitles هذه هي فقط الصفقة التي يجب أن نعملها لتجعله يرى بأنكم حقيقيون.
    Bir soru ile başlayalım: Köpeğim gerçekten beni seviyor mu, yoksa Sadece bir ödül maması mı istiyor? TED فلنبدأ بسؤال: هل تُحبّني كلبتي، أم هي فقط تُحبّ اعتنائي بها؟
    O sadece 15 yaşında ve henüz lise birinci sınıfa gidiyor. Open Subtitles هي فقط 15، وتمرّ بها سنتها الأولى من المدرسة العليا
    O sadece peşinden koşmamı istiyor,ve ben bunu yapmayacağım. Open Subtitles هي فقط تُريدُني أَنْ أَجيءَ جَري خلفها، و لَنْ أعْمَلُ ذلك.
    O sadece bir arkadaş ve üstelik de kendi alanında başarılı olmuş biri. Open Subtitles هي فقط صديقة،وبالمناسبة هي ناجحة جداً في مجالها
    O sadece üç yıllık bir avukat, ...ama önemlidir. Open Subtitles هي فقط في السنة الثالثة للمنتسبين لكنها تهم
    O sadece kocanla tüm gece birlikteymiş. Open Subtitles هي فقط تبدو مرتاحة في الحديث مع زوجك طوال الأمسية.
    O sadece biraz yalnız zaman geçirmemizi istedi. Open Subtitles هي فقط تريد .ان نحصل على بعض الوقت بمفردنا
    O sadece pratik de onu diz burkulan. Open Subtitles هي فقط أصيبت بإلتواء في ركبتها أثناء ألتدريب
    Hayır, sarılarak değil. Ben değil, Sadece o. Open Subtitles لا ،ليس في أحضان بعضنا البعض هي فقط ،و لست أنا
    Halam orada korkunç bir yalnızlık içinde. Sadece o ve onun aşığı, Betty. Open Subtitles عمتي وحيدة جداً هناك هي فقط وحبيبها، بيتي
    Sert deterjanlarla ağzı gözü yamulmadı sadece, o kadar. Open Subtitles هي فقط لم تنظف بواسطة منظفات قوية .. لذاك فقط
    Fakat nesnel açıdan bakacak olursak Bu sadece, adımı oluşturacak şekilde sınırladığım, bir araya getirilmiş rastgele harfler karmaşası. TED ولكن بشكل محسوس أكثر، هي فقط هذه المجموعة العشوائية من الحروف والتي عرفتها باحتمالية واحدة لصنع اسمي.
    Bu sadece labaratuarda. Yalnızca birkaç dakikalık ufak bir test. TED كان ذلك في المختبر، وكانت هذه المهمة الصغيرة، تعلمون هي فقط لمدة دقيقتين، وأين يمكنك فعلا
    Sadece bir şeylere direk bakamıyor, evet. Open Subtitles هي فقط لا تَستطيعُ النَظْر إلى الأشياءِ الآن، نعم.
    Sadece yeni kutular ekleyebilir, iskelete yeni kemikler. TED هي فقط تضيف جداول جديدة، عظام جديدة إلى الهيكل العظمي.
    (Video) Soprano: ♫ Yastığımın üstünde ♫ ♫ Yatakta güvendeyim ♫ EW: Bu İngiltere'den Georgie. Yalnızca dokuz yaşında. TED سوبرانو:♫على وسادتي♫ ♫آمن في السرير♫ هذه جورجي من انجلترا هي فقط في التاسعة
    Kız sadece dokuz saatçik uzağında tamam mı? Open Subtitles هي فقط مسافة 9 ساعات قصيرة، إتفقنا؟
    Hafıza sarayı, bu hafıza teknikleri, bunlar sadece kısayollar. TED قصر الذاكرة وتقنيات الذاكرة هذه هي فقط اختصارات

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus