En azından bana göre bu sorunun cevabı kesinlikle evet. | TED | والجواب على هذا السؤال، بالنسبة لي، من الواضح سيكون نعم. |
O sorunun cevabı da farklı bir çerçevede ele alınmalı. | TED | والجواب على هذه السؤال يجب أن يكون في إطار مختلف. |
Cevap: hiçbir şey. Karıncanın bundan çıkarı yok. | TED | والجواب لا شيء. لن تحصل النملة على أي شيء. |
Ve cevap şu ki bu konuda oldukça zayıfız; bu çok zor bir problem. | TED | والجواب هو أنّ مردودنا سيئ للغاية، انها مشكلة صعبة للغاية. |
Bana hep gelen soru, çamura çimento eklemek gerekip gerekmediği, ve Cevabım hayır, gerekmiyor. | TED | ويسألني الناس دائماً فيما إذا يتوجب علي إضافة الإسمنت للوحل والجواب هو لا. |
Bu arada ne düşündüğünü biliyorum, ve Cevabım evet. | Open Subtitles | وبالمناسبة، أعرف بماذا تفكري والجواب نعم |
sorunun yanıtı hayır. Bunlar esasında mavi çiçekler. | TED | والجواب على هذا .. لا . فهذه فعلاً أزهار زرقاء |
Milyonlarca farklılığın arasından bunun cevabı; böyle tek bir pozisyon bile olmamasıdır. | TED | والجواب لذلك انه و ضمن ملايين الاختلافات التي وجدناها لا يوجد اختلاف واحد ينطبق عليه ذلك المعيار |
Bunun cevabı çok basit: Dünyayı tek başımıza değiştirmeyeceğiz. | TED | والجواب على ذلك بسيط جداً: لن نغير العالم لوحدنا. |
Üç soru soracağım ve birinci sorunun cevabı ister istemez biraz kötü haber içeriyor. | TED | سأقترحُ ثلاثة أسئلة والجواب على السؤال الأول يتضمنُ بالتأكيد القليل من الأخبار السيئة. |
Ve cevabı tüm paleontologların kullandığı bir formülde gizli. | TED | والجواب يعتمد على المعادلة والتي يستخدمها كل علماء الحفريات. |
Daha sonra internet fenomeni hâline geldi. Bu sorunun cevabı "Umarım değildir." | TED | ثم أصبحت كصورة تحمل تعليق.. والجواب على هذا السؤال "لا آمل ذلك؟" |
cevap hiç tereddütsüz evet. | TED | والجواب لهذا الأسئلة دومًا هي نعم مدويّة. |
Bu bir fırsattı. Teolojisi mükemmeldi, zamanlama tartışılmazdı ve cevap bir günahkarın alabileceği kadar dürüsttü. | TED | اللاهوت كان متقن، التوقيت ليس به جدال، والجواب نزيه مثل أكثر نزاهة يستطيع أن يصل لها مذنب |
İşte cevap; her İsveçli işadamı bunları her gün yapıyor. | TED | والجواب هو، كل واحد سويدي من كبار رجال الاعمال يفعل ذلك كل يوم واحد. |
Hepsi ABD üniforması giyiyordu ve bu yüzden benim için soru ve cevap bayağı kolay oldu. | TED | وجميعهم يرتدون الزي الرسمي للولايات المتحدة الأمريكية، لذا بالنسبة لي، السؤال والجواب في الحقيقة أصبح أسهل ما يكون. |
Böyle bir soruya yollara düşen insanlar tarafından çeşitli cevaplar verilebilir, ama göçebeler genellikle is tek bir kelime ile cevap vereceklerdir: özgürlük. | TED | والجواب على سؤال كهذا متنوع بتنوع الأشخاص على الطرقات، لكن الرحّالة غالبًا ما يجيبون بكلمة واحدة: الحرية. |
İyi bir adam olup olmadığını sormuştun, Cevabım, bilmiyorum. | Open Subtitles | سألتني لو كنتَ شخصاً جيداً، والجواب هو.. |
Onlara cevabım: Hayır, gerçekten, bir makina atölyesi kullandık. | TED | والجواب هو لا, نحن نستخدم معدات. |
"Tanrı'm, April, duyarsızlık yaparak Kyle'dan tepki görmek ve sana ne kadar değer verdiğini görmek için onu provake etmeye çalıştığını düşünmüyor musun?" Cevabım hayır. | Open Subtitles | "يا إلهي ابريل هل تعتقدين انك حاولت إثارة كايل" "بشفقته عليك ، لكي يصدر ردة فعل " "وتشاهدين كم يهتم بشأنك " والجواب هو لا |