Dikkat et dostum, müziğini beğenmezse seni yoldan çıkarır. | Open Subtitles | دقيق ، والرجل ، اذا كانت لا تحب موسيقاك إنها سوف تدفع لك خارج الطريق. |
Cohen, odalarımız bitişik, dostum; sen burdasın. | Open Subtitles | كوهين ، وصلنا الغرف المجاورة ، والرجل ؛ كنت هنا. |
Gördüğünüz gibi düşmeye başlayınca bot karşı tarafa geçti, ve adam da orada duruyor. | TED | يمكنكم رؤية أنها بدأت تتدحرج هنا، والقارب قد تحرك إلى الجهة الأخرى، والرجل يقف هناك. |
Biliyorum çok gıcık birisi oldum ama adamım, sana yardım etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف كونه ديك الحق الآن ، والرجل ، ولكن أنا مجرد محاولة لمساعدتك. |
Philip Seymour Hoffman ve Crank Yankers adında küçük gösteriyi yazan adamı. | Open Subtitles | فيليب سيمور هوفمان والرجل الذي كتب مرةً لعرض صغير يسمى كرانك يانكرز |
Katilin ve casus yazılımı yükleyen adamın aynı kişi olduğundan emin olabiliyor muyuz? | Open Subtitles | وكيف نتأكد من أن القاتل والرجل الذي نصب أداة التجسس هما ذات الشخص؟ |
Sen o silahı kullanma, diğer adam da ortalığı dağıtmasın. | Open Subtitles | عندما لا تحتاجين لإستخدام هذا، والرجل الأخر لن يُحدث فوضى. |
En azından küçük postacı ve erik kurusu gibi kokan adamla tanışmamızı sağladın. | Open Subtitles | أقله أنك قدتنا إلى ساعي البريد الصغير، والرجل الذي يفوح برائحة الخوخ الجاف |
Seni vazgeçirmesine izin verme dostum. | Open Subtitles | رجل 1 : لا تدع له الكلام لك للخروج منه , والرجل. |
Üzgünüm, dostum, ama hepsi orada. | Open Subtitles | انظر , أنا آسف , والرجل , ولكن هذا كل ما هناك. |
Peder, bir cinayet mahallini ve dostum dediğiniz öldürülmüş bir adamı terk edip gittiniz. | Open Subtitles | يا أبتاه ، لقد غادرت مسرح الجريمة والرجل الذي تصفه كصديق قد قتل |
Lütfen Anthony, rica ediyorum odaklan dostum. | Open Subtitles | من فضلك ، أنتوني ، أنا أسأل، التركيز فقط، والرجل. |
Sürekli arıyıp duruyorum ve adam telefona cevap vermiyor. | Open Subtitles | أنا استمر بالاتصال مرارا والرجل لَنْ يَرْدَّ على التلفون. |
Birine tosladın ve adam acayip kızdı! | Open Subtitles | تعرضت لحادث بسيط والرجل الآخر ثارت ثائرته |
Biliyorum çok gıcık birisi oldum, ama adamım, sana yardım etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف كونه ديك الحق الآن ، والرجل ، ولكن أنا مجرد محاولة لمساعدتك. |
Vücut ısın artmış, yani seni hedef alıyorlar, buna iyi katlandın, adamım. | Open Subtitles | جسمك تسخينه ، بحيث تستهدف كنت ، كنت أخذت هو جيد حقا ، والرجل. |
Ve geleceğin Almanları sadece kitap adamı değil aynı zamanda karakter adamı olacak! | Open Subtitles | والرجل الالماني في المستقبل لن يكون سوى رجل كتب ولكن ايضا رجلا هاما |
Batı uygarlıklarında, özellikle de ABD'de, eylem adamı her zaman düşünce adamına tercih edilir, düşünce "adamı". | TED | للمجتمعات الغربية، وتحديدا في الولايات المتحدة الامريكية، وهي تفضيل الرجل المغوار على الرجل المتأمل والرجل المتفكر. |
Fakat kişinin bilmediği husus fahişede bir mikrofonun bulunduğu ve sahnedeki adamın kulağının arkasında küçük bir alıcının olduğu. | Open Subtitles | لكن ما يعلمه الجمهور أن الرجل مفخخ بمكبر صوت والرجل على المسرح لديه مستقبل صغير خلف أذنه |
Sonra, Nancy ve o adam salonun sessiz bir köşesine çekildiler ve birkaç dakika kadar baş başa konuştular, sonra adamın öfkeyle haykıran sesini işittim, fırtına gibi patlamıştı ve havada yumruklarını sallıyordu. | Open Subtitles | ثم لجأت نانسي والرجل إلى ركن هادئ بالقاعة وتحدّثوا سوياً لبضعة لحظات |
Rus ve ambarda kızarmış halde bulduğum adamla dört etti. | Open Subtitles | عد الروس والرجل وجدنا المحروقة في المستودع، هذا هو أربعة. |
Ve seçilmiş kişi yukarıdan gelecek ve bizi büyük selden o kurtaracak. | Open Subtitles | والرجل المخطار سوف يهبط من اعلى وسوف يكون منقذنا من الفيضان العظيم |
Ama hepsini tutuklamışlar, adam ve çocuk öldürülmüş. | Open Subtitles | أخذها والفتى معها لكن تم إعتقالهم جميعهم والرجل والولد قُتلا |
Yan taraftaki ekranlarda başka bir şeyler oluyor ama siz asıl görsele odaklanmaya çalışın, penceredeki adama. | TED | ثمة أمور تحدث على الشاشات في الأطراف، ولكن حالوا التركيز في الصورة التي في الأمام والرجل الذي عند النافذة. |
Yanarak ölmüş olan adam ise geçirdiğin kaza hakkında bir kabus. | Open Subtitles | والرجل الذي احترق في الحريق تراودك كوابيس حول حادثتك |
Onlara bir erkek kadar insan olduğumu, fark edilmeye değer olduğumu söylemek istiyorum. | TED | أرغب في أن أقول لهم بأني والرجل سيان في الإنسانية، وأني أستحق نفس الاعتراف. |