Akşam on buçukta ise serbest bıraktı. O zamana dek arkadaşları bekliyordu. | Open Subtitles | ثم أطلق سراحهم في العاشرة والنصف وبحلول الوقت أصبح رجاله منتظرون جاهزون |
Her ayın aynı günü saat tam 4 buçukta gidiyor. | Open Subtitles | إنهُ دائماً نفسُ اليوم من الشهر وتماماً في الرابعة والنصف |
Saat yedi buçukta başlıyor. Saat neredeyse yedi buçuk oldu. | Open Subtitles | لكنها ستبدأ عند السابعة والنصف والوقت الآن السابعة والنصف تقريباً |
Ülkenin yarısı boşanmış diğer yarısı da ikinci kere boşanmaya hazırlanıyor. | Open Subtitles | نصف أزواج البلد منفصلين والنصف الأخر يعملون على الطلاق للمرة الثانية |
yarısı şimdi, yarısı işi bitirdikten sonra off-shore hesabına. Sorun var mı? | Open Subtitles | أريدُ نصف المبلغ قبل المهمة والنصف الثاني في حساب خارجي، هل تمانع؟ |
Ben.. çok eğlendim. Sadece biraz yorgunum. Benim zamanıma göre şu an saat sabahın sekiz buçuğu. | Open Subtitles | لقد استمتعت، لكنّي تعبتُ جداً، إنّها الآن الثامنة والنصف في مدينتي. |
Geciktiniz. Altı buçuktan beri sizi bekliyorum. | Open Subtitles | لقد تأخرتم، أنا منتظر هنا منذ السادسة والنصف. |
Dersler saat 4'e kadar sürüyor. Bale ise 5 buçuğa kadar. | Open Subtitles | لدي مخيم شتائي حتى الرابعة وحصة باليه حتى الخامسة والنصف |
Yarın sabah saat altı buçukta onların üzerine ağ atmaya hazırım. | Open Subtitles | في السادسة والنصف صباحاً سأكون جاهزاً لرمي شبكة عليها. |
Babam, her sabah sekiz buçukta aşağıda kahvaltı yapar ve ben her zaman ona eşlik ederim. | Open Subtitles | أبي يتناول الفطور بالطابق سفلي في الثامنة والنصف كل صباح |
Arta kalan zamanında saat dokuz buçukta, ofisinizin kapısını açarak size seslendi. | Open Subtitles | لكنه كان حر التصرف بحلول التاسعة والنصف وجاء لمكتبك داخل من خلال الباب الجانبي |
Saat dokuz buçukta randevum var. | Open Subtitles | لدى موعد فى الساعة التاسعة والنصف صباحا يا سيدتى |
Son on gündür gece tam üç buçukta uyanıyorum. | Open Subtitles | كل يوم وعلى مدى الـسنوات الـعشر الماضية كنت استيقظ عند الساعة الثالثة والنصف صباحاّ |
Demek saat üç buçukta kalkıp tavana bakarken yalnız değildiniz? | Open Subtitles | عندما استيقظت في الثالثة والنصف صباحاّ لتتأمل السقف، |
Ayrıca yarısı ücretsiz vergi hazırlığını kullanmamıştı. | TED | والنصف لم يستخدم الإعفاء الضريبي المجاني أبدًا. |
yarısı kadınlara ve viskiye... diğer yarısı ise haydan gelip huya gitti. | Open Subtitles | ..نصف المال انفقته على الويسكي والنساء والنصف الآخر اضعته.. |
Hisselerinin yarısı Kiliseye aktarılırken diğer yarısı en iyi askerlerim arasında paylaştırılacak. | Open Subtitles | نصف نصيبه سيذهب إلى الكنيسة، والنصف الآخر سيُقسم بين خيرة جنودي |
Saat sabahın iki buçuğu. Bir kız içine böcek girmiş gibi bağırıyor aşağıda. | Open Subtitles | ــ أنها الثانية والنصف صباحاً ــ هناك فتاة تصرخ وكأن عليها حشرات |
Eve yedi buçuktan önce gelmiyorsun Becky ofisi beşte kapadığını söylüyor. | Open Subtitles | ما الأمر؟ الأمر بأنك لا تعود الى المنزل حتى السابعة والنصف وبيكي تقول بأنها تغلق فى الخامسة |
İlaç zamanlarını hatırlamasını sağlıyor. Alarm akşam dört buçuğa kurulu, ama sen alarmın sabah beşi dokuz geçe çaldığını söyledin. | Open Subtitles | لقد ظُبط هذا علي الرابعه والنصف صباحاً ولكن تقول أن الأنذار انطلق 5.9 |
Bu oldukça kapsamlı bir süreç; dört buçuk sene sürdü. | TED | كانت نتاج عمل جماعي: اخذ منا قرابة الاربع سنوات والنصف. |
Belki bir fareyi ikiye bölüp, ...yarısını şimdi, yarısını da Cumartesi verebiliriz. | Open Subtitles | يمكن أن نقطع الفأر نصفيين ونطعمه نصفه الأن والنصف الاخر يوم السبت |
Peki beni sabahın üç buçuğunda niye arıyorsunuz? | Open Subtitles | حسناً لماذا تتصل بي في الثالثة والنصف فجراً |