"وتعيش" - Traduction Arabe en Turc

    • yaşıyor
        
    • yaşıyorsun
        
    • yaşar
        
    • yaşamanı
        
    • yaşam
        
    • hayatta
        
    • yaşamaya
        
    • yaşıyordu
        
    • yaşayacaksın
        
    • yaşayabilirsin
        
    • yaşayan
        
    • yaşarsın
        
    • yaşıyormuş
        
    sadece öğreniyor, yaşıyor ve zevk alıyorsunuz. TED ومن ثم تتعلم وتعيش فعلًا وتشعر بالمتعة.
    Ve bu aslında daha fazla sülfürik asit üreten bir bakteri tarafından üretiliyor ve pH'ı sıfır civarında olan yerlerde yaşıyor. TED وهي تنتج عن البكتيريا والتي تتسبب في المزيد من حمض الكبريتيك ، وتعيش في معدل هيدروجيني يقارب الصفر.
    Bir fon kuruldu ve şimdi aile kırda bir çiftlik evinde yaşıyor, ve bütün temel ihtiyaçları karşılanmakta. TED تم تأسيس صندوق تأمين، وتعيش الأسرة الآن في منزل في الريف وتم العناية بكل إحتياجاتهم الضرورية.
    Bencil fantezi dünyanda yaşıyorsun! Open Subtitles كنت أناني وتعيش في داخلك عالم حكايات الأنانية
    Hepsi birbirlerine bağlılar. Biri inerse, hepsi iner. Cadılar da yaşar. Open Subtitles جميعهم موصولين، وإذا يسقط أحدهم، يسقط الجميع، وتعيش الساحرتان.
    Biliyorum, aileni arkanda bırakmanı söyledim seyahat etmeni, hayatını yaşamanı ama burada dünyadan saklanıyorsun, adamım. Open Subtitles أعرف أنني قلت لك ابتعد عن عائلتك ، لكي تسافر ، وتعيش حياتك ، ولكنك هنا تختبئ من العالم ، والرجال.
    İşte camdan yapılmış kilise. Burda hayvanlar yaşıyor her türden hayvan: Open Subtitles حتى الكنائس مصنوعة من زجاج وتعيش الحيوانات بداخلها.
    Evrende güçlü şeytani bir kuvvet var ve bu Kanal 8'de yaşıyor. Open Subtitles هنالك قوة شر مظلمة في الكون. وتعيش في القناة الثامنة. ولقد رأيت ذلك بعيني،
    Babam bir kömür madeninde öldü, annem tekrar evlendi ve Florida'da yaşıyor. Open Subtitles قتل والدي في مناجم الفحم ووالدتي تزوجت ثانية وتعيش في فلوريدا
    çok güzel,buralarda bir yerlerde yaşıyor ama kayboldu Open Subtitles هي جميلة جداً وتعيش في مكان ما في الجوار ولكنها إختفت
    çok güzel,ve bu civarlarda yaşıyor ama o kayboldu Open Subtitles إنها جميلة المنظر وتعيش في مكان ما في الجوار لكنها إختفت
    Ayrıca 5 bin kilometre uzakta yaşıyor, yani geceyi çıkar ve bitsin. Open Subtitles وتعيش على بعد 5 آلاف كيلمتر اصمد الليلة وكل شيء سينقضي
    Hastanede yaşıyorsun ve berduşlara benziyorsun. Open Subtitles وتعيش في المستشفى، وتبدو كالمشرد ولديك..
    Savaşır ve yaşar; ya da vazgeçer ve ölür. [Kısa, derin nefesler] Open Subtitles إما أن تقاتل وتعيش أو تستسلم وتموت ...ماذا تعتقد بأنك
    Noel'den sonra Concrete'e gitmeni ve onlarla birlikte yaşamanı istiyor. Open Subtitles يريدكَ أن تذهب بعد عيد الميلاد إلى (كونكريت) وتعيش معه.
    Annen Magadha'yı terkedip, sıradan bir yaşam için çabalamanı istiyor. Open Subtitles الأم تريد منك أن تترك ماغادا وتعيش حياة عادية..
    Annesi hayatta ve iyi durumda, ve de Attica Eyalet Kadın Cezaevi'nde kalıyor. Open Subtitles امها على قيد الحياة , وهي بصحة جيدة وتعيش في ولاية اتيكا مركز اعادة تأهيل النساء
    Olan şey bu. Bu mercanlar öldüğünde, anında organizmalar gelir ve ölmüş dış yüzeyi sararak orda yaşamaya başlarlar. TED عندما تموت هذه الأشياء، على الفور، تأتي الكائنات العضوية وتلبس على القشرة وتعيش على سطح الجسم الميت.
    - Onunla aynı evde yaşıyordu. - Neden yaşamasın? Open Subtitles وتعيش فى نفس المنزل ولِم لا تعيش ؟
    Emekli olup, gelirinle mi yaşayacaksın? Open Subtitles ما الذى ستفعله؟ ستتقاعد وتعيش من مدخراتك , هه؟
    İstersen gelip benimle yaşayabilirsin belki. Open Subtitles ربما كنت يمكن أن تأتي وتعيش معي إذا أردت.
    Ama senin bekar ve yalnız yaşayan biri olduğunu söyler söylemez, tabanları yağlıyorlar. Open Subtitles ولكن عندما أخبرهن أنك عازب وتعيش وحدك.. أجدهن يفرون
    Kuralları bilir ona göre yaşarsın. Open Subtitles تحترم تلك القوانين وتعيش حياتك على أساسها ..
    Babamı öldüren adamla ilişki yaşıyormuş şimdi de onunla yaşıyor, benim büyüdüğüm evde. Open Subtitles لقد كانت تخوض علاقة غير شرعية مع الرجل الذي قتل أبي وتعيش معه بنفس البيت الذي ترعرعتُ فيه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus