yüz yüze temas sağlamak için çok fazla sebebimiz var. | Open Subtitles | هناك أسباب كثيرة تجعلنا نسعى إلى عن التواصل وجهاً لوجه |
Şimdi ellerini kirletmeleri ve bizimle yüz yüze görüşmeleri gerekecek. | Open Subtitles | والان عليهم ان يزيلوا القذارة عن ايديهم ويواجهونا وجهاً لوجه |
Uyandığında, gerçek kimliğinle... yüz yüze geldin, genlerinde olan bir şeyle ölümle. | Open Subtitles | عندما استيقظت اصبحت وجهاً لوجه مع نفسك الحقيقة مع قدرك مع الموت |
Sayın Başkan, yüzyüze görüşmek istemesinin tek nedeni taleplerini önünüze sermek. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة، السبب الوحيد لطلبه لمقابلةٍ وجهاً لوجه هو لطرح طلباته |
Temaslar şifreli sadece sesli mesaj ve yüz yüze görüşme şeklinde olmalı. | Open Subtitles | الاتصال يجب ان يكون البريد الصوتي المشفر و اللقاء وجهاً لوجه فقط |
Oradan bir sey ögrenilmez. yüz yüze daha iyi oluyor. | Open Subtitles | تلك ليست طريقة رائعة للتعلّم، أنا أفضّل التعلّم وجهاً لوجه. |
yüz yüze yapılması gereken bir sohbet gibi geldi bana. | Open Subtitles | هذا يوحي بأن هذه المحادثة يجب أن تتم وجهاً لوجه |
Karmaşık insanların burada yüz yüze oturarak basit cevaplar bulmaları inanılmaz bir şey. | Open Subtitles | مذل كم هم الناس معقدين تجد الاجوبه بسهوله عندما يكون اللقاء وجهاً لوجه |
Bak, adamım, yüz yüze görüşüp buluşsak daha iyi olur. | Open Subtitles | أنظر، يا رجل من الأفضل أن نلتقي ونتحدث وجهاً لوجه |
Yine de burada iki ustanın birbirine zıt iki tarafı yüz yüze bakıyor. | Open Subtitles | ، ونحنُ هُنا الآن سيدان من وجهات مُختلفة من العالم يقفان وجهاً لوجه |
Şirketler Heyeti on yılı aşkın süredir yüz yüze toplantı yapmadı. | Open Subtitles | مجلس الشركات لم تُعقد مقابلة وجهاً لوجه في مدى 10 سنوات |
Evet, Carl Brubaker için ekipman yaptım, telefonda konuştuk ama yüz yüze görüşmedik. | Open Subtitles | نعم، صنعت جهازاً لكارل بروبيكر تحدّثنا هاتفياً، لكن لم نتلق وجهاً لوجه ابداً |
Sadece bakım sağlamakla kalmadım, Ebola ile yüz yüze geldim. | TED | أنا ما قدمت الرعاية فقط لكني تقابلت وجهاً لوجه مع إيبولا أيضاً. |
Büyüklerimiz derlerdi: Ne güneş ne de ölüme yüz yüze bakılamaz. | TED | قال القدامى: لا يمكن رؤية الشمس والموت وجهاً لوجه. |
ve birçoğu, neredeyse tamamı, yüz yüze ve gerçek bir konuşma yapmak yerine arkadaşlarına mesaj gönderiyor. | TED | وكثير منهم، تقريباً معظمهم،هم عرضة أكثر لتبادل الرسائل مع أصدقائهم من مشاهدتهم وجهاً لوجه. |
Dijital iletişim medeniliğimizi azaltıyor diye insanlar sık sık hayıflanıyor fakat bu, online konuşmaların yüz yüze olanlara kıyasla bir avantajı. | TED | غالباً ما يشتكي الناس أن التواصل الرقمي يجعلنا أقل تحضراً، لكن هذه صفة إيجابية للمحادثات الرقمية بالمقارنة مع المحادثة وجهاً لوجه. |
Ama bayılmanın neden 137 saniye sürdüğünü açıklayabileceğini ve yüzyüze görüşmezsek konuşmayacağını söylüyor. | Open Subtitles | سبب فقدان الوعي، الذي دام 137 ثانية. ولن يتكلّم حتّى أراه وجهاً لوجه. |
Herşeyi Yüzüne karşı söyleyeyim! | Open Subtitles | إخرج وأرنى نفسك . سأوضح لك كل شىء وجهاً لوجه |
yüz yüzeyken kendini koyuvermek. Bunu öğrenmekten daha zoru yoktur. | Open Subtitles | التحرّر وجهاً لوجه فعليّاً لا يوجد ما هو أصعب من ذلك |
Tıpkı karşı karşıya konmuş iki aynaya bakmak, gibi bir şey. | Open Subtitles | هي سَتَكُونُ مثل النَظْر من خلال مرآتين، وضِعْت وجهاً لوجه. |
Telefon veya arada cam olmadan. bizzat yuz yuze. | Open Subtitles | بدون زجاج أو هاتف أنا وهو فحسب، وجهاً لوجه |
Bu göreve inandığımı, ve geleceğimiz için vaat ettiklerine inandığımı şahsen söylemek için buraya geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأننى أريد أن أخبركم وجهاً لوجه بما أأومن به بهذه المهمة وما تعنيه لمستقبلنا |
Peki onunla teke tek olsan. Bu işe yarar mı? | Open Subtitles | ماذا لو أمكنك رؤيته وجهاً لوجه هل سيساعد هذا ؟ |
Burası uzayın, zamanın ve doğanın varlığının ta kendisinin, insanlık tarafından yaratılmış en büyük makinenin içinde kafa kafaya gelerek çarpıştıkları yer. | Open Subtitles | حيث يجتمع المكان و الزمان و طبيعة الوجود نفسه في تصادم وجهاً لوجه داخل أكبر و أكثر الأجهزة تعقيداً التي صنعها الإنسان |
Öğrencilerle birebir görüşme gibisi yok değil mi? | Open Subtitles | ليس هنالك أفضل من الجلوس وجهاً لوجه مع الطلاب أليس كذلك؟ |
Artık aptalca oyunlar yok, erkek erkeğe. | Open Subtitles | لا مزيد من الألاعيب السخيفة، بل وجهاً لوجه. |
Seninle her zaman aynı fikirde olamıyoruz ama seni sevdiğimi bil. | Open Subtitles | انا اسفة دائماً لا نرى بعضنا وجهاً لوجه لأني احبك, تعلمين ذلك؟ |
Senden beklentim bu değil. Dediğim gibi, ben sadece seninle yüz-yüze olmak istedim. | Open Subtitles | لا أتطلع لهذا، كما ذكرتُ، أردتُ رؤيتك شخصيّاً، وجهاً لوجه |
Pekala Head On'dan sonra Queens Boulevard'ı yapmak bence aptallık. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الغباء إتباع (وجهاً لوجه) بـ(كوينز بولفارد) |