kendimi aptal gibi hissettim. Çünkü onu kıskanmaya hakkım yok. | Open Subtitles | وشعرت بالغباء ، لأنه ما كان عليِّ أن أشعر بالغيرة. |
Ortama ışık saçmanın, eğlenceli bir şeyler yapmanın bana kaldığını hissettim. | Open Subtitles | وشعرت أنه يجب أن أقوم بشيء لتلطيف الجو وإحضار البسمة للجميع |
sanki yıllardır takımın içindeydim ve hep onlardan biriymişim gibi hissediyordum. | Open Subtitles | كنت واحداً من الفريق وشعرت أننا كنا نعمل سوياً منذ اعواماً |
Karanlıkta o kadar çok oturdum ki... kendimi köstebek ya da baykuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | لقد كُنت في الظلام لفترة طويله وشعرت كأنني بومه أو نوع من الجرذان |
Hiç sabah uyandığında yaşamın ne kadar güzel olduğunu hissettin mi? | Open Subtitles | هل صحوت يوماً في الصباح وشعرت بعظمة الحياة؟ |
Ve onun ellerini ezberledim, ruhunun halen bedenine bağlı olmasından dolayı minnettarlık duydum. | TED | وحَفِظْتُ يديه، وشعرت بالامتنان الشديد لأن روحه ما تزال في جسده. |
O ufaltmanın bir kısmı da, damarlarımda babamın kanını hissettiğim o raddeye gelip aramızdaki tek bariyerin birkaç senelik bir fark olduğunu anladığım anla başladı. | Open Subtitles | لكن فعلت ما كان يجب فعله وشعرت بركلاته لي والشئ الوحيد الذي فصلنا |
Etraftaki herkesin hamileliğimle ilgilendiğini doğuma kadar her aşamayla meşgul olduklarını hissetmiştim. | TED | وشعرت ان الجميع كان يشاركني في حملي .. وكان الجميع يعد معي الايام حتى يوم وضعي المتوقع |
Paranın her şeyi bozduğunu gördüm ve beni de bozmaya başladığını hissettim. | Open Subtitles | لقد رأيت كيف أن المال أفسد كل شيء وشعرت بأنه بدأ يفسدني. |
Gözlerimi kapayıp enstrümanların bana dokunmasına izin verdim ve özgür hissettim, anlıyor musunuz? | Open Subtitles | أغمضت عيني فحسب وسمحت للآلات الموسيقية لتأتي إليّ، وشعرت أنني حر هكذا، تعرف؟ |
Oturur oturmaz yüzüme kan hücum ettiğini hissettim. Çöl sıcağında olmama rağmen donuyordum. | TED | جلست هناك .. وشعرت بضغط الدم ودفقه المرتفع وهو يسري في وجهي وبدأت في الصحراء هناك .. اشعر بالبرد الشديد .. |
Noel Balosuna birlikte gitmek, ilişkimizi toplum onayına açık hâle getiriyordu ve kendimi dünyadaki en şanslı kızmışım gibi hissediyordum. | TED | ذهابنا سويًة لرقصة عيد الميلاد كان تأكيدًا علنيًا على علاقتنا. وشعرت بأنّني الفتاة الأكثر حظًا في العالم. |
Pek konuşmadık. Uyuşmuş ve neredeyse cansız gibi hissediyordum. | Open Subtitles | لم نتحدث كثيراً ، فقدت قدرتي على الإحساس وشعرت أنني بالكاد على قيد الحياة |
Polisi bulaştırmadan da kendimi yeterince aptal hissediyordum. | Open Subtitles | وشعرت بغباء كافي بلا إقحام الشرطة في الأمر |
kendimi tüm hayatım boyunca olduğumdan daha iyi hissediyorum. | Open Subtitles | وشعرت أنى بحال أفضل مما كنت عليه فى كل حياتى |
O şarabı içmek istemiyorum." Ama ben - ben... kendimi çok yalnız hissediyorum, birilerinin etrafta olmasını istiyordum... beni dinleyecek birilerinin. | Open Subtitles | وشعرت بالوحدة وفكرت أن أكون مع أحد يسمعني |
sanki onların hayatın diğer tarafına gittiğini hissettim. | TED | وشعرت كأنهم ينتقلون إلى الجانب الآخر من الحياة. |
Bu sabah kalktın ve dünkü ile tam olarak aynı şeyleri mi hissettin? | Open Subtitles | هل استيقظت هذا الصباح وشعرت تماما بذات الشيئ الذي حدث لك امس؟ |
Polis telsizinden soygun ihbarını duydum. | Open Subtitles | لقد كنت في الشارع وشعرت وسمعت الإضطراب المحلي |
Gördüğüm ve hissettiğim şeyler her zaman gerçekleşmiyor. | Open Subtitles | الأشياء لقد رأيت وشعرت... انهم لا يحدث دائما. |
Ve onun zihnini ve ruhunu, ...yakından paylaşabildiğim için çok ayrıcalıklı hissetmiştim. | Open Subtitles | وشعرت بإمتياز شديد في قدرته على.. مشاركة عقله وروحه بطريقة خاصة |
Bu yüzden ben, onların orada dikilmesi beni kötü hissettirdi ve onlara dedim ki, biliyorsunuz, bunu bu şekilde yapmanız gerekmiyor. | TED | وشعرت بالحزن لهما، وقلت لهما: أتعلمان؟ أنا لا ألزمكم فعل هذا. |
Çünkü sen, bayan popülerdin ve en yakın arkadaşımı kaybedeceğimi düşündüm. | Open Subtitles | سيطر علي فقد كانت لك شعبية وشعرت أنني أفقد أفضل صديقاتي |
Seni kucağıma alıp ağırlığını hissettiğimde en güzel hediye bu olsa gerek dedim. | Open Subtitles | عندما حملتك وشعرت بكِ ثقيلة على أذرعي كانت أروع هدية |