"وقتا" - Traduction Arabe en Turc

    • biraz
        
    • Çok
        
    • İyi
        
    • eğlenceler
        
    • kadar
        
    • zamanı
        
    • zamana
        
    • süre
        
    • zamandır
        
    • sürdü
        
    • zamanlar
        
    • vaktim
        
    • zamanımız
        
    • zamanım
        
    • zamanın
        
    Nasıl iyi bir eş olunacağını anlaması biraz zaman aldı. Open Subtitles استغرق الأمر وقتا قبل أن تفهم كيف تكون زوجة صالحة
    Bu konuda düşünürken ve meselerin ne olduğunu düşünürken Çok zaman harcıyoruz. TED نمضي وقتا طويلا في التفكير في هذا الأمر وفي ماهية المشاكل المطروحة.
    Bu aptal okuldan ayrılıyorum. Güle güle. Size iyi eğlenceler Open Subtitles على أي حال ، لقد اتصلت بأبي ، سأخرج من هذه المدرسة ، وداعاً ، وقتا طيباً
    Çok zaman aldı üzgünüm. Şimdi herkese yetecek kadar var. Open Subtitles أنا آسفة إستغرق وقتا طويلا الآن هناك مايكفي لكل شخص
    Annem kurabiyeleri eleştirmekle Çok meşgul olacağından... beni eleştirecek zamanı kalmaz. Open Subtitles وستكون أمي مشغولة للغاية في انتقاد الكعك فلن تجدا وقتا لإنتقادي
    Parayı bulmak için zamana ihtiyacı olacak. Sonra buluşma yerini söylersin. Open Subtitles وسوف يحتاج وقتا ليجمع لك المال, عندها حدّد مكانا لمقابلته لاحقا
    Diş teli takmak için uzun bir süre, haksız mıyım? Open Subtitles هذا هو وقتا طويلا لديك الأقواس. هل أنا على حق؟
    Uzun zamandır birlikte çalışıyoruz, ama başka bir yer bulsam iyi olacak. Open Subtitles لقد عرفت لك وقتا طويلا، ولكن أعتقد أنني سأحاول في مكان آخر.
    Ve benim için uzun sürdü, ama sonunda bunu kafama yerleştirebildim. Open Subtitles و لقد استغرقت وقتا طويلا لكنني تمكنت من فهم الامر اخيرا
    Zor zamanlar geçiriyorlardı, ama pozitiflerdi, umutları vardı. TED واجهوا وقتا صعبا، ولكنهّم كانوا مفعمين بالإيجابية، كان لهم أمل.
    Neyse ki buradasın. Nasıl olduğuna bakmaya geldim ama vaktim dar. Open Subtitles لقد اتيت لارى كيف حالك ولكني لا املك الا وقتا قليلا
    Eğer siz seks hakkında bu kadar düşüneceğinize çizgi romanlara biraz daha konsantre olsanız böyle rezil durumlara daha az düşersiniz. Open Subtitles لو أنكم تمضون وقتا أقل في قضايا الجنس و تركزون أكثر على الكتب الهزلية لتعرضتم لعدد قليل من المواقف المحرجة كهذه
    Bununla ne yapabileceğinizi hayal edin. Dürüstçe söylemeliyim ki bunun gerçekleşmesi henüz mümkün değil; çünkü Çok uzun sürer. TED الآن, تخيل مايمكن أن يفعله ذلك. يجب أن أقول بصراحة أن المبنى لايستطيع القيام بهذا لأنه يستغرق وقتا طويلا.
    Cuma günü göreve çıkıyorsun. İyi eğlenceler. Open Subtitles جوزي جيلر, أنت معينة في يوم الجمعة, وقتا ممتعا
    Buradaki kızlar, erkeklerle o kadar Çok vakit geçiriyor ki. Open Subtitles الفتيات هنا يقضون وقتا طويلا مع رجال يعيش أغلبهم بمفرده
    Oradan buraya gelmek zaman alır. Verimli bir şekilde kullanabileceğim zamanı kaybederim. Open Subtitles المسير من هناك إلى هنا يستقطع وقتا وقت يمكنني أن أستغله جيدا.
    Ama diğerlerinin olayları senin gördüğün şekilde görebilmesi için zamana ihtiyaçları olduğunu anlamalısın. Open Subtitles لكن يجب عليك احترام أن الآخرين ربما يحتاجون وقتا لكي يرونها كما تراها.
    Neden böyle olduğu konusunda uzun süre düşündük ve ancak Çok yakın bir zamanda farkına vardık: Ne zaman beklenmedik bir şey görsek, nesnelerin işleyişleri konusundaki anlayışımızı değiştiriyor. TED قضينا وقتا طويلا نفكر لماذا هذا، ومؤخرا فقط أدركنا أنه: حين ترى شيئا غير متوقع، فإنه يغير فهمنا لطريقة عمل الأشياء.
    Yalnızca Çok uzun zamandır kendi başının çaresine baktığını söylemeye çalışıyorum. Open Subtitles كلّ ما أقولهُ ، أنّك قضيت وقتا طويلا ، تعتني بنفسك
    Kabuğuna saklanmaya çalıştığı için biraz uzun sürdü ama şu gülümseyişe bakın. Open Subtitles لقد أستغرق وقتا لأنها كانت تحاول الأختباءفيقوقعتهاطوالالوقت, لكن أنظروا لتلك الأبتسامة الأن.
    Bir zamanlar ben de en iyi arkadaşımın bir beyaz olduğunu sanırdım. Open Subtitles كان هناك وقتا إعتقدت أن أفضل صديقاتي كانت بيضاء اللون
    Affedersin tatlım. Başka şeyler yapmak için vaktim yok. Open Subtitles آسف يا عزيزتى نحن لم نجد وقتا لأى شئ آخر
    Yani Roots ve Shoots için için daha fazla zamanımız kalmadı. TED وبالتالي ليس هناك وقتا للمزيد من برنامج الجذور والبراعم الآن.
    Çok karmaşık işlemler yapıyor, ve bunlara girmeye zamanım yok, ama bu dişinin büyüleyici yönü şu ki, hata yapmayı sevmiyor. TED إنها تقوم بمهام معقدة جداً، وليس لدي وقتا للقيام بها، لكن الأمر المدهش عن هذه الأنثى هو أنها لا تحب الوقوع في الأخطاء.
    Daha fazla zamanın yok. Ülkenin derhal zafere ihtiyacı var. Open Subtitles أنت لا تملك وقتا كثيرا هذه الدولة بحاجة لنصر الآن

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus