Sizin iyiliğiniz için ve çok uzun süreceğinden... 100 hikayenin hepsini seçmedim. | Open Subtitles | ولأسديكم معروفًا، فضّلت عدم عرض كل أجزائها مائة قصّة ستستغرق وقتًا طويلًا |
Güzel pastaneci kızın benden hoşlanması çok uzun sürmedi. | Open Subtitles | لم أستغرق وقتًا طويلًا لأدرك أنّني كنت أروق لفتاة المخبز الجميلة. |
Yaşamın kimyasının fiilen oluşması uzun zaman alır. | TED | تستغرق كيمياء الحياة وقتًا طويلًا لتحدث. |
Merhabalar kahraman. Uzun süredir baygındın. | Open Subtitles | مرحبًا يا بطل، لقد غفوت وقتًا طويلًا. |
Ama gitmezse, bütün dev bataryaları denemek çok fazla zaman alır. | TED | ولكن إن لم تكن، فتحريك البطاريات العملاقة لمرات عديدة سيستغرق وقتًا طويلًا. |
Ancak Hedge'in her bir hücreyi kontrol etmesi çok zaman alır. | TED | ولكن سيأخذ هيدج وقتًا طويلًا للتحقق من كل خليةٍ على حدا. |
Şuradaki güzel bir parçaymış. Söylesene, ailen denizde çok vakit geçirir mi? | Open Subtitles | هذه قطعة فنيّة جميلة، أخبريني هل أمضت أسرتك وقتًا طويلًا في البحر؟ |
Rapor verin. Fazla uzun sürmedi. | Open Subtitles | حسنًا، ذلك لمْ يستغرق وقتًا طويلًا. |
Bu yüzden seni harika bir doktor yapmak için o kadar zaman harcadım. | Open Subtitles | بالطبع أحبك، ولهذا قضيت وقتًا طويلًا في تحويلك إلى طبيب رائع. |
- Yeterince vaktini aldı. | Open Subtitles | أخذ منه وقتًا طويلًا. |
Garrett, çok uzun süre gözaltında kalırsa Bourg'un konuşmaya başlayacağından,... | Open Subtitles | غاريت كان قلقًا لو أن بورغ أمضى وقتًا طويلًا في الحجز عند الشرطة فإنه سيتحدث |
Ahh...! Bu çok uzun zaman alıyor. Bunu hızlandırmak için herhangi bir yol var mı? | Open Subtitles | .هذا يأخذ وقتًا طويلًا للغاية ألا يوجد أي طريقة لتسريعه؟ |
Onları satmak çok uzun sürebilir ama satıldıktan sonra payını APS ile alacaksın. | Open Subtitles | ربّما أستغرق وقتًا طويلًا في تصريفهم لكنّ حصّتك ستردك في شحنة بريديّة. |
Gördüğünüz gibi bunu öğrenmek uzun zaman almaz ve yeni başlayanlar için bile oldukça kolaydır. | TED | كما ترون، لم تستغرق وقتًا طويلًا لتعلمها، وهي سهلة للغاية حتى بالنسبة إلى المبدئيين. |
Gerçeği söylemek uzun zaman aldı, öyle değil mi? | Open Subtitles | أستغرقت الحقيقة وقتًا طويلًا لتظهر ، أليس كذلك ؟ |
Merhabalar kahraman. Uzun süredir baygındın. | Open Subtitles | مرحبًا يا بطل، لقد غفوت وقتًا طويلًا. |
Merhabalar kahraman. Uzun süredir baygındın. | Open Subtitles | مرحبًا يا بطل، لقد غفوت وقتًا طويلًا. |
Değişik derecelerde başarısızlıkla İspanyolca, Japonca, Almanca ve şu anda İsveççe öğrenmek için çok fazla zaman harcadım. | TED | قضيت وقتًا طويلًا أتعلم الإسبانية والصينية والألمانية، والسويدية حاليًا، بدرجات متفاوتة من الفشل. |
Bu yaklaşımın sorunu çok fazla zaman alacak olmasıdır. | TED | المشلكة بهذا الحل إنه سيأخذ وقتًا طويلًا جدًا. |
Oldukları kişiden rahatsızlık duyan doğaüstü kişilerle çok zaman geçirdim. | Open Subtitles | أمضيت وقتًا طويلًا مع أناس خارقين والذين لم يرضوا بماهياتهم. |
Bu tür hikayelerle çok vakit harcadım , arşivler taradım, gerçekten bu araştırmayı yapmak için yıllarımı verdim. ve bu beni değiştirdi. | TED | وبما أنني قضيت وقتًا طويلًا مع تلك القصص، من خلال غوصي في السجلات، قضيت سنوات لإجراء هذا البحث، وقد غيّرني. |
Böyle giderlerse Brotherhood'un onları bulması Fazla uzun sürmez. - Ermenileri söylemiyorum bile. | Open Subtitles | بهذا المُعدّل، لن يستغرق الأمر وقتًا طويلًا قبلما تجدهما (الأخويّة)، ناهيك عن الأرمينيين. |
O kadar zaman hamile kalmamaya çalıştım. | Open Subtitles | -أجل . لقد قضيت وقتًا طويلًا في محاولة أن لا أحبل، |
- Yeterince vaktini aldı. | Open Subtitles | أخذ منه وقتًا طويلًا. |
Bu akşam için güzel bir konu başlığı bulmak az vaktimi almadı. | Open Subtitles | إستغرقني وقتًا طويلًا لأجد مواضيع لأتحدث عنها الليلة |
Bence iklim değişikliği, insanların hissedemeyeceği kadar uzun sürede gerçekleştiği için. | Open Subtitles | أظن لأنه سيستغرق وقتًا طويلًا ليتغير الطقس بطريقة يشعر بها الناس |
Maseo'nun ailesine bir şey olursa senatonun alt kuruluna hesap vermekle uğraşırsın. | Open Subtitles | إن ألم مكروه بعائلة (ماسيو)، فستمضين وقتًا طويلًا قيد التحقيق أمام لجنة فرعيّة لمجلس الشيوخ. |