| Ama sen hiçbir şekilde film yapamıyorsun, öyle değil mi? | Open Subtitles | ولكنك لا تستطيع الآن صنع فيلم بأية حال، أليس كذلك؟ |
| Ama sen Noel'i sevmiyorsun. Aptallara göre bir gün. | Open Subtitles | ولكنك لا تحب عيد الميلاد لقد حان الوقت للحمقى |
| Bunu söylediğim için üzgünüm, efendim, Ama hiç iyi görünmüyorsunuz. | Open Subtitles | اعذرني على قولي هذا يا سيدي ولكنك لا تبدو على ما يرام |
| Ama hiç kendi göstermiyor, hiç riske girmiyorsun. | Open Subtitles | ولكنك لا تجربين هذا الكلام الذي أوردته في نظرياتك إنك لا تأخذين فرصك |
| - Önemli bir şey değil. - Ama yine de çok hoşsun. | Open Subtitles | لا بأس ولكنك لا تزال تبدو جميلاً فى نظرى |
| - Tam bir başbelası. - Ama nerede olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | انها قندس صغير مشغول ولكنك لا تعرف اين هي |
| Ed, Kuşlar hakkında bilinebilecekleri bilebilirsin, ancak kadınlar konusundaki ilk şeyi bilmiyorsun, ve Lucky hakkındaki ilk şeyi de bilmiyorsun. | Open Subtitles | إد, ربما تعلم الكثير عن الطيور هناك ولكنك لا تعرف اول شئ عن النساء, ولا تعرف اول شئ عن لاكى |
| CA: fakat sen güneş panellerini tüketiciye satmıyorsun. | TED | ك أ: ولكنك لا تبيع الألواح الشمسية للزبائن |
| Ama sen de benim yaptığımı düşünüyorsun değil mi doktor? | Open Subtitles | ولكنك لا تعتقد بأننى قد فعلت هذا أليس كذلك , يا دكتور ؟ |
| Yeni gibi. Ama sen iyi görünmüyorsun. | Open Subtitles | كأننى ولدت لتوى ولكنك لا تبدين فى أفضل أحوالك |
| Ben senin için her şeyi yaparım, Ama sen hiçbir şey yapmıyorsun. | Open Subtitles | أفعل كل شيء لكِ ولكنك لا تفعلين شيئاً لي |
| Ok, işte başka bir soru Bir kadın sana tutuldu diyelim, Ama sen ondan gerçekten hoşlanmıyorsun, böyle işte | Open Subtitles | سؤال اخر، لنفترض أن امرأة كانت معجبة بك ولكنك لا تبادلها |
| Tıpkı arkadaşım Danny Burton'a benziyorsun Ama hiç onun gibi davranmıyorsun. | Open Subtitles | لإني أنا أعني أنت تشبه صديقي داني بريتون ولكنك لا تتصرف وكأنك هو |
| Geç olduğunu biliyorum, Ama hiç uykuya düşkün birisi olmadın | Open Subtitles | أعلم أن الوقت متأخر، ولكنك لا تنام كثيرًا |
| Şimdi söyleyin, sizin harika bir fikriniz var Ama hiç paranız yok. | Open Subtitles | تخيل الان بانك تملك فكرة رائعة ولكنك لا تملك المال |
| - Ama sen bizimle işbirliği yapmıyorsun. | Open Subtitles | يجب عليك حمايتي - أردت حمايتك ولكنك لا تتعاونين معي - |
| - Ama siz kahve içmezdiniz! - Ve, sütsüz olsun. | Open Subtitles | ولكنك لا تشرب القهوة واجعليها سادة |
| Kontrol de güzel bir yerdir çünkü orada kendinizi rahat hissedersiniz, ancak çok heyecanlı değil. | TED | والسيطرة كذلك منطقة جيدة لأنك هناك تشعر بالراحة، ولكنك لا تكون متحمسًا جدًا |
| Şimdi, ampulü olan, ancak ışığı odaklayamadığınız bir dünya düşünün. bir açtığınızda ışık istediği her yere gidecek. | TED | الآن تصوروا كيف سيكون العالم اليوم لو كان لدينا المصباح ولكنك لا تستطيع تركيز الضوء إذا شغلت إحداها سينتشر أينما يريد |
| Aptalca görünebilir, ancak geçerli bir kimlik ve telefon faturası olmadan | Open Subtitles | ربما يبدوا هذا سخيفا, ولكنك لا تستطيع الحصول على بطاقة مكتبه بدون هويه |
| Elbette aynadakinin kendiniz olduğunu biliyorsunuz çünkü siz göz kırpınca o da göz kırpıyor ve karşınızda ayna olduğunun farkındasınız fakat kendinizi, kendiniz olarak tanıyamıyorsunuz. | TED | أعني، إنك تعرف أنه أنت لأنك حين تغمز صورتك تغمز وتعرف أيضا أنها مرآة ولكنك لا تعرف نفسك بنفسك حقا |
| fakat doğada homojen üretim örnekleri bulamazsınız. | TED | ولكنك لا تجد مواد متجانسة مجمّعة في الطبيعة. |